Serdar Kızık
Serdar Kızık serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Projenin Sonu...

19 Mart 2013 Salı

Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun, özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin mayası Çanakkale Zaferi boşuna mıydı?
O emperyalizme karşı destansı direniş, ulusal kurtuluş ruhu, on binlerce şehit...
Bugün geldiğimiz noktada soru, bazıları için
can sıkıcı olabilir, ancak irdelenmesi gerekir.
Cumhuriyetin kuruluş felsefesine, temel özelliklerine yönelik yıllardır süren
karşıdevrim mücadelesi ve darbeleri, yeni bir yapı doğurdu.
Yönetimi,
yargısı, bürokrasisi, askeri, eğitimi, üniversiteleri ve hemen tüm kurumlarıyla dönüştürülmüş bir ülkedir söz konusu olan.
Anadolu topraklarında bozguna uğrayan
emperyalizmin rövanşıdır bu.
12 Mart’lar, 12 Eylül’ler ve işbirlikçi siyasal iktidarlarla temellendirilmiştir...
Yeni
anayasa hazırlıkları,
sözde
barış adıyla yürütülen görüşmeler ve pazarlıklar,
çeşitli davalardaki
tertipler, operasyonlar, hapis cezaları,
cezaevlerinde susturulmaya çalışılan muhalifler,
baskılar,
susturulan basın,
küresel güçlerin
BOP planlarıyla verdikleri yükümlülükler ve bunları uygulayanların içte ve dışta izlediği politikalar bunu gösteriyor...

\n

***

\n

Sahte delil savlarının dikkate alınmadığı Balyoz’un ardından, sapla samanın karıştığı Ergenekon Davası’nın dünkü duruşmasında, savcının mütalaası okundu.
275 kişi yargılandı.
Dünya tarihinde görülmedik manzaralar, tablolar oluştu.
Peşin cezalarla
Silivri’de yıllardık tutuklu kalanlarla ilgili dava, yüzlerce delil klasörünü içeriyor.
19 davaya ilişkin iddianame, ek klasörlerle, gizlilik kaydı gerekçe gösterilerek avukatlara verilmeyen sayısız doküman yer alıyor.
Davanın ek klasör arşivi,
9 milyon dokümana ulaştı.
Okumaya bile
ömür yetmeyecek büyüklükte, milyonlarca sayfa...
Kim nasıl, hangi ölçüde inceledi ve değerlendirdi bu belgeleri?
Özel yetkili mahkeme, gizli tanıklara dayanılarak, sahte olduğu ileri sürülen delillerle, söz hakkının sınırlandığı,
savunma hakkının ihlal edildiği bir dizi tartışma yaşandı.
Milli İstihbarat Teşkilatı,
Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, “ellerinde böyle bir örgütün varlığına ilişkin veri bulunmadığını” belirtmelerine karşın savcı, “Ergenekon’un varlığı kanıtlanmıştır” dedi.
Dava açıldığında en önemli dayanak olarak medya ve siyasilerin işaret ettiği, günlerce konuşulan
Tuncay Güney’in sözlerini anımsadım bu arada:
“Ergenekon bir projeydi, bitti...”
Müebbet ve ağır cezalarla...
Eli kanlı teröristlerle
“barış” pazarlıklarının yapıldığı, yaşamları boyu teröre karşı olanların, terörle mücadele edenlerin ise hapse atıldığı ve müebbetle, ağır cezalarla mahkûm edilmeye çalışıldığı bir ülkedir artık Türkiye...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları