Serdar Kızık
Serdar Kızık serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Memleket Evlatları!’

10 Aralık 2013 Salı

Açıktır ki Cumhuriyetle bir hesaplaşma var, bir hayli yol kat ettiler.
Kurucu önder Mustafa Kemal Atatürk’e doğrudan cephe alamıyorlar, ancak..
Hem küresel güçler, hen onların yerli işbirlikçilerinin hedefidir yıllardır...
Siyasal İslamın da...
Atatürk’ün önünde, arkasında, yanında konumlanırken doğrudan karşı karşıya gelmek yerine, arkadan dolaşma yöntemidir seçenekleri...
Çok gördük; makamlarında Cumhuriyetin temel değerlerine saldırırken arkalarında Atatürk’ün resmi vardı.
Anıtkabir’de “Nedir o sap gibi durmak” dediler en çok, ama söylemlerinde onu doğrudan inkâr edemediler.

***

12 Eylül dönemini anımsayın.
Faşist cuntanın lideri Kenan Evren, Cumhuriyetin felsefesine, aydınlığına darbe üstüne darbe vururken, devrimcilere, aydınlanmacılara kıyım uygularken, her konuşmasında Atatürk’le yatıp, Atatürk’le kalkıyordu.
Memleketin dört bir yanına büstlerini, heykellerini dikerken, tarikatlara, cemaatlere, rabıtaya yol veriyordu oysa. İmam hatipler pıtrak gibi yayılıyordu.
İronidir, büyük.
Mustafa Kemal’i büyük bir devrimci, aydınlanmacı, anti emperyalist, ulusal kurtuluş mücadelesi kahramanı olarak gören bizim kuşak, o sırada cezaevlerinde, işkence odalarında, gözaltılarda, kışlada, sopalarla İstiklal Marşı’nı söylemeye zorlanıyordu, marşın on kıtası ve “Atatürk kimdir” başlıklı bildiri ezberletilmeye çalışılıyordu baskıyla.
Oysa ne Atatürk’e, ne İstiklal Marşı’na ne de bayrağa karşıydık...
Onların gözünde Atatürk, ulusal kurtuluş savaşımızın en büyük destekçisi Sovyetler Birliği’ne, sosyalizme, komünizme düşmandı.
Elinde Türk bayrağıyla Samsun’a yürüyen, Atatürk’ü savunan, bağımsızlık için mücadele veren Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına da öyle yapmışlardı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin “bekası” için gencecik fidanları idam sehpasına gönderirken emperyalizme hizmet ediyorlardı.
Oysa Deniz Gezmiş savunmasında şunları söylüyordu:
“Biz halkımızın çocukları ve Atatürk’ün memleketi emanet ettiği gençleriz. Bağımsızlığımızı tekrar kazanma yolunda mücadeleye girmiş olan bizlerin elli sene önce Mustafa Kemal’in hakkında gıyabi idam kararı verilmesi gibi idamımız isteniyor. Gene belirtmekte fayda vardır ki biz de O’na ve halkımıza ihanet edip bağımsızlığımızı tekrar kazanma yolundaki mücadelemizden dönmeyiz.”

***

Gardırop ve rozet Atatürkçülüğüdür ki daha sonra çeşitli çevrelerce sürdürülmüştür.
“Atatürk” diye diye Atatürk’ün canına okunmuştur.
Bugünün iktidar sahipleri doğrudan cephe almasalar da çıtayı yükseltmişlerdir kuşkusuz.
Ancak...
Bu halkın içinde Atatürk ve Cumhuriyet var, ne yapsalar söküp atamıyorlar.
İşte Fenerbahçe maçı öncesinde Fethiyesporlu futbolcular sahaya “Yüce Atatürk” yazısıyla çıkıyor.
Sahalarda “Rabia” işaretleri ve selamlarına, Mursi’ye destek pankartlarına, iktidar övgülerine ses çıkarmayan yandaş kurumlardan Futbol Federasyonu, Fethiyespor’u cezalandırma yoluna gidiyor.
Açıktan karşı koyamadıklarından, “Milletçe sahiplenilen değerleri, sadece kendilerine mal ederek tartışma yaratmak için kullandıkları” gibi uyduruk ve saçma bir gerekçe öne sürüyor federasyon.
Ancak bu kez Fethiyespor taraftarları, hafta sonu Denizlispor maçında tribünlerde aynı yazıyı açıyor.
Buraya yazıyorum, bu federasyon halka rağmen Fethiyespor’a ceza veremez...
Devran dönüyor çünkü...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları