Serdar Kızık
Serdar Kızık serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Korku Dağları!..

03 Aralık 2013 Salı

Sonuç olarak gerektiğinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim uygulamalarının devreye sokulduğu bir ülkeye dönüştük.
Başbakanının yüzlerce korumayla her gittiği yer, nasıl gerekiyorsa zapturapt altına alınsın...
İleri demokrasinin gereğidir!
12 Eylül’den tek farkı, gece sokağa çıkma yasağının olmaması.
Gerçi gündüzleri var. Erdoğan’ın Muğla gezisinde yurttaşlar sokakta yürüdükleri için gözaltına alındı.
Vatandaş potansiyel suçlu, eylemci, her an her şeyi yapabilir, Başbakan’ın canını sıkabilir.
Valiler böyle görüyor ki sıkıyönetim yasaklarını devreye sokuyor.
AKP’nin kısa bir süre önce gündeme getirdiği ve polise, “suç şüphesi halinde gözaltı yetkisi” tanıyan düzenleme yasallaşmadı, ama uygulaması var.
Daha önce Başbakan gelecek diye İzmir ve Denizli’de TGB’lileri gözaltına alan polis, son olarak Erdoğan’ın Muğla ziyaretinden önce 50 kişiyi karakolda “ağırladı”!
Bu ülkenin yasalarına göre herkesin, dilediğini protesto etme hakkı var oysa.
Ne çare korku dağları sarmış...

***

Belli ki iktidarın yönetim becerisi adım adım çözülüyor.
Zaten “büyük birader”in isteğiyle kurulan ortaklığın bozulması da bu yüzden.
Bir zamanlar el ele, kol kola beraber yürünen yollar tıkandı anlaşılan.
Kapışıyorlar...
Su üstünde dershane, bürokraside kadrolaşma adıyla yürütülen kapışmanın gerçekte, derinlerde bütünsel bir yanı var.
Sorun iktidarın, gücün ve paranın paylaşımı.
Kavga bu yüzden çıkıyor.
Ortak kurdukları derin devlete kimin daha büyük oranda sahip olacağı kapışması ve giderek tarafların birbirlerini bertaraf etme operasyonları...
Özellikle MİT ve Emniyet, yargı kadrolarını bütünüyle ele geçirme iştahı...
Öyle böyle değil, kavga büyük.
Belgeler, dinlemeler, CD’ler başka türlü ortalığa düşüyor şimdi.
Kim bilir daha neler çıkacak?..
Her iki tarafta muhalif kesimlerin suçlamalarından daha ağır, hakarete varan değerlendirmelere tanık oluyoruz.
Cemaat tarafı “firavun, Hitler, halife, hükümdar, iktidar dalkavukçuları, goygoycular” diyor, doktor raporu alınmasını öneriyor.
Hükümet yandaşı bazı kalemlere bakılırsa, Emniyet ve devlet kurumlarında cemaat isminin arkasına gizlenmiş çete faaliyetleri söz konusu.
Öte yandan cemaat kanallarında, sorumluluktan kurtulmak için bilindik davalara gönderme yapılarak sahte CD ve belgeler dillendiriliyor. Bazı isimlerin yok yere tutuklandığı belirtiliyor.
“Nereden nereye” de, çok inanladırıcı değil tabii...
Bu arada 2004 yılı MKG kararlarındaki Başbakan’ın imzası sızdırılıyor.
Öyle ya imzasız belgeler yüzünden, tarafların işbirliğiyle hazırlanan düzmece delil ve sahte belgelerle darbeci diye mahkûm edilen onlarca asker, sivil söz konusu; ortada tel tel dökülen davalar var.
Peki ne olacak şimdi, 28 Şubat davası göçmüş olmuyor mu?

***

Gelelim işin özüne...
Bu kapışma belki söndürülür, ama ya “büyük birader” iki ortağı gözden çıkardıysa...
Yine de bu ülkenin aydınlığa çıkmasını, çağdaşlığı, özgürlüğü isteyenler, yukarıdaki kavgaya değil, kendi işlerine baksın bence...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları