Serdar Kızık
Serdar Kızık serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İktidar Sahipliği!..

29 Ocak 2013 Salı

İlginç bir aşamaya geldik.
Başbakan
Erdoğan, cezaevindeki komutanlar, muvazzaf subaylar nedeniyle terörle mücadelede zorluk çekildiğini söyledi.
“Terörle mücadele etmek için onlara ihtiyacımız var, ama oralara gönderilecek subayımız kalmadı” dedi.
Orduda moral bozukluğunu, bunun yenilir yutulur bir şey olmadığını açıkladı...
Vay canına!
Önce bir saptama yapalım...
Dünyada ordusu bu hale düşürülen bir başka ülke olabilir mi?
Mahkemeler, terör örgütü üyelerini
gizli tanık olarak ciddiye alır, terörle mücadele edenleri mahkûm ettirmeye yönelebilir mi?
Casus dediğin özel bir insan, her orduda rastlasan tek tük. Nasıl oluyor da bir ülkenin ordusunun üst düzey komutanları ve subayları arasından
onlarca casus çıkıyor?
Nasıl oluyor da üst düzey komutanların katıldığı 200 kişilik bir seminer, darbe planlaması sayılıyor?
Nasıl oluyor da bu komutanların yargılandığı davalarda
lehteki deliller saklanıyor; bağımsız kuruluşların, üniversitelerin sahte ve düzmece olduğunu kanıtladığı belgelerle insanların hayatları karartılıyor?
Bu subaylar bir gemide toplanıp nasıl oluyor da temin edilecek ot ve ilaçların, ayarlanacak kadınların, Latin dansları edilen barların listelerini yapıyor ve bunları tutanak altına alıyor.
Ciddiyet istenmeli!
En önemlisi iktidar koltuğunda oturan bir Başbakan, yukarıdaki saptamaları yapıyor ve toplum bu manzaraya nasıl seyirci kalıyor, irdelenmelidir
Her ne kadar Erdoğan bu saptamaları yaparken yargıya
ayar vermek niyetinde olmadığını söylese de...
Yargının bağımsızlığı, dün olduğu gibi hele bugün tartışılır olmaktan çıkmış, Başbakan’ın saptamaları da göz önüne alınırsa, toplumun algısında da ayrı bir çerçeveye oturmuştur...

\n

***

\n

Başbakan Erdoğan’ın bu değerlendirmelerinin çeşitli açıklamaları olabilir.
Ancak her şeyden önce Erdoğan’ın bugün yakındığı tablo,
AKP iktidarının eseridir.
Özel yetkili mahkemelerin, kurulmasından başlayarak ilgili davalar bitene kadar görevlerini sürdürmesi AKP iktidarının çıkardığı yasalarla sağlanmaktadır.
Nitekim yasama yetkisini elinde bulunduran Meclis, isterse
yeni düzenlemelerle Başbakan’ın yakındığı tabloyu ortadan kaldırabilir.
Bugün ülkede iktidar aslında
küreselleşmecilerin kurduğu, cemaatin desteklediği, Milli Görüş gömleğini bırakıp yeni rollere soyunanların koalisyonudur.
Kısaca bugün yaşadığımız süreç iktidar bileşenlerinin eliyle oluşturulmuştur...

\n

***

\n

Başka bir açıdan bakılırsa söz konusu saptamaları yapan Başbakan’ın tümüyle iktidar sahibi olmadığı sonucu da çıkabilir.
Bu da doğal olarak Erdoğan -cemaat gerilimiyle ilgili tartışmaları çağrıştırır.
MİT Müsteşarı’nın özel yetkili savcılarca ifadeye çağrılmasını, Erdoğan’ın “Bana bağlı olan müsteşarımı alırsanız ben durmam. Ha, alacaksanız beni alın” demesini akla getirir.
Erdoğan’ın odasında
böcek bulunmasını anımsatır...
Her iktidar, içinde barındırdığı çatışmalar ve onun üstünde uzlaşılarla yaşamını sürdürür.
Anlaşılıyor ki on yıllık dönemin ardından bir
ayrışma yaşanıyor, koalisyonda çeşitli çatlaklar oluşuyor.
Buna karşın
muhalefetin içinde bulunduğu durum yadırgatıcıdır.
Koşullar çok uygun olmasına, iktidar zafiyeti doğmasına karşın
CHP kendi derdine düşmüş, düşürülmüştür.
Asıl mesele
Türkiye’nin geleceğidir.
Yugoslavya’yı parçalayan, Ortadoğu’da sahte baharlar yaratan emperyalizmin bu konudaki niyeti bilmece değildir.
ABD Dışişleri Bakanı’nın da söylediği gibi BOP,
Türkiye dahil 24 ülkeyle doğrudan ilgilidir.
Ulusalcılık, ulus devlet, milliyetçilik tartışmalarının altında, gelecekteki hesaplar ve yapılanmalar yatıyor.
Cumhuriyetin felsefesinde,
Mustafa Kemal Atatürk’ün perspektifindeki Türk ulusu kavramı, hiçbir zaman etnik ayrımcılığı, etnik kökenlerin, halkların diğerine üstünlüğünü göstermez.
Bu kavramı
faşistlikle, kafatasçılıkla suçlamak emperyalizmin tezgâhıdır.
Soldan bakılırsa da bu kavram üstünden hareket eden
Latin Amerika’daki antiemperyalist siyasal hareketleri, halkçı iktidarları ve önderlerini, örneğin Venezuela’da Chavez’i faşistlikle, ırkçılık ve kafatasçılıkla suçlamaya götürür ki, bu en azından gülünçtür...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları