Serdar Kızık
Serdar Kızık serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dalga Geçmeyin!..

31 Aralık 2013 Salı

AKP ve cemaat kavgasında taraflar tel tel dökülüyor.
Birbirlerine girdiler, artık geri dönülmez yoldalar, meçhule doğru gidiyorlar.
Olağan suçlamaları bıraktılar artık, inanç temelinde karşılıklı suçlamalar sürdürülüyor.
Bir taraf, “Müslüman yolsuzluk yapmaz” diyor.
Diğer tarafın sözcüleri, “İslamın izzetiyle oynama hakkını kim size veriyor” diye sorguluyor.

***

Açıklamalar yetersiz, inandırıcılıktan uzak, kimi zaman da gülünç.
Yapmayın, toplumun aklıyla, zekâsıyla, hafızasıyla alay etmeyin.
Geçmişi “resetleyemezsiniz”, toplumu inandıramazsınız.

***

Şimdi karşılıklı yeni operasyon savları...
Koalisyon ortaklarının birbirlerini suçlayan ıstırap dolu açıklamaları...
Şimdiki Adalet Bakanı, özel yetkili mahkemeler aracılığıyla, düzmece operasyonlarla açılan, yürütülen ve hükme bağlanan davalar için, “Hukukla ilgili yanlışlıklar olabilir, yanlışlıktan dönmek erdemdir” diyor.
Başta Başbakan Erdoğan’ın başdanışmanı olmak üzere hükümetin yetkilileri, Balyoz, Ergenekon, Odatv ve benzer davalar için yeniden yargılamayı öneriyor...
Yeniden yargılama istemi doğrudur, ama hangi yargıyla, hangi hukuk ve mahkemeler eliyle?
Çetenin, örgütün, paralel devletin yargı ve Emniyet’i ele geçirdiğini söyleyenler sıradan insanlar değil, iktidarın sahipleri.
Bu acizliktir.
Bu ne tutarsızlık, bu ne ilkesizlik, bu ne çaresizliktir...

***

Toplum, cemaat ve AKP iktidarının ikileminde seçime ve taraf olmaya zorlanıyor.
Gerçek çıplak oysa.
Hem çete, örgüt ve paralel devlet yapılanması var, hem de çuvala sığmayan diz boyu yolsuzluk...

***

İktidar koltuğunda oturan Başbakan, tutmuş bir savcıya, “Seninle işimiz bitmedi” tehdidi savuruyor.
Aynı Başbakan’ın korumaları Akhisar’da emekli bir kadının evini, pencereden ayakkabı kutusu gösterdiği için basıyor, onu karakola götürüyor.
Bu manzara karşısında “Nerede hukuk devleti” diye sormanın bir anlamı olabilir mi artık?
“Bu yargıya nasıl güvenelim? Bunlar paralel devlet... Bunlar cemaatçi... Bunlar bize iftira atıyor... Bunlar bize savaş açıyor” diye yakınırken bütün bu yapılanmanın sorumluluğu sizin değil mi?
Peki, paralel devlet, örgüt, çete ve kumpas varsa “yürütmenin” başındaki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun meydanlarda “çete reisi” diye nitelendirdiği Başbakan, ne yapıyor?
Kendi eliyle yapılandırdığı HSYK’yi suçluyor, elinden gelse yargılayacağını söylüyor.
Bu “örgüt üyesi, çete mensubu” diye suçladıkları polisleri ve savcıları tayin etmekten başka elinden ne geliyor?
Çete, örgüt çok ciddi suçlamalar oysa.
Herhangi bir soruşturma, dava açabiliyor mu?
Diyorlar ki “zamanı var”.
Cemaat cephesinde de yeni kasetler, dosyalar, soruşturmalar için “zamanı var” söylemi dillendiriliyor.

***

“Babamın oğlu da olsa, evladım da olsa yolsuzlukların üstüne giderim” söylemi hamasi bir nutuk olarak kalıyor.
Yolsuzluk yoksa, o zaman soralım:
“Bu kadar kısa zamanda çocukların, eş, dost, akrabaların, yandaşların zenginliği nasıl oldu?”
Nereden buldunuz paraları, dolarları?
Ülkenin stadyumları, sokakları meydanları “Her yer rüşvet, her yer yolsuzluk” diye adeta inliyor.
Kamuoyunda yolsuzlukların üstünün örtüldüğüne ilişkin ciddi kaygılar söz konusu.
Yırtık ayakkabılarla iktidar olduklarını söyleyenler, ayakkabı kutularındaki milyon dolarları açıklayamaz.
Açıklamaya kalkarlarsa da ciddiye alınmaz...
Zekâmızla alay etmeyin!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları