Serdar Kızık
Serdar Kızık serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bayram Neyime!..

15 Ekim 2013 Salı
Haftada bir yazı günüm bu kez bayrama denk geldi.
Bayram yazıları sevinçleri, mutlulukları, sevgiyi,
neşeyi öne çıkarır.
Bugünlerde, böyle yazılar umulur.
Ama ne çare!
Kendi topraklarımdan başlıyorum, önce sınırlara,
komşulara, sonra uzak coğrafyalara bakıyorum...
Bu talanın, yağmanın, acımazlığın ve vahşetin
ortasında, hukuksuzluğun, adaletsizliğin hükmünde, ölümlerin arasında...
Boğazlanırken, infaz edilirken, tecavüze uğrarken
insanlık, savaşlarla tükenirken...
Egemenlerin çıkarları, hukuk ve demokrasi diye kakalanırken...
Öfke, kin, intikam, acımasızlık, düşmanlık, yok
sayma, öç alma böylesine tırmanırken...
Çocukların gözlerindeki ışıklar söndürülürken...
Bayram neyime kan damlar yüreğime....
Kusura bakılmasın, kanla bayram denk düşmüyor.
Et ve can pazarlarında bayram sevinci yaşamak çok zor...
Yoksulluğa mahkûm ettikleri için “Hiç olmazsa
yılda bir kez et yesinler” sözleri, hangi vicdanları
hafifletir bilemem?
Koca bir yalandır çünkü, bana dokunmuyor ya da
bir başka türlü dokunuyor.
Çünkü fotoğraflar düşüyor önüme bir bir...
Kurban Bayramı arifesinde, garip kaidelerin ve
cephe mensuplarının tekbirlerle yere yatırıp, elleri ve
kollarını tutarak boğazlarına bıçak dayadıkları çaresiz
insanların fotoğrafları geliyor gözlerimin önüne.
İnancı için düşman bellendiği, ama aynı tanrıya
inanan diğer insanın gövdesini yarıp, ciğerlerini ve
yüreğini çıkaranların videoları düşüyor aklıma...
Kimyasalların bulaştığı çocuk gözleri, dudakları
morarmış günahsızlar geçiyor gözlerimin önünden...
İnsanlığımdan utanıyorum...
***
Bir insanın belki ama, bir ülkenin toplu intiharı nasıl açıklanır?
Nasıl oluyor da kendi ordusunu, silahlı kuvvetlerini,
havacısını, denizcisini imha edebiliyor bir ülke.
Yaşadık, oluyor işte!
Küresel egemenlerin, yerli destekçilerinin önceden
planları ve organize işleri dahilinde, iktidar, yargı,
adalet ve diğer ilgili kurumlar halledilerek tamamlandı bu süreç...
Dekolteden rahatsız olanlar, günlük hayata müdahalenin
daniskasını yapanlar, çırılçıplak soydular insanları.
Manzara vahim!
Aslında bugünkü iktidar kadar, 12 Eylül askeri
cuntası ve onun anlayışı değil mi bugün cezaevlerindeki
subaylarının apoletlerini söken, balyozu indiren.
***
Demokrasiymiş, insan haklarıymış, bağımsız yargıymış,
adaletmiş, özgür basınmış, özerk üniversiteymiş, hikâye...
Cumhuriyet temellerinden sarsıldı, laikliğin canına okundu.
Tarafsız ve yansız işlemesi gereken kamu hizmetleri,
simgelerle sürdürülüyor şimdi.
Cezaevleri muhalif dolu.
Yasaklar büyüyor.
Akla gelebilecek her türlü iletişim, yargı kararları
olmaksızın izleniyor memlekette.
Gezi Direnişi’ne destek veren sanatçısı, bilim
adamı, öğrencisi cezalandırılıyor.
Bunu askeri vesayeti yıkmak için millet adına
yapmışlar sözüm ona.
Ama o milletin adını bile söylemekten çekiniyorlar...
***
Bu karartma günlerinde hangi bayram sevincini,
hangi güzelliği yazayım?..
Memleketin, insanların halini nasıl yok sayayım...
Ardı ardına yaşanan travmaları nasıl görmezden geleyim?..
Kulakları tıkamak, dilini susturmak, kaçıp sinmek,
bir köşeye çekilmek, “aman bana ne” demek, insanın
ve yaşamın inkârıdır çünkü.
***
Yine de karamsar olunmamalı; insana, insanlığa,
sevgiye, geleceğe, güzel günlere umudu yaşatmalı...
Yalnız değilim; çevremde, ülkemde, dünyada, haksızlığa,
hukuksuzluğa, sömürüye, savaşa direnenler var.
Bilincim ve sol memenin altındaki cevahir, karartma
günlerini ve karanlık geceleri aydınlatacak ışığım var...


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları