Şahin Aybek

MEB gençleri “IKIGAI” sahibi yapabilmelidir

09 Ağustos 2021 Pazartesi

MEB EĞİTİMLE İNSANLARA HAYAT VEREBİLMELİDİR. HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ UMUTSUZ…

Bir araştırma şirketi, ülkemizde 26 kentte 1500 kişiyle bir anket yaptı.  Araştırmanın en ilginç bulgularından biri her üç kişiden birinin geleceğe dair umutsuz olmasıydı.  Yine bir derneğin raporuna göre, her üç gençten biri yaşamından memnun değilken gelecekten de umudu yok.  Peki, neydi gençlerimizi böyle umutsuz kılan, umutsuz bir yaşam sürülebilir miydi? Şairin dediği gibi; para biter, aşk biter,  her şey biter ama bir şey var ki o biterse hayat biter, umut biterse hayat biter… Umut bu kadar önemliyken bu gençler için ne yapılabiliri ele alalım, çocuklarımıza düşlerini gerçek kılabilecekleri hayatlar için ihtiyaçları olan umudu sorgulayalım istedik.

Japonya’da varoluş sebebine, seni sabahları yataktan çıkaran şeye “ikigai” denir. Peki, gençler bu kadar umutsuzken, MEB gençleri nasıl “ikigai” sahibi yapabilir. Felsefi sistemlerin temel amaçlarından birinin eudaimonia olduğunu düşündüğümüzde, eğitim sistemimizin temel amaçlarından biri de insanlarımızı vereceği eğitimle mutlu,umutlu etmek olmalıdır. Yani MEB eğitimle insanlara hayat verebilmelidir. İnsanın eğitildikçe daha bir insanlaştığını düşündüğümüzde, eğitim sistemimiz sisteme girenlere daha bir insan olabilecekleri ortamları yaratıp; gerekli eğitimi verebilmelidir. Yani ne yapıp edip gençlerimize umudu aşılayabilmeliyiz.

UMMAKTAN DOĞAN GÜVEN DUYGUSU OLMAZSA OLMAZ

Her üç kişiden birinde olmayan umut, olması beklenilen veya olacağı düşünülen şeydir. Umut TDK’da  ummaktan doğan güven duygusu diye tanımlanmaktadır. Umudun ne olduğundan da anlıyoruz ki; umut sahibi insanlar geleceğe yönelik beklentilere sahiptirler. Ve insanları hayata bağlayan, sorunlarla mücadelede güç veren ana motivasyon kaynağı umuttur. İnsanlar geleceğe umutla baktıklarından, umudun yokluğu çok büyük sıkıntılara yol açabilir.Umut, aslında, bizleri motive eden, bizi amaçlarımıza taşıyan bir bilişsel yapıdır. Şarkı sözünde de olduğu gibi “umudun bittiği yerdeyim, köşeyi dönsem ölüm” diyen kültürel öğelerin de olduğu bir toplumdayız. Bu yanıyla umudun yokluğu acı çekme, yalnızlık, sıkıntı, stres gibi tehlikeli ruh hallerine davetiye çıkarır.

PEKİ, UMUT İLE EĞİTİM BAŞARISI İLİŞKİLİ MİDİR?

Umut konusu yukarıda bahsettiklerimizin yanı sıra öğrencilerimizi de etkilemektedir. Bir öğrenci zeki ve yetenekli olsa bile, umutsuzluk yaşaması motivasyonunu düşürecektir. Diğer taraftan öğrencilerin öğrenme süreçlerinde yaşadıkları engelleri aşabilmeleri ve daha fazla çaba sarf edebilmeleri için umuda; yani motivasyona ihtiyaçları vardır.  Bir yanıyla da yüksek umut düzeyine sahip öğrenciler, düşük umut düzeyindeki öğrencilere göre daha başarılı bir performans sergilemektedirler. Yani, umut ve akademik başarı birbirini olumlu yönde etkilemektedir. Öğrenme ve öğretme süreçleri adına düşündüğümüzde, yüksek umut düzeyine sahip öğretmenler de  öğrencileri daha fazla motive edip; cesaretlendirmektedirler.

UMUT EN BÜYÜK DÜŞMAN MIDIR?

MEB’in gençlerimizi “ikigai”; yani sabahları yataktan çıkaran şey, varoluş sebebi sahibi yapması hayati değerdedir. ”İkigai” sahibi öğrencilerimizin aynı zamanda umut düzeyleri de yüksek olacak ve daha fazla yaşama sevinci ve enerjisiyle dolu olacaklardır.  Bu gençler geleceğe daha pozitif bakacaklar ve motivasyonları yüksek olacaktır. “İkigai” ve umut sahibi gençlerimizin yaşam kalitesi artacak ve akademik başarıları da daha yüksek olacaktır. MEB, gerek öğrencilerimizin gerekse de öğretmenlerimizin umutlarını arttırmak adına çeşitli eğitim programları düzenlemelidir. MEB, adeta, Nietsche’nin umut en büyük düşmandır sözlerine savaş açarcasına, Pandora’nın kutusunun açılmasıyla Prometheus’un emrine verilen umut gibi, umudu Mevlanasal bir yaklaşımla tüm gençlerimize aşılayarak hepsini “ikigai” sahibi yapmalıdır. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları