Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yanlışlıklar Merkezi

08 Eylül 2012 Cumartesi

Soruları çalarak, ya da cevaplarıyla birlikte hazır olarak alıp hâkim olmayı planlayan bu insanların kimlere ve nasıl adalet dağıtacakları bir yana insan bu kaçıncı diye sormadan edemiyor. Aslında ÖSYM’nin kurucusu ve ilk başkanı Altan Günalp’ın 1988’deki ölümünden sonra kopyalı, şifreli, şaibeli sınav sayısı gün be gün artarak bugünkü zirve noktasına ulaştı.

Merkezi sınav sisteminde bu derece yanlışlık yapılan bir ortamda hayatlarını bu sınavların sonucuna göre şekillendiren milyonlarca insanın kaybedilen haklarının ve vakitlerinin hesabını kim verecek?

Daha geçenlerde öğrendik. 2 sene önce yapılan TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı)’daki, varlığı önce reddedilip sonra kabul edilen yanlış sorular nedeniyle, tayin oldukları yerde 2 yıldır görev yapan insanların evlerine birdenbire girdikleri sınavla ilgili yanlış sorular göz önünde bulundurularak yapılan yeni hesaplamalara göre aslında bir başka uzmanlık alanını kazandıklarına dair yazı geliyor.

Arada geçen iki yıl ve kurulan düzenler görmezden geliniyor ve affedersiniz, bir hata olmuş, denebiliyor. Ve işte şimdi de şaibeli bir hâkimler savcılar sınavı. Merkezi sınav sisteminin ve sistemi yönetenlerin aslında sistemi yönetemediklerini anlamak için daha kaç sınavın iptal olması, daha kaç milyon kişinin kendi geleceklerine dair verdikleri emeklerle alay edilmesi gerekiyor acaba?

Eski ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan kendi döneminde gerçekleştirilen sınavlarda sorun çıkması üzerine Eylül 2010’da istifa etmişti. Ali Demir döneminde yapılan 10 sınavın 9’unda kopya, şifre ve şaibe çıkmasına, kamuoyunda buna yüksek tepkiler verilmesine rağmen bunların hem Ali Demir hem de onu atayanlar tarafından adeta görmezlikten gelinmesi durumu söz konusudur. 

Bu aslında politik ve ahlaki bir mevzudur. Sınav sorularının sızdırılmasının, kişiye yönelik bir kayırılma eylemi olmanın ötesinde, belirli bir anlayışın, düşünce biçiminin korunmasına yönelik vuku bulan bir durum olma kanısı toplumda egemendir.

İlerici olmayan bu düşüncenin getirmek istediği düzenin mimarlarıdır kayırılmaya çalışılan, dokunulmayan, dokundurulmayanlar. Soruşturma izni dahi verilmeyen, verilse de her seferinde beraat eden, yargılanamayan… Ali Demir onca kusuruna rağmen bu yüzden hala o koltukta; arkasındakilere ve dolayısıyla kendine güveni tam.

Son 10 yıldır esas alınan liyakat değildir artık. Kamu yönetimi yandaşlık esaslarına göre şekilleniyor. Merkezi sınavlar da bu doğrultuda düzenleniyor. Sızdırılmalar basit adli vakalar değildir. Planlı-programlı, bilinçli olarak, belirli bir amaç doğrultusunda gerçekleşen faaliyetlerdir. Bu faaliyetlerin bir kısmı gün yüzüne çıkıyor ve buz dağının sadece görünen kısmını oluşturuyor. Toplumun inandığı resim işte budur.

Bir dönem tasfiye ediliyor ve tasfiye edilenlerin yerini alan referanslar artık yandaşlıktan, geçiyor. Deneyimlilik, yeterlilik, eğitim sonraki planlara atılıyor. Devlet gelenekleri işte bu şekilde altüst ediliyor. 

İnsanlar alın teri dökerek, hak ettikleri için bir şeyleri elde edeceklerine artık inanmıyorlar. Ortaya çıkan güven bunalımının kapsamı ve yoğunluğu büyük. Bu da adalet ve ahlak duygusunu zedeliyor.

Biz ve ötekiler ülkesi artık Türkiye. Ve “bizim tarafta” liyakat işlemiyor. Kayırma, kollama, suçu, kusuru, hatayı örtbas işliyor. Ötekiler ise… Onlar liyakat dâhil birçok erdeme hala değer veren, ancak değerleri asla bilinmeyen insanlardan oluşuyor.  


Mülteci felaketi

Ege sahillerindeki bir teknede çoğu ülkesindeki demokrasi ve insan hakları ihlalleri, yoksulluk, adaletsizlik ve savaşlardan kaçıp, Yunanistan’a gitmeye çalışan çoğu Suriyeli 120 mültecinin bulunduğu teknenin alabora olması sonucu 61 kaçak mülteci hayatını kaybetti. Ölenlerin 3’ü bebek, 30’a yakını da çocuk yaşta…

Her sabah yeni bir yasa uyandığımız, aslında artık neyin yasını tutacağımızı şaşırdığımız ve ancak ne yazık ki üç gün sonra hepsini unutacağımız bir zamanda yaşıyoruz.  (Not: Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan araştırmada dünyanın en mutsuz ve kızgın gençlerinin hangi ülkede yaşadığı ortaya çıkmış dersiniz? Elbette Türkiye)

sadik.celik.gorus@gmail.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları