Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Vicdanlar rahat mı?

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Vahşet içeren bu katliamın ülkücü sanıklarının birçoğu her nasılsa kaçmayı başardı ve 20 yıl boyunca yakalanamadılar. Korundular, kullanıldılar… Katliamı işledikten ancak 21 yıl sonra, 1999 yılında yakalandılar ve kaçtıkları 21 senenin ancak yarısı kadar içeride yattıktan sonra, Ünal Osmanağaoğlu ve Bünyamin Adanalı geçtiğimiz hafta serbest bırakıldılar.

12 Eylül döneminin en vahşi cinayetlerinden birinin iki öznesi daha cezaevinden kurtuldu. Üstelik 3.5 yıl fazladan yatmış oldular, çünkü hukuk sistemi üzerinde icra edilen kıvrak ve kurnaz hareketler neticesinde cezaları 10 yıla düştü.

Nasıl mı? 3. Yargı Paketi sayesinde. Pakete, Meclis’te gerçekleştirilen bir gece operasyonuyla “bir adam öldürmekle yedi adam öldürmek arasında fark yok” diyen bir madde eklenerek. Suçluları, öldürdükleri adam başına 2 yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakanlar hangi çetelerle, nerede, nasıl savaşabilir ki?


Cemevleri

Her zaman dile getirdiğimiz ancak hiçbir zaman tam anlamıyla uygulayamadığımız bir gerçek var; toplumsal barışı sağlamanın yolu her şeyden önce her türlü inanca ve kimliğe saygıdan geçer ve elbette demokrasiden.

Aleviliği ister ayrı bir inanç biçimi olarak ister sadece bir hayat tarzı olarak görsünler, Aleviler için cemevleri aidiyet duygularını pekiştirdikleri, özellikle kentli yaşamlarında hissettikleri yalnızlıktan çıkmak üzere başvurdukları bir aidiyet kapısıdır. Bu kapıların varlığı görmezden gelinemez.

Hiçbir inanana belirli bir ibadet yerini dayatmak doğru değildir. Hele ki bu anlamda karar merci olarak siyasetin konuşmasının toplumsal birliği tehdit edici bir niteliği vardır. Sünni-muhafazakâr bir iktidar yapısı bile olsa İslam’ın farklı yorumlarına, devlet olarak, hoşgörü göstermeye mecburdur.

Aksi halde “Alevilik ayrı bir dindir” fikri yaygınlaşır ve ayrıştırıcı bir işlev görmeye başlar. İşte bu anlamda bugünkü Türkiye koşullarında, var olan iktidar ve toplum tarafından cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi toplumsal huzurun ve barışın yakalanması için çok büyük bir adım olurdu…
 

KPSS

ÖSYM ve ÖSYM Başkanı Ali Demir son iki yılı skandallara imza atarak geçirdi. Son yapılan ve 1 milyon kişinin girdiği KPSS sınavında da manzara değişmedi. Soruların önceden bir kısım öğrenciye dağıtıldığı iddia edildi. İddialar bazı internet sitelerinde sınav henüz devam ederken yayınlanan sınav soruları gösterilerek desteklendi.

Başta Ali Demir’e ve gıyabında devlete güveni yeniden tesis etmek artık daha da zor. Ali Demir göreve başladığı günden bu yana vukuatsız, şifresiz, çalınma olayının yaşanmadığı sınav yapılmadı denebilir. Üstelik ne sınavlarda hile yapanlar ne de soruları çalanlar yakalanmadı, açıklanmadı, insanların içine hiçbir biçimde su serpilmedi.

Sonuç olarak gelinen noktada insanları sınavda şike olmadığına, soruların çalınmadığına ikna etmek son derece güç. Çoğunluğun görüşü “sorular nasıl olsa birilerinin eline verilmiştir, boşuna girdik” yönünde. Güvensizlik had safhada. Ortada büyük bir adaletsizlik var ama tepkiler yüksek değil; çünkü yaşanan aslında öğrenilmiş bir adaletsizlik.


sadik.celik.gorus@gmail.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları