Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sinop'ta linç girişimi

23 Şubat 2013 Cumartesi

Karadeniz illerini ziyaret eden BDP milletvekilleri, Sinop’ta, “galeyana gelen”, kalplerine öfke, yumruklarına şiddeti giydiren kalabalık bir grup tarafından linç edilmekle karşı karşıya kaldı.

BDP’li milletvekillerinin basın toplantısı yapmak için bir araya geldikleri Öğretmenevi’nin önünde biriken yüzlerce kişilik grup binaya taş ve yumurtalarla saldırdı.

Bir ellerinde Türk bayrakları, diğer ellerinde sopalar, taşlar… Bayrağın nasıl şiddete alet edildiğinin resmi olarak meydana çıktılar.

İçeride toplanan üç beş kişiyi ellerine geçirip parçalamak için naralar attılar.

Olayın sorumluları, Başbakan Erdoğan tarafından hemen CHP ve MHP’lilerden oluşan gruplar olarak etiketlendi.

Bu arada BDP de olayların tetikçisi olarak Sinop’un CHP’li Belediye Başkanı Baki Ergül’ü gösterdi.

Olayın sosyal medya da kullanılarak kimler tarafından örgütlendiği araştırıldığında ise bu yaftalamaların asılsız olduğu ortaya çıktı ve sonuçta Sırrı Süreyya Önder CHP’li Belediye Başkanı’ndan özür diledi…

Haksızlık yapıldığı ortaya çıktı.

BDP’li milletvekillerini, söz konusu kentlere zamansızca gittikleri için suçlayarak yaşananların vebalini sırtlanmaktan kaçamayacağımız bir ayıptı olanlar.

Korkunç bir faciaya dönüşmesi ihtimal dahilinde olan, başlatılan barış sürecine ilişkin toplumun sosyolojik analiz ve tahlilini yaparken kayda almamız gereken tehlikeli bir vaka…

Bu arada genel olarak siyasete hâkim olan dilin, bizzat iktidar tarafından BDP’li milletvekilleri için bugüne kadar kullanılan sert üslubun, yapılan suçlamaların, Sinop’un bazı linç sever kişilerinin “galeyana gelmesi” üzerindeki etkisi de büyüktür.

Barışın, siyasi süreç dışında asıl yayılması, içselleştirilmesi gereken yer tam da o olayların çıktığı sokaklardır. Barış ikliminin gerçek anlamda yaşanmasında mutlak bir önkoşul olarak, bir arada yaşama isteğinin ve huzurun halkın arasında egemen olması gerekmektedir.

Bağırmak, çağırmak, saldırmak, tahammülsüzlük; zamanın egemen ve insanları esir alan güçleri... Toplumun büyük çoğunluğunun bu güçlerin tesiri altında yaşaması demek, her an bir 6-7 Eylül, bir Maraş, bir Çorum, bir Madımak ya da belki de bir Sinop, Samsun olaylarının yaşanması ihtimalini de göze almak demektir.

Bugün gelinen noktada, toplumda özellikle genç nüfus arasında en ufak bir kıvılcımla patlak vermeye hazır durumdaki sinirler, yılların biriktirdiği bir gerilimin neticesi olarak okunmalıdır.

Buna izin vermemek, linç kültürünü yaşadığımız toplumdan tamamıyla def etmek için hem birey olarak her birimizin, hem de ülkede yönetici olarak varlık gösterenlerin her şeyden önce kalplerini saran öfkeden, kinden temizlenmeleri gerekmektedir.

Bu anlamda Sinop olayları herkesin, bilhassa da iktidarı ellerinde bulunduran kesimlerin dillerine azami düzeyde hâkim olmaları gerektiğini bize bir kez daha göstermesi açısından da önemlidir.

Demokrasinin bu ülke illerinde geçen tarihinin sayılı olumlu temsilcilerinden biri olan Sinop’un isminin, bundan sonra linç girişimcileriyle anılabilecek olması çok acı.

Yine de olayları Sinop’un bütününe ithaf etmekten ve bu yolla bir şehri topyekûn yargılamaktan kaçınarak Sinop’ta yaşananların, başlatılan barış sürecinin pek de kolay geçmeyeceği ve bu sürecin toplumsal psikoloji üzerindeki etkisinin boyutları hakkında uyarı niteliği taşıdığını söyleyebiliriz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları