Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
"Sarı altın" mı "Yeşil altın" mı? Tercih sizin!
Bu üretimin yüzde 30’unun sofralık olarak tüketime sunulacağı, kalan yüzde 70’inin yağlığa ayrılarak bundan (5 kg zeytinden ortalama 1 kg zeytinyağı elde edilir) yaklaşık 160 bin ton zeytinyağı elde edileceği bekleniyor.
Türkiye’deki zeytin ağaçlarının yüzde 70’inin körfez bölgesinde bulunduğu, zeytinyağı ve sofralık üretimde bu bölgenin yüzde 75 paya sahip olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’de yine en kaliteli zeytinyağını; Ayvalık’ın 5 bin ton, Gömeç’in 4 bin ton, Edremit’in 6 bin ton, Burhaniye’nin 4 bin ton ile üretme kapasitesine sahip olduğunu veriler ortaya koymaktadır. Türkiye dünya zeytinyağı üretiminde yüzde sekiz paya sahip olmasına rağmen kişi başı yıllık 1,4 lt zeytinyağı tüketimiyle dünya sıralamasına girememektedir.
Hâlbuki komşumuz Yunanistan’la kıyasladığımızda zeytin alanları ülkemize göre az olmasına rağmen Türkiye’den daha fazla ağaç sayısıyla, daha yüksek ağaç verimliliğiyle ve kişi başı 25 litre zeytinyağı tüketimi ve dünya zeytinyağı üretiminde yüzde 15 pay ile ülkemizi çok geride bırakıyor. Bu da Türkiye’de zeytinciliğe ne kadar değer verdiğimizin en önemli göstergelerinden birisidir. Zeytinle ilgili başka çarpıcı veriler de var. Türkiye’de tarıma elverişli arazilerin yüzde üçünü teşkil eden 700 bin hektar alanda yaklaşık 160 milyon zeytin ağacı olduğu hesaplanmaktadır. Yapılan araştırmalara göre bu ağaçlardan ortalama mevsime göre 7 kg ile 13 kg zeytin elde ediliyor. Zeytinyağı üretiminde; İspanya yılda 1,2–1,4 milyon ton üretimi ile başı çekiyor. 540 bin ton ile İtalya ikinci sırada, 330–350 bin ton üretimi ile Yunanistan üçüncü sırada, 170–200 bin ton ile Suriye, 140–160 bin ton ile Türkiye son sıralarda yer alıyor.
Ayvalık Ticaret Odası ve Ayvalık Belediyesi bu yıl ortaklaşa 22–24 Ekim tarihleri arasında 6.sını düzenledikleri Zeytin Hasat Günlerinin ana temasını “Zeytin altından değerlidir” olarak belirlediler. Festival kapsamında yapılan söyleşilerde Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Mustafa Tan “Ülkemizin bereketli topraklarının altında bulunan madenler geçici ama toprağın üzerinde bulunan zeytin ölümsüzdür. Her açılan maden ocağının ömrü 10–15 yıl ile sınırlıyken kutsal olarak nitelendirdiğimiz zeytin ağaçları yüzyıllarca ürün verebilecek niteliğe sahiptir.” dedi. Üstelik uzmanlar 10–15 yıl faaliyet gösterecek madenlerin yaptığı tahribatı gidermek için harcanacak paranın, altının getirisinden çok daha fazla olacağı görüşünde. Devlete sağlanacak getirinin %1 dahi olmadığını da düşünürsek tablo daha da belirginleşerek ‘Atılan taş ürkütülen kurbağaya değmeli’ atasözünü hatırlatıyor.
Tan, Türkiye’de ağaç başı düşen ürünün 12–13 kg civarında olduğunu bunu 5 yıl içinde 25 kg’a çıkarmayı hedeflediklerini; 150 bin tonluk zeytinyağı üretiminin de 750 bin tona çıkarılarak ülkemizin Dünya’da İspanya’dan sonra ikinci büyük üretici olacağını açıkladı. Sektörün büyüyebilmesi için iç tüketimin artması gerekliliği kaçınılmazdır. Zeytinyağı üretiminin tahmin edilen kadar artması durumunda bitkisel yağların ithalatı için her yıl harcanan yaklaşık 2,5 milyar doların Türkiye’de kalmaması için hiçbir engelin olmadığını uzmanlar ifade etmekteler.
Türkiye’de 41 ilde zeytincilikle uğraşan 500 bin aile olmasına rağmen zeytinin dünyaya Anadolu’dan yayıldığını, zeytinin anavatanı olduğumuzu nüfusumuzun yüzde kaçı biliyor? Doğrudan ve dolaylı olarak 10 milyon insanı ilgilendiren ve ekonomik değeri 1 milyon dolar olan bu sektör için “Altın mı zeytin mi değerli” sorusuna verilecek cevap çok zor değil. Madencilik yasasında yapılacak değişiklikle Kazdağları’nda süren altın arama faaliyetleri dünyada tek olma özelliği taşıyan 47 çeşit endemik bitki türünün, milyonlarca zeytin ağacının, zengin doğal örtünün, yeraltı sularının kirlenmesine neden olacaktır. Ünlü bir iş adamımızın “Zeytin yüzyıllardır bu bölgenin bir varlığı. 10 milyon insanın geçim kaynağı olmasının yanı sıra tabiatın çevrenin korunmasında çok önemli bir etken, altın başka yerlerde aranabilir, bulunabilir” diye doğaya duyarlı cevap veriyor. Bir başka ünlü iş adamımız da “Altın gibi kıymetli bir madenin karşısında değerle ölçtüğümüz zaman başa çıkabilecek başka bir emtia yoktur. O yüzden ben zeytin ağaçları ve zeytin âşıkları tarafındanım.” diyerek soruya mantıklı ve romantik cevap vermektedir.
Tarih boyunca bulunduğu bölgede büyük kavga, katliam, savaş ve trajedilere sahne olan tüketilebilir değer olarak “sarı altın” yerine; doğa, çevre, insan sağlığı, tarihsel ve kültürel değerleri koruyan moda tabiriyle sürdürülebilir değer olarak “yeşil altına” yatırımın daha akıllıca olduğunu iş adamlarımız ifade etmektedirler. Hatta milyarder yatırımcı ve spekülatör George Soros Türkiye’de altın yerine zeytine yatırım yaparak bunu doğruluyorsa Türkiye geç kalmadan zeytinin değeri ve önemi için bir daha düşünmelidir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!