Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Rıfat Ilgaz
Yaşamına toplumcu çizgiyle paralel olarak şiirden mizaha, çocuk kitaplarından romana birçok farklı türde eseri sığdırmış; Dünya Savaşları, nice darbeler, depremler görmüş bu toprakların en sancılı dönüşümlerine tanıklık etmiş dev bir çınar, aslında yaşayan ve hep yaşayacak olan.
Kimimizin gençliğine, kimimizin çocukluğuna ait ama hepimizin bildiği, tanıdığı Hababam Sınıfı’nın, Güdük Necmilerin, İnek Şabanların yaratıcısı… Yedi kardeşin en küçüğü. İlk şiirini lisedeyken hayalinde yarattığı, aşık olduğu sevgilisine yazdı. O edebiyata girdi, dünya savaşa.
Sahip olduğu ve dile getirmekten korkmadığı fikirleri, görüşleri ve bu fikirler doğrultusunda oynattığı kalemi ile cesareti yüzünden 30’lu yaşlarda tanıştığı adliye kapıları ve hapishane parmaklıkları onu mesleğinden, sağlığından ve eşinden etmiş olsa da o yine mizah silahını kullanmaktan vazgeçmedi ülkedeki gidişatı eleştirmek için.
Edebiyat dünyasının Paşa’sı oldu. Markopaşası… Türkiye’nin en çalkantılı döneminde sırtlandı mizah işini. Dolayısıyla defalarca tutuklandı, sürüldü. Hapisler ve sürgünler yüzünden çok sevdiği öğretmenliği bile sürdüremedi. Yaşamı ve kalemiyle hayatın içinde dipdiri kalabildi. Sözünü esirgemedi hayatın budağından.
Türkçe sevdalısı oldu. Yalın diliyle güzel Türkçemizi biraz daha güzelleştirdi. Onun, “Sev Türkçeni, çocuğum/dilini sevenleri sev” çağrısı kulağımızdan silinmedi. Yerelden evrensele ulaşan çizgide, Türk Edebiyatı’na en insancıl soluğuyla can verdi.
Hep mücadeleyle geçti hayatı. Bu ülkenin en önemli virajlarında karanlığa da, umuda da tanıklık etti. Hem kendi ülkesinin hem de dünyanın atmosferini imrenilesi bir bilinç ve duyarlılıkla kavradı, eserlerini de böyle kurdu.
Karışık, kanlı zamanlardı. Sokaklar kan gölüne dönmüşken, memleket insanının elindeki silahlar memleketin kendi gazetecisine, kendi bilim adamına, kendi yazarına kadar uzanmışken, aydınlar üzerindeki baskılar her geçen gün artarak devam ederken, yaşadığı evin önünde “Rıfat Ilgaz’ı bu apartmandan çıkartın, yoksa bina taranacak” yazılı pankartı görmesine rağmen direndi Ilgaz ve o karanlıkları da atlattı.
Girdiği her sıkıntıdan inancı, yurt sevgisi, ve yazarlık aşkıyla çıkabildi. Her şeye rağmen yaşamaya devam ediyordu, vazgeçmemişti ömür denen çileli yolculuktan da 2 Temmuz 1993’e dayanamadı yüreği işte. Madımak’ta vicdanların kurban edildiği o otelin içinde 33 kişiden biri de Asım Bezirci’ydi... Yakın dostuydu Ilgaz’ın, çok sevgili can dostu. Sivas Katliamı’ndan 5 gün sonra yaşama veda etti ve Asım Bezirci’nin yanına defnedildi Zincirlikuyu mezarlığında…
Son Şiirim’de söyler;
“Elim birine değsin
Isıtayım üşüdüyse
Boşa gitmesin son sıcaklığım!” der ve son anlarında bile insan için bir şeyler yapma kaygısını dile getirir en dahiyane sözcüklerle. Elin değiyor bize Rıfat Ilgaz, merak etme.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!