Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İyi tarım ürünleri
Yeni yılın ilk günlerinde gazetelerde ve televizyonlarda İyi Tarım Ürünleri ile ilgili haberler, 2009 yılı sonlarında yaşanan GDO krizinden sonra tüketiciyi oldukça sevindirdi. Habere göre tüketicilerin sağlıklı beslenmesi, üreticilerin ürettiklerinden daha fazla kazanç elde etmesi ve doğayla dengede meyve ve sebze üretimi anlayışından hareketle hazırlanan “Yeni Hal Yasa Tasarısı” sayesinde meyve ve sebzeler mevcut komisyonculuk anlayışından kurtarılarak daha uygun fiyatlarla tüketiciyle buluşacak. Ümit ederiz ki aracılar ve komisyoncular olmadan üretici ile tüketici buluşur ve bu sayede halkımız kaliteli sebze ve meyveleri makul fiyatlarla tüketebilme olanağına sahip olurlar.
2008 yılında Türkiye’de sebze üretimi 27.2 milyon ton ve meyve üretimi 15.6 milyon ton olarak kayıtlara geçti. Toptancı hal fiyatları baz alınırsa bu üretimin yıllık toplam işlem değerinin 40 milyar TL olması gerekiyor. Oysa sektörde kayıt dışılığın yüzde 70’ler seviyesinde olması, toptancı hallerinde müzayede, depolama, tasnifleme, ambalajlama tesisleri, laboratuvar ve soğuk hava depoları bulunmamasından ve tarımsal ürünlerin taşınmasında yaşanan olumsuzluklardan dolayı üretimin yaklaşık yüzde 25’i pazarlama sürecinde ziyan oluyor. Sebze ve meyve ticaretinde yaşanan tüm bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak amacıyla daha önce 2003 yılında uygulanmaya başlanan “İyi Tarım Uygulamaları” sistemi geliştirilerek bu yıl tekrar düzenleniyor.
Sanayi Bakanlığı’nın künye, Tarım Bakanlığı’nın “bitki pasaportu” olarak adlandırdığı uygulamanın tarihine bakacak olursak, 1997 yılında Avrupalı lider perakendecilerin EUREPGAP sertifikasını imzalamasının ardından Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı da 2003 yılında sertifikayı aldı ve bir yıl sonra 2004 yılında Türkiye İyi Tarım Uygulamaları’na ilişkin yönetmeliği çıkardı. İyi tarımın sulama, ilaçlama, gübreleme gibi tüm tarımsal faaliyetlerinin üretici tarafından üretim kayıt cetveline kaydetme zorunluluğu bulunmasından dolayı ürünlerin dikim, bakım, hasatı, kullanılan suyun kaynağı, gübrenin çeşidi gibi konuların belirlenen şartlarda olması gerekiyor. Ayrıca projenin başarısı verilecek eğitimin niteliği ile doğrudan alakalı olduğundan, bu proje kapsamında ülkemizde neredeyse her ilde bulunan ziraat okullarından, ziraat fakültelerinden mezun binlerce gencimizden yararlanmalı ve onlara bu sayede iş fırsatı yaratılmalıdır.
Tüm bu değişiklikler göz önüne alındığında, çiftçilerin değişen şartlara uyum sağlayabilmesi için devletin ekonomik desteğine ihtiyaçları olduğundan iyi tarım uygulamalarına uygun üretim yapan çiftçilere alan başına destek, düşük faizli kredi ve benzeri bazı destekler verilmesi geçen yıllarda kararlaştırılmıştı. Ayrıca İyi Tarım Uygulamaları’na uygun üretim yapmaya başlayan çiftçilere Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından eğitim ve sertifika da verilmeye başlanmıştı. Ancak çok değil bundan birkaç ay evvel, 26 Kasım 2009 tarihli Resmi Gazete’de İyi Tarım Uygulamaları’nın desteğinin daraltılması kararı yayımlandı. Bu karara göre 2009 yılında yapılan üretim için destek sadece yaş sebze ve meyve ile örtüaltı üretime verilecek. Tarla bitkilerine ise destek verilmeyecek. Destek miktarında ise 2008 yılı için dekara 20 TL olarak verilen fiyat önce 18 TL’ye, bu yıl ise 15 TL’ye düşürüldü. Örtüaltı üretim için ise bu yıl dekara 75 TL ödenmesi planlanıyor. İyi Tarım Uygulaması çerçevesinde üretim yapan çiftçiler ürünlerini sattılar, ancak dekar başına vaat edilen ödemeyi alamadılar. Tarla bitkilerinin ödeme kapsamından tamamen çıkarılması ise çiftçiyi olduğu kadar tüketiciyi de etkiledi. Henüz 2009 yılı bitmeden verilen desteğin kesintiye uğraması, çiftçilerin kayıtlı, sürdürülebilir üretim yapmasını zora soktu. Çiftçinin tarlada kullandığı gübre, ilaç ve ekipmanların AB standartlarında, kayıt altında olmasını zorunlu kılan ITU belgesi için çiftçiye bir süre destek verilmesi gerekmektedir.
Ürünün güvenliğini ve kalitesini arttıran, bu sayede ürünün daha kolay markalaşmasına olanak tanıyan, rekabet gücü ve pazarlama imkânlarının artmasından dolayı üreticiye daha fazla kazanç elde etme imkânı sunan ve her şeyden önemlisi insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyen ürünlerin tüketicilerle buluşması ve bu uygulamanın yaygınlaşması, özellikle GDO, pestit ve hormon tartışmalarının yaşandığı, sağlıklı yaşam ve beslenme konusunda halkımızın bilinçlendiği bir dönemde oldukça önemli. Umarız yediğimiz meyve ve sebzelerin kalitesini ve güvenilirliğini arttıran bu uygulama giderek yaygınlaşarak, kısa zamanda doğal, organik üretime dönüşerek bütün tüketicilere ulaşır.
sadik.celik@keyveni.com.tr
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Özel görüşmenin ayrıntılarını açıkladı!
- Kılıçdaroğlu mahkemeye davet etti!