Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dünya Gıda Günü Kutlu Olsun!..

16 Ekim 2010 Cumartesi

2009 yılında 1930lardan beri en ciddi küresel ekonomik durgunluğun görülmesi bir yana; petrol fiyatlarının rekor yüksekliklere ulaşması, ürün fiyatlarındaki ani artışlar, gıda güvenliği konusundaki korkular ve bunların sonucundaki ticari kısıtlamalar ile doğal afetlere (kuraklık, seller...) bağlı tarımda yaşanan bir dizi şoklar... Bunlardan en çok etkilenenler ise, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki yoksul insanlar oldu. Dünyada açlığın bir milyardan fazla kişiyi kapsadığı ve her yıl 11 milyon kişinin açlık ve yetersiz beslenme yüzünden öldüğü gerçeği ile açlıktan en çok etkilenen bölgelerin dörtte üçünün savaşların tahrip ettiği ülkelerin olması 21. yyın dünya efendilerinin affedilemez ayıbıdır.

İnsanoğlunun tarih boyunca en büyük endişelerinden biri açlık sorunu olmuştur. Çünkü insan hayata tutunabilmek ve varlığını devam ettirebilmek için beslenmek zorundadır. Dahası sadece ölmeyecek kadar besin tüketmek yetmemektedir. İnsanın hayatını anlamlı kılacak ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve sanatsal faaliyetlere katılabilmesi, üretebilmesi ve değer yaratabilmesi sağlıklı olmasına; sağlıklı olması da iyi ve yeterli beslenmesine bağlıdır. Yeryüzü kaynakları, israf edilmeden adil ve eşit kullanılması halinde bugünkü 6.5 milyar nüfustan çok daha fazlasını beslemeye yeterlidir. Yeryüzünde tarıma elverişli topraklar sınırlı olmasına rağmen, sanayi devriminden sonra ortaya çıkan gelişmeler; tarımda makineleşme, gübreleme, ilaçlama ve sulama olanaklarının gelişmesiyle tarımsal üretimdeki verimlilik inanılmaz ölçüde artmıştır. Buna ıslah çalışmaları ve gelişen teknolojik olanaklar eklendiğinde yeryüzünde açlık diye bir sorunun hiç olmaması gerekirken bugün yeryüzünün farklı coğrafyalarında açlık ve yoksulluk yaşanmakta, gittikçe geleceğe ilişkin beklentiler daha da karamsarlaşmaktadır. Bundan önce de pek çok yazımızda belirttiğimiz üzere dünyadaki açlık sorununun giderek derinleşmesinin ve bu konudaki endişelerin artmasının önemli nedenleri; küresel iklim değişikliğine bağlı olarak artan kuraklık, azgelişmiş ülkelerdeki gıda üretimi ve doğal kaynakların yetersizliği ile iklim koşullarının elverişsiz olması, artan nüfus yoğunluğu, biyoenerji üretimi, bölgesel anlaşmazlıklardan doğan çatışmalar, köyden kente göç ve tarımsal üretimin gıda A.Şlerin eline geçmesi...

İnsanların yaşamlarında gıda güvencesi kadar, gıda güvenliği de önemlidir. Bu nedenle herkes için yeterince ve sağlıklı gıdaolmazsa olmazdır. Ancak 2007-2008de yaşanan gıda krizi ve ardından 2009da yaşanan finansal kriz ülkemizde yıllardan beri var olan yetersiz ve dengesiz beslenme sorununu daha da arttırmıştır. Ülkemiz nüfusunun yarısı yoksulluk sınırı altında, bir milyondan fazla yurttaşımızın da açlık sınırı altında yaşadığı göz önüne alınırsa; açlık ve yetersiz beslenmeyi ulus olarak ne kadar derinden yaşadığımız daha iyi anlaşılacaktır. Bir toplumun gelişmişlik seviyesi, fertlerinin tükettiği hayvansal gıdaların miktarı ile doğru orantılıdır. Ülkemizde tüketilen kırmızı et yıllık kişi başı 12 kg iken, ABde 62 kgdır. Balık tüketimi ise yıllık kişi başı ABde 18 kg iken ülkemizde 8 kgdır. Ayrıca ABde yıllık kişi başı 110 litre süt ve ortalama 270 adet yumurta tüketilirken, bu oranlar ülkemizde yıllık kişi başı 20 litre süt ve 130 adet yumurtayla sınırlı kalmıştır. Bu gibi değerli protein kaynaklarının miktarını gelişmiş ülkelerin verileriyle karşılaştırdığımızda çok geride olduğumuz görülmektedir.

Ülkemiz geniş coğrafyası, iklim özellikleri ve üç tarafındaki denizleriyle hayvansal üretim açısından önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen yanlış uygulanan tarım politikaları nedeniyle hayvansal üretimini geliştirememiştir. Bunun sonucunda insanlarımız dengeli beslenme için gerekli düzeyde hayvansal proteine ulaşamamaktadır. Daha önceki yazılarımızda da altını çizdiğimiz gibi dünyada yaşanan açlık tehlikesine ve gıda krizine rağmen ülke potansiyelinin değerlendirilememesi, hayvansal ve tarımsal üretimin arttırılamaması, bunun yerine hayvansal protein açığının ithalat yolu ile karşılanmasının tercih edilmesi hem çok düşündürücü hem de ileride telafisi mümkün olmayan üretim yetersizliğini daha da büyütecek açlık sorununu tahminlerin ötesinde derinleştirecektir.

Deniz Som’a Tanrı’dan rahmet dilerken, başta ailesi olmak üzere Cumhuriyet gazetesinin ve okurlarının başı sağ olsun.

Sadık Çelik-Keyveni Catering Yönetim Kurulu Başkanı  

sadik.celik@keyveni.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları