Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Domuz Gribi: H1N1

28 Kasım 2009 Cumartesi

Hastalık ABD başta olmak üzere önce bölge ülkelerine daha sonra hızla tüm dünyaya yayıldı. 11 Haziran 2009’da Dünya Sağlık Örgütü virüsün 6. aşamaya geçtiğini ve “büyük salgın” olduğunu ilan etti. Domuz gribi ile ilgili tartışmalar devam ederken, virüsten çok domuz gribinin korkusu hızla yayılmaktadır. Bu sebeple gribin aşılarını üreten ilaç devlerine sağladığı kazancın salgının yarattığı korku dalgasından çok daha büyük olduğu fark edilmemektedir.

Uzmanlar en kötü senaryoya göre gribin dünya ekonomisine maliyetinin 4.4 trilyon dolar olacağını açıkladı. Salgına çare olarak 600 milyon doz aşı üreten ilaç şirketlerinin kazancının ise 10 milyar doları bulacağını belirttiler. Stern dergisinin verdiği bilgiye göre ilaç firmaları, milyarlarca Avro kazanacakları bu iş için büyük yatırımlar yaptılar. Oluşan korku ve panik dalgası öylesine etkili oldu ki ön gösterilen krize hazırlıksız yakalanmamak için bütün hükümetler ilaç firmalarının öngördüğü tüm tıbbi önlemleri göz önünde bulundurarak kitlesel siparişe yöneldi.

***

Grip maskeleri, dezenfektanlar stoklandı, ilaçlar depolandı, aşılar ısmarlandı. İlaç ve kimya sanayi devleri artık siparişleri yetiştiremediklerini belirttiler. Sadece Alman hükümeti 50 milyon kutu “Pandemrix” ısmarladı. 50’den fazla ülkenin ısmarladığı miktar ise 291 milyon kutuyu buluyor. Domuz gribinin ne gibi sonuçlar doğuracağı, yapılan aşıların uzun dönemdeki yan etkilerinin hangi hastalıkları tetikleyeceği, ölümcül sonuçlarla karşılaşıp karşılaşılmayacağı şüpheleri aşıya temkinli yaklaşılmasına sebep oluyor. Ülkemizde 15 Ocak’tan sonra aşıların etkisini yitireceği aralık ayının ilk 15 gününün aşılanma için çok önemli olduğu gibi son günlerde Sağlık Banlığı tarafından yapılan açıklamalar gösteriyor ki haftalardır sıcak tutulan gündem ilaç devlerini devleştirmeye, halkımızı korkutmaya ve endişelendirmeye devam edecek.

Uluslararası ilaç tekellerine mahkûm olmamak için Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilmiş ortak bir aşı kullanılabilir. Ya da Kazakistan örneğinde olduğu gibi ülkeler salgına karşı kendi aşılarını üretebilirler. Bilindiği gibi Kazakistan dünyaya ilaç ve aşı dağıtan dev isimlerle çalışmak yerine kendi aşısını üretmeyi tercih etti. Bu çalışma maliyeti azaltırken, aşıya karşı olan spekülasyonları da ortadan kaldırdı. Geçen günlerde Türkiye’ye de aşı gönderen dünyanın ikinci büyük ilaç şirketi GlaxoSmithKline PLC, Kanada’da son parti 172 bin doz domuz gribi aşısını piyasadan çekme kararı aldı. ABD’li şirketin sözcüsü Gwenan White, Kanadalı sağlık görevlilerine bu aşıyı kullanmamaları gerektiğini ileterek, aşının ölümcül alerjileri tetikleyebileceği endişesiyle uyarıda bulundu. Bu ve benzeri nedenler ülkelerin dışarıdan aşı ithal etmemeleri gerektiğini gösteriyor.

***

Ülkemizde her ne gerekçeyle olursa olsun ilaç reklamı yapmak yasakken insanları bilinçlendirme adı altında onları korkutup korkuları üzerinden kazanç elde ediliyor olması, sağlığın pazarlanması değil midir? Hastaları ticari bir mal gibi görenler direkt ilaçların değil, ama bu anlayışla hastalıkların reklamını yapıyorlar. Bundan önce kuş gribi şimdi ise domuz gribi gündemde; hatırlarsanız geçen yıl da basında lenfoma reklamları yapılmış, kilo kaybeden, terleyen, uyku problemi çekenler korkuyla hastanelere koşmuşlardı. Evet, ülkemizde ilaç reklamı yapılmıyor, ancak hastalıkların reklamları oldukça revaçta. Daha şimdiden 2010 kış sezonu virüsünün sipariş edildiği haberlerini duyar gibiyiz. Bu öyle büyük bir sektör ki uluslararası ilaç tekelleri pazarlarını genişletebilmek adına insanların hayati korkularını kullanmaktan çekinmiyorlar. Hatta virüsleri kendi laboratuvarlarında ürettikleri söylentileri bize artık şehir efsaneleri gibi gelmiyor.

Tüm bu yaşananların sonucunda halkın kafasının karışması çok doğal, biz tabii ki konunun uzmanı değiliz, domuz gribi öldürür aşı yaptırın ya da bir şey olmaz yaptırmayın diyebilecek yetkimiz yok. Ancak halkın korkuları, endişeleri, çekinceleri üzerinden para kazanılması, onları birer ticari mal olarak görenler için bir şeyler yapılması gerektiğine inanıyoruz. Sağlığımızı tehdit eden salgınlara karşı korkularımız elbet ki var. Ancak biz sağlığımızla ilgili duyduğumuz endişeleri kullananlardan daha çok korkuyoruz.

sadik.celik@keyveni.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları