Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

CHP'ye yakıştırılanlar

28 Nisan 2012 Cumartesi

Bu şekilde CHP’nin kökeninde din düşmanlığı vardır algısı yaratılmaya çalışılıyor. Ve elbette bugünkü CHP işte o din düşmanı CHP’nin devamıdır imajı…

O dönemin egemen ideolojisi içinde CHP’nin dine mesafesi ya da yakınlığı tartışılabilir bir konu. Ancak meseleyi, “CHP camileri ahır yaptı” düzeyinde tutmaya çalışmak, partinin geçmişinde din düşmanlığı izlerini sürmek sadece ve ancak CHP’yi köşeye sıkıştırmak, seçmene hitap etmek için olabilir. 

Hâlbuki yapılması gereken, herkesten önce CHP’nin yapması gereken, dönemin ideolojisini, zihniyetini, o dönemde geçerli olan dünya görüşünü hesaba katarak, olabildiğince tarafsız bir gözle değerlendirip gerektiğinde eleştirebilmektir. Elbette “akıldan, ilimden, bilgiden, çağdaşlıktan” gelen mirasının kıymetini bilerek, onu korumaya devam ederek, ama ne dünün ne de bugünün gerçeklerini, anlayışını da göz ardı etmeden doğru bir özeleştiri zemini hazırlamak ve tartışmaları da bu zemine çekmektir doğru olan.

(CHP ile ilgili yazdığım 25 Şubat 2012 tarihli yazı için 2 hafta önce Ankaralı okurumuz Halil ÖZPOLAT’tan gelen yorum, sitem ve eleştiriye kısa da olsa bir cevap olabileceğini umuyorum)


Zor bir YGS sorusu

Son tahlilde eğitim alanında ulaştığımız rakamlara bir göz atalım. YGS sınavına 1.8 milyon kişi girmiş. Bunun 700 bini matematikten sıfır çekmiş. 2012 YGS’de sıfır puan alanların oranı, geçen iki yıla göre artış göstermiş. Bu yıl 50 bin 805 adayın puanları 0.5’ten küçük olduğu için hesaplanmamış. Söz konusu sayı geçen yıl 38 bin 269, 2010 yılında ise 14 bin 156 olarak gerçekleşmiş. Bu yıl alt barajı aşamayanların sayısı 214 bin, 2 yıl önce bu sayı 84 binmiş. Peki bu kadar sıfırcı nereden çıktı? Ülkemizdeki eğitim sisteminin ne derece dibe vurduğunu gözler önüne sermesi açısından önemlidir bu sınav. Bir yandan eğitimde kaliteden bahsediyoruz, diğer yandan gencecik insanları henüz çocuk yaşlardan itibaren ardı arkası gelmeyen bir dizi sınav maratonuna sokmak zorunda kalıyoruz; hatta onları bu yolda yürütürken, iyi bir gelecek sahibi olmaları için uğraş verdiğimizi zannederken aslında bir anlamda onların ömürlerinden çalıyoruz. Doğru bir biçimde gelişmelerinin, olgunlaşmalarının, sosyalleşmelerinin önüne geçiyoruz. Farklı ilgi ve becerilerinin oluşmasına zaman ve fırsat vermiyoruz.

Peki, bu gençlerin sınavlara adadıkları, eğitim sistemine kurban verdikleri yılların, yaşamlarının kalitesinden, veriminden nasıl söz edeceğiz? 

Sonuç? Ne sınavlarda yeterli başarıyı gösterebilen ne de yaşlarının gereği olarak sosyalleşip, normal bir biçimde olgunlaşabilen bir genç nüfus. Şimdi YGS’nin en ağır sorusunu soralım: Bu tablo kimin ya da kimlerin eseri?


Türkiye'de aile yapısı

İçinde yaşadığımız topluma dair bir başka rakamlar kümesi de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Türkiye’de aile yapısı araştırmasının sonuçlarından geldi. Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 44’ü hiç kitap okumuyor, yüzde 70’i hiç spor yapmıyor. Yüzde 74.7’si ise sinema ve tiyatroya hiç gitmemiş…

Bu sonuçlara göre son günlerde Şehir Tiyatroları’nda yaşanan oldu bitti’ye de, sanatın, tiyatro oyunlarıyla ilgili verilecek kararların belediye bürokratlarına devredilmesine de şaşırmamak gerekiyor aslında.

Uyuyan bir tiyatro seyircisinin de uyuyan bir toplumun da karşısında her türlü oyun sahnelenebilir…  


Fazıl Say'ı karalama kampanyası

Din düşmanı suçlamaları sadece partiler düzeyinde yaşanmıyor. Dünyaca ünlü bir piyanist ve bestecimiz var, Türkiye’nin belki de gelmiş geçmiş en iyi piyano virtüözü; Fazıl Say. Bir sosyal paylaşım sitesinde, kendisine ait profilde ateist olduğunu dile getiriyor ve bu sayede din bezirganları tarafından din düşmanı ilan ediliyor. Arkasından da beklenen şekilde hakkında karalama kampanyaları başlıyor, ölüm tehditleri alıyor.
Ve Fazıl Say ülkesinden ayrılıp Japonya’ya yerleşmek istediğini açıklıyor.
Bir beynin göçü işte böyle başlıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları