Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

CHP ve Çok Yönlü İkna Çalışmaları

25 Ocak 2014 Cumartesi

Yolsuzluğun, rüşvetin, soygunun, hukuksuzluk ve adaletsizliğin üzeri derin devlet, paralel yapı gibi bahane kavramlara sığınılarak örtülmeye çalışılsa da yırtık yama tutmuyor.
Başbakan savcıyı benden izin almadı diye suçluyor; savcı “İhbar vardı, görevimi yaptım” diyor. “TIR’ın Sırrı” böylece vizyona giriyor. İçinde silah olduğu öne sürülen bir TIR için savcı arama emri veriyor; dört bir koldan yağan emirlerle aramanın önüne geçiliyor. Silah değil, gıda yardımı deniyor. Aramaya teşebbüs ettiği için ise savcıların başına gelmeyen kalmıyor, görevden alınıyorlar, derin güç olmakla suçlanıyorlar. Halbuki buna dünya ikna edilemiyor. Ülkenin Suriye’deki terör örgütlerine silah yardımı yaptığı inancı tüm dünyada sesli olarak dile getiriliyor, ülke itibar ve güven kaybına uğruyor. Hakkında yargılama bile talep ediliyor.
Ülke içindeki yargı sistemi günden güne biraz daha siyasetin kıskacına çekiliyor. Ortada düzgün işleyen hiçbir kurum kalmıyor. Hukukun hesap verme mekanizması yok ediliyor. Bu noktada CHP Ankara milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın sözlerine katılmamak elde değil; “Darbe yaygarasıyla darbe yaptınız. Darbecilerden ne farkınız var?”
İktidarın birincil böbürlenme vasıtası olan ekonomi desen, yerle yeksan olma yolunda koşuyor. Türk parası rekor seviyelerde değer kaybediyor, tüm müdahalelere rağmen dolar tutulamıyor, dış borç, cari açık artmaya devam ediyor. Faiz artışı, iktidarın dini ve ideolojik bakışı nedeniyle ekonomik önlemler arasına alınamıyor. Her günah taşının altından “faiz lobisi” çıkıyor ne de olsa… Fakat bu arada ekonomi ikna edilemiyor ve kriz kapıya dayanıyor.
Başbakan ise Brüksel’de AB Komisyonu’nu, ülkede yaşanan tüm olumsuzlukların paralel devlet menşeli olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Söz konusu paralel çetenin yasadışı, sahte deliller üzerinden çok sayıda suçlu yarattığından, masumiyet karinesini hiçe saydığından dert yanıyor. Peki bu çetenin onca büyüyüp güçlenmesi sizin iradeniz ve desteğiniz dışında mı oldu? Onlar çeteleşirken siz nerdeydiniz? Madem öyle, o çetenin yargılamasına kurban giden onca aydın, gazeteci, asker, siyasetçi neden hâlâ içeride
Ergenekon’da, Balyoz’da, KCK’de insanların yıllardır sahte, düzmece delil, gizli, yalancı tanıklar diye bağıra bağıra dilinde tüy biterken duymazdan, görmezden, bilmezden gelenler iş iktidarı hedef alan yolsuzluk operasyonuna gelince nasıl da hemen idrak edebiliyorlar gerçekleri. Peki, AB tüm bu ikna çalışmasını ne derece samimi buldu, ne derece ikna oldu acaba…
İşte tüm bu keşmekeş, tüm bu başka bir ülkede veya başka bir zamanda olsa iktidarı yerinden sallaması beklenen gelişmeler süregiderken çok normal olarak ülkenin ana muhalefet partisinin iktidara çıkması beklenir. Peki beklenenin elde edileceğine dair umudumuz kuvvetli mi? Ne yazık ki hayır…
Geçen sene mayıs ayından bu yana ülkede toplumsal, siyasal ve ekonomik sarsıntıların ardı arkası kesilmiyor. Siyasi istikrarsızlık ekonomik istikrarsızlığa dönüşmüş durumda. Gezi olayları, 17 Aralık operasyonları, alev alan ekonomi derken normal koşullar altında tüm bu yaşananların iktidarı deyim yerindeyse yiyip bitirmesi beklenirdi. Muhalefet partilerinin hızla güç toplayacağı ve giderek iktidarın esamisinin okunmayacağı bir noktaya geçiş kaçınılmazdı. Nitekim tarihte de bunun örneğini, rüşvet ve yolsuzluğun iktidarları nasıl bitirdiğini, nasıl içten içe kemirdiğini pek çok kereler gördük. Ancak bu yaşananlara rağmen toplumda, muhalefetin, başta CHP’nin güçlendiğine, desteğinin arttığına yönelik esen kuvvetli bir rüzgâr hissedilmiyor.
Çünkü CHP’nin kendini yenileme ve yeni CHP süreci ona yer yer ne istediği belli olmayan bir parti imajı çiziyor ki bu imajın halk üzerindeki etkisi güven ve destek eksikliği, iktidar alternatifi olarak görülmemesi şeklinde vuku buluyor. Yerel yönetim seçimlerine giderken belediye başkan adaylarının ve meclis üyelerinin belirlenme sürecinde toplumu ikna edecek, nitelikli, doğru, ehliyetli adayların çıkartılması gerekir.
İstikrarlı bir duruş ve gerçek anlamda “herkesin partisi” olma çabasıyla birlikte söylem ve projelerle, toplumda iktidar alternatifi olma hissiyatı uyandırılmalıdır. CHP’nin de bütün eğilimleri kucakladığı, toplumsal koalisyonu hayata geçirmek zorunda olduğu ve bu dönüşümü doğru kavradığı, gelecek açısından yeni bir toplum mimarisinin zorunluluğu olarak kitlelere anlatılmalı ve doğru okunmalıdır.
Toplumu, “soyuyorsa beni soyuyor, sana ne?” mantığına teslim olmaktan kurtaracak parti CHP olmalıdır. Aksi halde onu zafere taşıyacak rüzgârı yakalamak hayal olmaktan öteye geçemeyecek, malumun ilanı yine kaçınılmaz olacaktır.

>sadik.celik.gorus@gmail.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları