Perihan Ergun

Üniter Yönetimden Federale mi Geçiliyor?

21 Kasım 2013 Perşembe

Son hafta ve günlerde yurdumuz üzerinde AKP iktidarınca uygulanmak istenen akıl ve vicdanlara sığdırılamaz olayları izliyoruz ki bunları tek sütunluk bir yazıda anlatabilmek çok güç.
On binlerce şehit ve gazinin I. Dünya Savaşı’nda vatanı kurtarmak için döktükleri kanlarına karşın müttefiklerimizin ve Osmanlı’nın düşmana teslimiyetiyle boynumuza geçirilen Sevr Antlaşması’yla Ankara ve çevresi dışında topraklarımızın tümü bölünerek düşmana sunulmuştu. 15 Mayıs 1919’da piyon olarak kullanılan Yunan Efsonları İzmir’den Batı Anadolu’yu kırıp dökerek işgal ettiler. Bu beklenmekteyse de Mustafa Kemal’le bir avuç silah arkadaşı vatan kurtarıcılığına soyundular. 19 Mayıs 1919’da M. Kemal’in Samsun’a çıkmasıyla Kurtuluş Savaşı’nı başlattılar. Bu savaş ve sonundaki zafer öyle kolay elde edilmedi. Mudanya ve daha sonra Lozan antlaşmalarıyla yurdun bugünkü hudutları içinde laik, demokratik, sosyal Cumhuriyetimiz 29 Ekim 1923’te TBMM’nin onayıyla kuruldu.
İşte bu çağdaş devlet, çağdaş toplum olarak gerçekleştirilen siyasal yönetim için Yüce Önderimiz Atatürk “Cumhuriyet benim en büyük eserimdir” demiştir. Bu esere öyle kolayca, lafla ihanet edilemez.

***

Gelin görün ki; Sayın Başbakan, çağrılısı olarak Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesud Barzani ile 37 yıl sonra yurdumuza Diyarbakır’da ağırlanmak üzere gelen Kürt halk sanatçısı Şivan Perver’e meydanda “hoş geldiniz”le birlikte dualı niyazlı karşılamadan sonra, “Bir süre önce bu topraklarda adeta cetvelle sınırlar çizildi. Ama bizim muhabbetimize sınır çizilemez…” gibi sevgi ve özlem sözcükleriyle gönüllerini ihya etti. Yalnız unutulmuş gibi görünen bir durumu da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Irak’ta Barzani’nin koruyuculuğunda yıllarca oluşturulan PKK çeteleri sınır tanıyor muydu? Belli noktalardan sınırlarımızı geçerlerken önce gencecik askerlerimizi, sonra da çoluk çocuk, genç ihtiyar kendi etnikitelerinden de olan 30 bin yurttaşımızı katlettikleri unutulabilir mi? Şimdi onlar Sayın Başbakanımızın insancıl görünen dostça davranışlarına karşın savaşımlarının zafer coşkusunu yaşar gibiler, taşıdıkları özel bayraklarıyla da bunu ilan ediyorlar. Barzani’den sonra kürsüye birlikte düet yapmak için Şivan Perver’le çıkan İbrahim Tatlıses de halka seslenirken barışı önerdi ve “Her şeyin sahibi sizsiniz. Bu halk her şeyi başarır” diyerek onları onurlandırdı.

***

Üzerinde durulması gereken bir konu da Adana Valisi Hüseyin Avni Coş.
Mülki amir niteliğindeki vali ve kaymakamlar, görevli oldukları il ve ilçelerde yasamayla yürütmenin devlet adına tüm yetkilerini sorumlulukla yerine getirmek zorundadırlar. Gelin görün ki medyaya yansıyan haberler kapsamında Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, haklı veya haksız görevli olduğu kentteki yurttaşların gereksinmelerini yerine getirmesi gerekirken onları kolluk kuvvetleri veya ceza mahkemeleri yoluyla hizaya getirmeyi yeğlemiş. Öyle ki Atamızı yitirdiğimizin 75. yıldönümü olan 10 Kasım 2013’te Yüce Önderimizi anmak için toplanan kalabalığın içinden birisinin kendisini protesto etmesine öfkelenerek çevresindekilerle birlikte 10 kişiyi gözaltına aldırıp Kabahatler Yasası kapsamında 186’şar lira ceza kesilmesine neden olmuştur. Vali Coş’un daha önceki görev yerlerinde de değişik birçok kusurları saptandığı halde hakkında hiçbir takibat yapılmadığı da basına yansımakta. Ayrıca AKP ve CHP’nin Adana milletvekillerince İçişleri Bakanlığı’na şikâyet edildiği halde hakkında herhangi bir işlem yapılmamış. Susturmak istediği ildeki yayın organlarıyla sosyal paylaşım sitelerinin kendisiyle ilgili mizah dizilerine açtırdığı davalar nedeniyle mahkûm ettirdiği vatandaşların bu sorunu Yargıtay’a kadar götürdüğü de duyurulmaktadır. Bu hikâyenin üzücü bir yanı da Vali’nin -ki söylenti olduğunu düşünmek istiyorum- Sayın Başbakan İstanbul Belediye Başkanı’yken tahkikat müfettişi olarak görevlendirildiğinde kendisiyle dost olduğu ve buna dayalı olarak himaye gördüğü şeklinde yakışıksız bir söylenti de kentteki basın görevlilerinin cezalandırılmalarına neden olmuş. Dileğim İçişleri Bakanlığı’nın bu konuyu önemseyerek ak veya kara yanlarıyla ortaya çıkarmasıdır. Bu hukukun ve hakkın gereğidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Torbadan Öcü Çıktı 18 Eylül 2014

Günün Köşe Yazıları