Perihan Ergun

İktidar 1 Mayıs’ı Cezalandırdı

08 Mayıs 2014 Perşembe

Tüm dünyada işçinin, emekçinin dayanışma günü, bayramı olan 1 Mayıs birkaç yıldır AKP iktidarınca korkulu gün niteliğine büründürüldü. Oysa, emeğe saygılı toplumların hepsinde 1 Mayıs, halkın da katılımıyla kutsal nitelikli bir şenlik ve hak arama günüdür.
Gelin görün ki 2014’ün 1 Mayısı’nda Taksim’de toplanmak isteyenlerle güvenlik güçlerinin, kavgalı dövüşlü, gaz bombalı, kitlelere sıkılan basınçlı sulu, misketli savaş haline getirildi. 1 Mayıs Bayramı coşkusuyla topluluğa katılmak isteyen insanlarımızdan birkaçının kolu, bacağı kırıldı. Hatta gözünü kaybedenler bile oldu. Aileleriyle bayrama gidiyoruz sevinciyle neşe saçan çocuklar, üstlerine sıkılan gazlı sularla hıçkırıklar içinde bayılırlarken “Vur” emrini verenlerin yürekleri hiç mi sızlamadı!
Taksim Meydanı yasağına karşı bir kısım işçi sendikasının başvurusuyla valilikçe toplanmanın Kadıköy Meydanı’nda yapılabileceği izni verildiyse de halkın ve emekçilerin büyük kısmı oraya ulaşamadı. Çünkü; bir de kentin tüm kara ve deniz araçlarının taşımacılığı da yasaklandı. Bu nedenle ancak Kadıköy yakasındakilerin bir bölümü meydana ulaşabildi.
Avrupa yakasında tıpkı örfi idare günlerinde olduğu gibi hayat durdu. Özellikle de Taksim’e ulaşan yolların tamamı yüzlerce polis tarafından kuş uçurtulmaz hale getirildi. Öyle ki, işyerlerine gitmek için haberciler, sahip oldukları Sarı Basın Kartlarını göstermelerine karşın Tepebaşı’ndan İstiklal Caddesi’ne geçme iznini, ancak müdürlerinin yardımıyla alabildiler. 2014’ün bu yasaklı 1 Mayıs günü tüm demokratik ülkelerce kınayıcı beyanlara neden oldu. AKP hükümetinin AB’ye girme rüyası da böylece kâbus haline getirildi.

***

Tarihimizde mayıs ayının övünülen ve yerinilen olaylarla önemli bir yeri vardır.
İlk akla gelenlerin başında övüncümüz olan 29 Mayıs 1453’te Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethidir.
3 Mayıs’a gelince; iki yönden önemli bir tarihtir.
Birincisi gazetecilere verilen basın-yayın özgürlüğüdür. Ne yazık ki bu özgürlüğün kahramanları Başbakan’ın da kabul ettiği kumpaslarla yıllardır zindanlarda susturuldular.
3 Mayıs’ın ikincisi de bizde de kabul gören bir gündür. Şöyle ki, 18. yüzyıldan başlayarak aydınlanma çağına giren toplumların, bilimsel devrimin, sanayi devriminin adımlarının atıldığı dönemdir. 1789 Fransız Devrimi’yle dünyaca kabul görmüştür.
Bir de Türk kavimlerinin Orta Asya’dan çıkışlarından sonra Araştırmacı Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp’in ortaya koydukları söylem ve kitaplarıyla ulus devlet markalaştı. Bu öğretiye ırkçılık diyenler olduysa da bu hatalı görüşten Batı’daki örnekler göz önüne alındığında çağdaşlığa ancak ulusal devletlerin ulaşabildiği algısıyla vazgeçilmiştir..

***

6 Mayıs Hıdrellez günü olmasına karşın hâlâ acıları içimizi sızlatan bir gün olarak tarihimize geçmiştir. 3 fidanımız, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın idamlarının uygulandığı o kara günü unutmak mümkün müdür? Ömür boyu, bu kara sayfa, karar verenlerin büyük affedilmez günahı olarak kalacaktır. 6 Mayıs 2014’te de idamların 42’nci yılında da onlar özlemle anıldılar. Saat 11.00’de 68 Gençliğiyle TGB Gümüşsuyu’ndaki İTÜ önünde buluşup birlikte Dolmabahçe’ye indiler. Örnek aldıkları şehitlerini denize karanfiller atarak andılar. Üniversite gençliği de Beyazıt Kampusu’nda toplanarak anmadan sonra onlar gibi Atatürk andı yürüyüşü ve marşlarla halkla birlikte vefa borçlarını ödemek istediler.

***

Üç fidanımızın emperyalistlere karşı çıkmak, ATATÜRK Cumhuriyeti’ni, vatanı özgürlük simgesi ay yıldızlı bayraklarını sevip korumaktan başka hiçbir günahı yoktu. Bu vatan ve ulus sever yavrularımızın kara yazılarının, tarihimize utanç sayfası olarak yazılışının verdiği vicdan azabı kıyamete dek çekilecektir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Torbadan Öcü Çıktı 18 Eylül 2014

Günün Köşe Yazıları