Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tutarlılık, dürüstlük
12 Eylül 1980 darbesi ve izleyen günlerdeki medyadaki övgülü yorumlarla, değerlendirmelerle, kırk yıl sonra medyadaki eleştiriler, küçük düşürücü ifadeler, demokrasiden yana söylemler karşılaştırıldığında, aradaki çelişki, karşıtlık, ülkenin gerçek sorununun insan davranışları olduğunu gösteriyor. Kurtarıcı, ikinci Atatürk olarak övülen, her gittiği yerde gösterilerle karşılanan, isminin caddelere, bulvarlara, parklara, okullara, kışlalara, organize sanayi bölgelerine verilmesinde yarışılan Kenan Evren, küçültücü ifadelerle tanımlanıyor, halk ve demokrasi düşmanı olarak ilan ediliyor; “Bizler tutukluyuz ama düşüncelerimiz, ilkelerimiz iktidarda” diye övünenler, 1980 darbesini zillet, alçaklık olarak aşağılıyorlardı.
Kırk yılda ne değişti de ifadeler, değerlendirmeler tümüyle tersyüz oldu. Kırk yıl önce Kenan Evren’e övgü yağdırmak, şölenler düzenlemek, yaptığı “sanat eserlerini” satın almak, yakını görünüp gazetelere yayın yönetmeni olmak, kişisel çıkar sağlayan geçerli yöntemlerdi. Kırk yıl sonra ise yalakalığın yönü ve süjesi değişti. Artık Kenan Evren’i aşağılamanın, demokrasiden yana görünmenin getirisi var.
Kenan Evren’in konumuna, isteklerine uygun, getirilmek istenen düzene hukuki dayanak sağlamak üzere 1982 Anayasası hazırlandı. Az sayıda eleştiri, cılız ses dışında genelde benimsendi. Anayasa taslağı halkoylamasına sunularak halkımız milli göreve çağrıldı. Halkımız, yüzde 92 kabul oyuyla milli görevini yerine getirdi. Günümüzdeki siyasal liderlerin yaşları o tarihte oy vermeye müsait, ne yönde oy kullandıklarına ilişkin açıklama yapmamalarına karşın, darbe anayasası olarak nitelendirilen 1982 Anayasası, siyasal tarihimizde en yüksek desteği alan düzenleme oldu.
Dönemin, koşulların, beklentilerin değişmesiyle, övgünün yönü ve öznesi değişti. Kenan Evren’in konumuna göre hazırlanmış olan 1982 Anayasası’nın, sayın Erdoğan’ın konumuna göre ayarlanması gerekiyordu. 1980 sonrası emperyal güçler tarafından Türk-İslam Sentezi alalamasıyla kılavuzluk görevi verilen MHP, öncelik alarak fiili duruma uygun anayasa yapılmasını önerdi. Şaibeli bir halkoylaması sonucu, siyasal rejimimiz, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi (CHS) olarak yaftalanan bir siyasal düzene dönüştürüldü. Çok maddeli bir anayasamız olmasına karşın, fiili anayasamız dört maddeye indirgenebilir:
(1) Egemenlik, millete aittir; Başkan tarafından kullanılır.
(2) Yasama, yürütme, yargı erkleri Başkanda toplanmıştır.
(3) Başkanın, ülkenin tüm varlıkları üzerinde sınırsız tasarruf yetkisi vardır.
(4) Başkan, karar uygulamalarından dolayı sorumlu tutulamaz.
Ülkede çok partili siyasal yaşama girildikten sonra, yeni bir sektör gelişme gösterdi. Övgü düzmeyi, yalakalığı sanatı mutade ittihaz eylemiş, meslek edinmiş azımsanmayacak bir kitle oluştu. Övgü düzmeyi meslek olarak icra edenlerin yanı sıra, belirli TV kanallarında gözlemlediğimiz gibi, ek iş, ek gelir kaynağı, çıkar desteği sağlamak için yapanlar da mevcut.
Kişinin, özsaygısı olmayabilir; onur, saygınlık, kişilik, tutarlılık gibi erdemlere de önem vermeyebilir; kişisel tercihleri olabilir. Kişisel tercih olarak kalsalar sorun olarak da görülmeyebilir. Ancak bu tercihler, topluma iki yönlü zarar vermektedir. Aşırı övgü, övülen kişilerin, kendilerinde yetenekler olduğu sanısına, kuruntusuna, vehmine kapılmasına yol açmaktadır. Kendilerinde olmayan yetilere sahip oldukları sanısına kapılanlar, yaptıkları düzenlemelerle, uygulamalarla, demokrasiye, insan haklarına zarar vermektedirler.
Yalakalığın diğer bir sakıncası, topluma yanıltıcı bilgiler aktararak toplumu yanlış kararlara, tercihlere sürüklemesidir. Belli görevleri olan TV kanalları kendilerine uygun sesyayarlar, konu mankenleri çağırarak yanılgıyı perçinlemektedirler.
Zaman ve mekân itibarıyla tutarsızlığın, övgü düzmenin, şarlatanlığın, belli iç ve dış çevrelere yaranmaya çalışmanın kısa sürede getirisi olsa da uzun sürede geçerliliği yoktur. Her olay, gelişme uzun vadede sonuçları ititbarıyla değerlendirilmelidir. La Fontaine masalı gibi gelebilir ama tutarlı ve dürüst davranmak yalnız etik değil, akılcıdır. Son kırk yılda yaşananlardan alınması gereken en yararlı ders de bu olabilir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!
- Özel görüşmenin ayrıntılarını açıkladı!
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!