Öztin Akgüç

Sözle yönlendirme

23 Aralık 2020 Çarşamba

Merkez bankaları, zorunlu karşılık, açık piyasa işlemleri, reeskont kredisi, selektif kredi kontrolü, politika faizi belirleme gibi niceliksel para politikası araçları yanı sıra hatta geleneksel araçları kullanmadan sözle yönlendirmeyi araç olarak kullanmaktadırlar. Konumları, para politikasını belirleme ve yürütme konusundaki yetkileri, finansal sistemin gözetim ve denetim organı olmaları, yaptırım güçleri, merkez bankalarına sözle yönlendirmeyi bir araç olarak kullanma olanağını vermektedir. Açıklamalar, açık ve kapalı uçlu olarak yapılmakta; açık uçlu açıklamalarda merkez bankası, izlenen ve izlenecek para politikası hakkında kamuoyunu bilgilendirmekte, duruşunu belirlemekte, kesin taahhüt altına girmemektedir. Kapalı uçlu açıklamalarda merkez bankası, süre belirleyerek nicel hedefler açıklamakta, hedefleri gerçekleştirme taahhüdü altına girmektedir.

Merkez bankaları, sözlü açıklamalarıyla amaçları doğrultusunda piyasalarda beklenti yaratmakta, karar alıcıları yönlendirmekte, ikna yoluyla, piyasa faizini, kuru, kredilerin dağılımını, yatırım kararlarını, tercihleri etkilemekte, geleceğe ilişkin beklentilerde belirsizliği azaltmaktadır. Merkez bankaları, açıklamalarıyla yalnız finans sektörünü, banka yönetimlerini değil, firma yöneticilerinin kararlarını, yurtiçi ve yurtdışı yerleşiklerin menkul değer yatırım tercihlerini, tüketici davranışlarını, hanehalkının tasarruf ve tasarruf aracı seçme kararlarını etkilemeyi de amaçlamaktadır. Merkez bankasının duruş belirlemesi, belirsizliği azaltarak daha sağlıklı plan yapma olanağını da sağlamaktadır.

Merkez bankasının, sözle yönlendirmeyi etkili bir para politikası olarak kullanabilmesi: (1) bağımsız, şeffaf, hesap verebilir olmasına, (2) geçmiş başarılarının bulunmasına, taahhütlerini yerine getirmiş olmasına, (3) yöneticilerinin, özellikle de başkanının gerekli nitelik ve yeteneklere sahip olmasına bağlıdır. Taahhütlerini yerine getirmede başarılı, başkanı itibarlı, kamuoyunun güvenini kazanmış merkez bankaları, sözle yönlendirme aracını etkili bir şekilde kullanabilmektedir. Örneğin 1980’li yıllarda merkez bankaları enflasyonla mücadelede, parasal hedefleme stratejisini izlerken genelde başarısız olurken, Alman Merkez Bankası Bundesbank’ın başarısı, taahhüdünü yerine getirmesiyle sağladığı güven ve itibarın sonucudur.

Merkez bankalarının başarımını, başkanlarının kişiliği, duruşu, itibarı, güvenilirliği de belirlemektedir. Bu bağlamda ABD’de Fed başkanlarının başarımı örnek olarak verilebilir. ABD borsa tarihine Kara Pazartesi olarak geçen 19 Ekim 1987 günü, borsada yüzde 20 düzeyinde değer kaybının yaşanmasıyla işlemler durmuş, bankalar aracı kurumlara kredi vermeyi kesmiş, menkul kıymetler endüstrisi çökme tehlikesiyle karşılaşmış iken dönemin Fed Başkanı A. Greenspan’in, Fed’in likiditenin son kaynağı olarak finansal sistemi destekleyeceğini açıklaması, borsadaki paniği durdurmuş, çökmeyi önlemiştir. 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ne saldırıyla dünyanın en önemli finans merkezinin yıkılışı likidite ihtiyacını artırmış; Greenspan’in Fed’in iskonto penceresinin açık olduğu beyanı ile bankaları kredilendirmesi, sistemin krize girmesini önlemiştir.

2007-8 krizi başladığında dönemin Fed Başkanı B. Bermanke, Fed’in likiditenin son kaynağı olma işlevini etkili şekilde yerine getirebilmesi için varlık alım programı başlatmış, Birincil Aracı Kredi Kolaylığı, Menkul Değer Varlık Borç Verme Kolaylığı, Finansman Bonosu Fonlama Kolaylığı, Vadeli Kredi İhale Kolaylığı gibi kredi türleri geliştirerek piyasaya yeterli likidite sağlamış; kaynak ihtiyacını da büyük ölçüde emisyona başvurmadan bankalardan ihale yoluyla vadeli mevduat alarak karşılamıştır. Programın başarısı, ABD’nin düşük enflasyon hızıyla görece yüksek büyüme hızına ulaşılmasında etkili olmuştur. İzleyen dönemde Fed başkanları olan J. Yelden, J. Powell aynı başarıyı gösterememiş, USD değer yitirmiş, dolar endeksi (100) 90’ın da altına düşmüş, USD güçlü paralara karşı değer yitirmiştir.

Ülkemizde TCMB’nin enflasyon hedefi konusunda taahhüdünü yerine getirememesi, bağımsızlık, şeffaflık, hesap verebilirlik, başkanda belirli nitelikler aranması gibi yönetişim ilkelerinin, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uygulamasıyla yasal olarak da ortadan kalkması, bilançosunun bozulması, güvenilirliğini büyük ölçüde zedelemiştir. Dış borcu yüksek, vade, kaynak, faiz açılarından da kalitesi düşük, sürekli dış açık veren ülkemizde TCMB’nin yeterli döviz rezervi olması gerekirken, bankanın, bankaların emanet, zorunlu karşılık olarak yatırdıkları dövizi kullanması, yükümlülükleri yerine getirmede risk oluşturmaktadır.

Taahhütlerini yerine getirememiş, bağımsızlığı olmayan, bilanço yapısı bozulmuş, TÜFE bazlı Reel Efektif Kur Endeksi (2003 = 100) 60.55’e gerilemiş bankanın, sözle yönlendirme aracını etkili kullanması beklenemez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları