Öztin Akgüç

Şeffaflık, hesap verebilirlik

02 Ekim 2019 Çarşamba

Egemenliğin halkta olduğu, halktan kaynaklandığı yönetim biçimi olarak tanımlanan demokraside meşruiyet halka, halkın temsilcilerine hesap vermekle sağlanır. Hesap verme, karar ve uygulamaların, yasalara, ilkelere uygunluğunu, nedenlerini açıklamayı, yerindeliğini kanıtlamayı, doğrulamayı, sorumluluğu gerektirir.
Hesap verme için; şeffaflık, izlenen politikalar, kararlar, alınan sonuçlar konularında kamuoyunu aydınlatıcı bilgilendirme gerekir.
Bizde şeffaflıktan söz edilir. Ancak bankacılık sırrı, kişisel bilgi, ticari sır gerekçeleriyle bilgi kamuoyundan gizlenir ya da “iyiye gidiş”, “dengeleme”, “hedefler gerçekleşiyor” gibi afaki sözcüklerle, ifadelerle geçiştirilir.
Ülkede işletmelerin, yönetim hatalarından kaynaklanan aşırı finansal risk yüklenmeleri; bankaların iyi yönetilmemeleri nedeniyle batık kredilerin, şirket kurtarmanın sorun olacağı öngörülmüş, yazılmış; çoğu öngörü gibi dikkate alınmamış geçiştirilmiştir. Batık kredilerin satışı, “tahsili şüpheli krediler”, “zarar niteliğinde krediler” için karşılık ayrılması, kredilerin yeniden yapılandırılması, varlık fonunun mali yapısı bozuk şirketlere ortak olması, batık şirketleri satın alması gündeme gelmiş, bu konuda kamuya işlemin boyutu, kapsamı, ilkeleri hakkında bilgi verilmemiş, yeterli ve gerekli açıklama da yapılmamıştır.
2007-8 krizi sonrası gelişmiş olan ülkelerde de, “batmasına izin verilmeyecek kadar büyük kuruluşların” kurtarılması sorun olmuş, varlık alım programları, olabildiğince şeffaf şekilde uygulanmaya konulmuş, kamuoyu da bilgilendirilmiştir.
ABD de FED, Federal Hükümetin Varlık Alım programının uygulanmasında görev almış, bu bağlamda şeffaflığı sağlamak üzere 2010 yılında kabul edilen Dodd-Frank Wall Street Reform and Consumer Protection Act yasası ile FED’e kriz dönemlerinde kredi ilişkisine girdiği, menkul değerlerini alıp sattığı kurumların adlarını açıklama yükümlülüğü getirilmiş; ayrıca Sayıştay’a benzetebileceğimiz Hükümet Hesap Verme Ofisi’ne de (Governmert Accountability Office) FED’in kriz döneminde uyguladığı borç verme programlarını kontrol etme için talimat verilebileceği hükme bağlanmıştır.
Avrupa Merkez Bankası (ECB), uyguladığı varlık alım programlarının içeriğini, tutarını açıklamaktadır. Avrupa Parlamentosu (AP), ECB’nin para politikasını yürütmesine, görevlerini yerine getirmesine ilişkin hesap verebilirliğinin ana merciidir. ECB Guvernörü her yıl AP’nin özel bir oturumunda yıllık faaliyet raporunu sunmakta, AP’de ECB’nin izlediği politikaları değerlendirmek üzere genel görüşme açıklamaktadır. ECB Guvernörü ve Yönetim Kurulu üyeleri AP’nin daveti üzerine, AP’nin yetkili komitelerinde, guvernör ayrıca yılda dört kez de AP’nin “Ekonomik ve Parasal İlişkiler Komitesi”nde sorgulanmakta, parlamento üyeleri de komite başkanı aracılığı ile ECB’ye yazılı sorular yöneltmekte; sorular ve yanıtlar birliğin resmi gazetesinde yayımlanmaktadır. ECB’nin kararları, uygulamaları Avrupa Adalet Divanı’nın (ECJ) hukuksal inceleme ve denetimine tabi bulunmakta; ECB’nin karar ve uygulamaları aleyhine ECJ’de dava açılabilmektedir.
Birleşik Krallık 2008 yılında Maliye- Hazine Bakanı, merkez bankası Bank of England’da (BoE) varlık alma programı oluşturma ve uygulama yetkisi vermiş, BoE’de programı uygulamak üzere BEAFPP unvanlı bir filyal şirket oluşturarak, şirketi fonlayarak varlık alım programını yürütmüş, programı 435 milyon pound’la da sınırlı tutmuştur.
Özetlendiği gibi ekonomik açıdan gelişmiş ülkelerde şirket kurtarmak, varlık alım programının uygulanmasında şeffaflık, hesap verilebilirlik, sorumluluk vardır.
Varlık alım programlarının uygulanmasında; kapsam, alınacak varlıkların nitelikleri, programın büyüklüğü, “batmasına izin verilmeyecek kuruluş” tanımı, kamuya getireceği yükler konularında ilkeler geliştirilmeye başlanmış; bu bağlamda uluslararası düzeyde Cannes 20’ler zirvesinde; kurtarma operasyonunun finansal sistem üzerinde yıkıcı etkileri olmamasına, kamuya getirecekleri yüklerin sınırlı tutulmasına, maliyetin ağırlıklı olarak şirket sahipleri ile kredi verenler tarafından taşınmasına, uygulamanın sınırlı ve esnek olmasına ilişkin ilkeler geliştirilmiştir.
Ülkemize kapsam, boyut, süre, kamuya getirilecek yükler konularında şirket kurtarma uygulamalarındaki belirsizlik, gizlilik, ilkesizlik, keyfiliğe yol açmakta; sorumluluk, şeffaflık, hesap verebilirlik sözde kalmakta; maliyet kamuya yüklenmektedir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları