Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Biden’dan Cumhur İttifakı’na asist
ABD’li politikacılar, genelde patavatsız, övüngendirler ama Joseph (Joe) Biden gibi deneyimli bir politikacı, “Erdoğan’ı devireceğiz, muhalefeti destekliyoruz” türünde açıklama yapıyorsa, aslında Erdoğan’a dolaylı destek, Cumhur İttifakı’na gol pası veriyor, asist yapıyordur. ABD’li politikacılar yapacaklarını açıkça söylemez el altından gerçekleştirirler. Emperyal güçler, bazen karşıymış gibi gözükerek, eleştiri yaparak da destek verirler. Biden da Türk kamuoyunun ABD’ye karşı olduğunu bile bile böyle bir açıklama yapmasıyla gerçekte Erdoğan’a destek, Cumhur İttifakı’na da köz vermekte, muhalefeti ise zaafa uğratarak halk nazarında güvenilirliğini zedelemektedir.
Türkiye’de 1980 sonrası yaşanan siyasal ve ekonomik olayları, ABD’nin Büyük (Genişletilmiş) Ortadoğu Projesi kapsamında değerlendirmek, yorumlamak gerekir. BOP (GOP)’un amacı, Kuzey Afrika Atlantik kıyısından Hazar’a kadar uzanan bölgeyi ABD hegemonyası altına almak, ekonomik açıdan arka bahçesi haline getirmektir. Projede, bölgeye uygulanacak siyasal ekonomik modelin prototipi olarak Türkiye seçilmiş; fiili uygulamasına da 24 Ocak 1980 ekonomik kararları ve 12 Eylül Askeri Darbesi ile başlanmıştır. Olaydan evvel değil, olaydan sonra dönemin ABD Başkanı James Earl (Jimmy) Carter tarafından “bizim çocuklar iyi iş başardılar” şeklinde açıklanmıştır. ABD, olaydan evvel değil, olaylar gerçekleştikten sonra açıklama yapmaktadır. Askeri darbe ile siyasal İslamın iktidara getirilmesi, ekonominin dışa bağımlılığı, Cumhuriyetin temelinin yıkılması süreci başlatılmış; Türk-İslam sentezi alalamasıyla da bu bağlamda MHP’ye kılavuzluk görevi verilmiştir. Olayların gelişmesi MHP’nin bu görevi başarıyla yerine getirdiğini kanıtlamaktadır.
Milliyetçi damarı ağır basan Necmettin Erbakan’ın tasfiyesinden sonra 2001 yılında AKP kurulduğunda; MHP, Ecevit başkanlığında kurulan koalisyon hükümetinde yer almakta; ekonomi de IMF ayartısıyla, enflasyonu düşürme amacıyla krize sokulmuştu. Krizin en ağır yaşandığı, önlemlerin alındığı bir dönemde, önlemlerin sonucu beklenmeden MHP’nin ısrarıyla erken seçime gidildi. 2002 milletvekili seçiminde, gerçi MHP TBMM’nin dışında kaldı ama yüzde 34 oyla AKP’nin, siyasal İslamın iktidara getirilmesi de sağlandı. MHP muhalif parti görüntüsü altında, muhalefetin oylarını bölerek AKP’ye desteğini sürdürdü. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde sayın Bahçeli, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu ortak aday gösterilmesini sağlayarak Erdoğan’nın seçilmesini garanti altına aldı. Nitekim seçime iştirak oranının yüzde 70’lerde kalmasıyla Erdoğan, kayıtlı seçmenin yüzde 37’si dolayında oyunu alarak rahat bir galebe alarak Cumhurbaşkanı seçildi. 7 Haziran 2015 milletvekili seçimini AKP yitirdiğinde, daha seçim sonuçları kesinleşmeden Bahçeli, MHP’nin koalisyona katılmayacağını açıklayarak erken seçimin kapısını açmış, AKP’nin bozguna uğramasını önleyerek AKP’ye bir fırsat daha yaratmıştır. Muhalefetin hükümet kuramaması, terörün azgınlaştırılması, MHP oylarının AKP’ye kaymasıyla erken bir kasım seçimiyle Erdoğan’ın iktidarda kalması sağlanmıştır. MHP, fiili durumun yazılı anayasaya uygun olmadığı savıyla, anayasanın fiili duruma uydurulması önerisiyle anayasa, rejim değişikliğini gündeme getirmiş, şaibeli bir halkoylamasıyla da rejim değişikliği sağlanarak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmiştir. MHP, siyasi İslamı iktidara getirme, iktidarda tutma görevini başarıyla yerine getirmiş; amacın sağlanmasıyla da örtülü AKP-MHP işbirliği Cumhur İttifakı olarak açıklanmıştır.
Proje ile siyasal İslamı iktidara getirmede kılavuzluk görevi MHP’ye verilirken, F.Gülen hareketi de desteklenmiştir. ABD, alternatif yaratma, tehdit unsuru oluşturma gibi amaçlarla F.Gülen hareketini desteklemiştir. F.Gülen hareketi aracılığıyla ABD güdümlü kişiler, sivil ve askeri yönetime yerleştirilmiş, akademik yaşama girilmiş, medya kontrol altına alınmış, iş yaşamı yeniden düzenlenmiştir. Emperyal güçlerin F.Gülen tipi kişiler bulmaları, desteklemeleri olağandır. Olağan olmayan acı ve acıklı olan ülkede satılık, kiralık, ürkek, çıkarcı, onursuz, vatan bağı olmayan emperyal güce teslim olmuş çok sayıda kişinin kısa sürede bulunmasıdır. F.Gülen hareketi her açıdan yüz kızartıcı bir olaydır.
ABD’nin F.Gülen gibi kullandığı ancak deşifre olmamış ajanları olduğu kesindir. ABD, gizli faaliyetlerini yürütebilmek için bu kişileri bulmak zorundadır. Deşifre olan F.Gülen’in Türkiye’ye teslimi, diğer ajanları korumasız hale getireceğinden ABD, F.Gülen’in Amerika’da kalmasını sağlayacaktır. Aslında siyasilerin bürokratların, iş insanlarının F.Gülen’in konuşmasından rahatsız olacakları kesindir. Hükümet F.Gülen’in iadesini istiyormuş gibi yapacak, ABD, kanıtları inceliyormuş gibi görünecek, iş sürüncemede bırakılacaktır.
Bir ülke dışa bağımlı ise ülkede kiralık, satılık kişiler kolayca bulunabiliyorsa, bağımsızlık, millilik sözde kalıyorsa, emperyal güçler ülkede daha çok numara çevirirler; Biden da bunu son örneği olmaz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Özel görüşmenin ayrıntılarını açıkladı!
- Kılıçdaroğlu mahkemeye davet etti!