Öztin Akgüç

Başarısızlığın anatomisi

13 Ocak 2021 Çarşamba

Kısa dönemde koşullar hemen hemen sabit kalırken ülkelerin, kurumların, siyasal partilerin, firmaların, STK’lerin başarımı büyük ölçüde değişmekte; ülke gelişirken gerileme sürecine girmekte, kurumlar itibar kaybıyla görevlerini gereği gibi yerine getirememekte, siyasal partiler oy yitirmekte, firmalar faaliyetlerini daraltarak ödeme güçlüğü içine girmekte, STK’ler işlevsizleşmektedir. Gelişme sürecinin yön değiştirmesi, yönetici, yönetim anlayışı, amaç farklılığından kaynaklanmaktadır.

Ülkenin, kurumların, firmaların başarısızlık, gerileyiş sürecine giriş nedenleri irdelenir, çözüm aranırken; fiziki ve maddi nedenlerden çok bireylerin nitelikleri, konumlarıyla uyumlu olup olmadığı, yaşanan tersine ayrım, seleksiyon, iyilerin dışlanması, genel ortalama düzeyinin düşmesi gibi sorunlar üzerinde durulması, tartışılması yerinde olur. Başarıyı da başarısızlığı da bireylerin nitelikleri ya da niteliksiz oluşları belirler.

Toplumu tanıyan ileri görüşlü devlet adamı dönemin başbakanı İsmet İnönü, Ankara Hukuk Fakültesi’nin ilk mezunlarının 8 Temmuz 1929 tarihindeki diploma töreninde yaptığı konuşmada, “Efendiler, elinde yanlış bir şahadetname ile cemiyete çıkan adamın memlekete zararı, sizin tasavvur edebileceğinizden çok daha fazladır” uyarısında bulunmuştur. Günümüzde, okul ücreti ödenerek vakıf üniversitelerinden, hatta devlet üniversitelerinden alınan diplomanın eğitim kanıtı oluşu kuşkuludur. Üniversiteler arasında eğitim düzeyi açısından büyük farklar vardır. Üniversiteler sıralamasında, orta veya alt kümeden orta dereceyle mezun olan bireyin diploması, üst kümede yer alan bir üniversiteden pekiyi dereceli bir diplomayla eşdeğer tutulamaz. Adaletin bir öğesi de herkese hakkının verilmesi, ancak eşit olanlara eşit muamele yapılmasıdır. Farklı kategorideki üniversitelerden, farklı derecelerle alınan diplomaları eşdeğer kabul ederek değerleme yapmak haksızlık olduğu gibi yanıltıcıdır. İsmet İnönü, anılan konuşmasında yanlış değerlendirmenin sakıncasını, “Bir cemiyette en muzır adam ehliyetsiz olduğu halde salahiyet sahibi olandır. Bu adam bütün hayatında ilmin, liyakatin ve çalışkanlığın düşmanı olacaktır” ifadesiyle açıklamıştır. Bu görüşün ışığı altında, bazı üniversite yöneticilerinin, sözde bilim adamlarının, kamu görevlilerinin, siyasilerin davranışlarını, sözlerini, konumlarıyla kişisel nitelik uyumsuzluğunun doğal sonucu olarak yadırgamamak gerekir. Yürürlükteki yasalara göre, bir ürünün yanıltıcı etiketlenmesi cezayı gerektirdiği halde, kişilerin yanıltıcı etiketlerle ülkeye, topluma verdikleri zararın bir yaptırımı yoktur. Kişilerin hakları olmadığı unvanları taşımaları, meri hukuka göre suç sayılmamakla beraber, olması gereken doğal hukuk kuralları açısından cezalandırılması gereken haksız fiildir.

Günümüzde dillere pelesenk olan reform sözcüğü; genel anlamda, düzeltme, iyi sonuç alabilme amacıyla yeniden düzenleme yapılmasıdır. Reformdan söz edilmekle beraber, içeriği, kapsamı, amacı açıklanmamaktadır. Amaç hukuk reformu ise reform sadece meri, yürürlükteki yasaların değiştirilmesi değildir. Bu bağlamda reform, uygulamayı yapacak, karar verecek gerekli niteliklere sahip yargıçların göreve getirilmesidir. Hukuk eğitimi, yalnız yürürlükteki yasaların öğrenimi ile sınırlı değildir. Hukukun, kurallarının kaynağının araştırılması, tarihsel evrimi, hukuk kurallarının toplumun yapısı ile toplumsal olaylarla ilişkisi, hak ve adalet kavramlarının olması gereken anlamı; özetle hukuk felsefesi, hukuk sosyolojisi, hukuk tarihi hukuk eğitiminin temelini oluşturur. Günümüzde çoğu ülkenin hukuk sistemi, kuralların kökeni Roma hukukuna dayandığından Roma hukuku öğrenimi de eğitimin ana parçasıdır. Eğitim yalnız yürürlükteki yasaların öğrenimi ile sınırlıysa, yasaların değiştirilmesiyle bilgi, okkalık kâğıt olur. Kaldı ki kes yapıştır yöntemi ile açılan davalar, verilen kararlar meri hukuk bilgisi hakkında da kuşku doğurmaktadır. İyi eğitim, hukuk kültürü, erdemli davranışlarla bütünleştiğinde daha sağlıklı, adil kararlar alınabileceği gibi zedelenmiş olan itibarın da geri getirilmesini sağlar.

Toplumun her kesitinde iyi eğitimli, tutarlı, özgüveni olan, olabildiğince etik kurallara uygun, düzgün davranan, kamu yararı gözeten bireyler olduğu gibi sınırlı eğitimli, yarı bilgili, etik değerleri önemsemeyen, kişisel çıkar kollayan, yerine göre mütabasbıs, yaltaklanan, eline güç geçtiğinde buyurgan olan, tutarlı davranmayan, karşılıklı ödünleşmeye yatkın kişiler de bulunmaktadır. Sorun, başarısızlık, bu ikinci grubun çoğunlukta ve başat konumda olmasından kaynaklanmaktadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları