Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Türkçemiz...
\n\n\n
Dil Derneği’nin 24. ve “Dil Bayramı’nın” 79. yıldönümleri Ankara’da Çankaya Kültür Merkezi’nde 26 Eylül’de törenle kutlandı, dilimize katkıda bulunanlara “Onur Ödülü” verildi.
\n“Ömer Asım Aksoy Ödülü’nü” ozan Halim Yazıcı “Küçük Taşlar İklimi” kitabı ve “Kerim Afşar Ödülü’nü” de Zeynep Koçar “Medine” adlı oyunu ile aldılar.
\nSeçici kurul, aralarında benim de bulunduğum Atilla Aşut, Mustafa Bozbey, Nadir Gezer, Ahmet Leventoğlu, Prof. Dr. Bülent Sankur, Şenal Sarıhan, Prof. Dr. Sedat Sever, Sacit Somel, Prof. Dr. Erdoğan Tekin, Öner Yağcı, Ergin Yıldızoğlu’nu “Onur Ödülü’ne” uygun görmüştü.
\nÖdülleri Dernek Başkanı Sevgi Özel ve Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık verdiler. Ertesi akşam Başkent TV’de Tevfik Kızgınkaya’nın yönetimindeki “Ortak Çözüm”de Özel ve Sever ile birlikte konuyu iki saat izleyicilerle paylaştık. Orada söylediklerimi, izleyemeyen okurlara özetlemeye çalışacağım.
\n***
\nTürk dili, tarih boyunca yönetimlerin “dikey”, uluslararası dalgalanmaların yayılmacılığı sonucu “yatay” etkileşimleri ile “yapısal” değişimlere uğradı.
\nAnadolu’ya Türkçe ile bir beylik olarak giren Osmanoğulları genişledikçe yöneticilerin “dikey” zorlamaları ile Türkçe, Farsça, Arapça ile bütünleşen bir melez dil olan “Osmanlıca”yı yarattı. Yine de halk, Yunus Emre’yi çok iyi anlarken, saray çevresi Fuzuli’yi yeğliyordu.
\n“Tanzimat’ta” Fransızcanın, “1. Dünya Savaşı’nda” Almancanın etkileri öne çıktı.
\n1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulunca “Türk dili” egemen oldu. Halk “Yargıtay (temyiz mahkemesi), Danıştay (devlet şûrası), Sayıştay (divanı muhasebat)” sözcüklerinin anlamını daha çok benimsiyor. Bu örnekler elbette arttırılabilir.
\n“2. Dünya Savaşı’nda” İngilizce sahnedeydi, savaştan sonra ise “Amerikanca” (!) ön sırayı aldı.
\n1950’de Demokrat Parti’nin ilk uygulaması ile ezan, anadil Türkçe yerine Arapça okutulmaya başlandı. Bununla da yetinilmedi, 1952’de “anayasa” sözcüğü “teşkilat-i esasiye” olarak değiştirildi. Tuttu mu? Tutsaydı bugün “anayasa” yerine “teşkilat-i esasiye” değişikliği olarak tartışılmaz mıydı?
\n12 Eylül sonrasında Atatürk’ün kurduğu “Türk Dil Kurumu” sözde Atatürkçü darbecilerce kapatıldı!
\n***
\nİslamiyet öncesinde Anadolu’dan 42 uygarlığın gelip geçtiği biliniyor. Bir anlamda 42 dil… Bugün Hattice, Hititçe, Urartuca, Frigce, Lidce, Likçe’den hangisi yaşıyor? Eski dil uzmanları bugün, tüm insanlığın ortak mirası olan o ölü dilleri çözümleyip o uygarlıkların tarihlerini, dinlerini, sanatlarını öğrenmek için yıllardır uğraşıyorlar.
\nGünümüzde Kafkasya’daki bazı yerel dillerin “ölmemesi” için İngiliz dil bilimcileri büyük çaba gösteriyorlar. O diller ölürse, onların şiirlerini, öykülerini bundan sonra kim bilecek? O diller de tüm insanlığın mirası değiller mi?
\nBugün Düzce ve Sakarya yöresinde 23 kadar Kafkas dili ve lehçesi konuşuluyor. O dillerin korunmasına Kürtçe ve Zazaca için koparılan kıyametin yüzde kaçı özen gösteriliyor? ABD’de İngilizce, Almanya’da Almanca resmi dil ise Türkiye’de de Türkçe, uygulamalı olarak elbette Kürtçe ve Zazaca da korunmalı.
\n***
\nBir keresinde bu köşede yazmıştım. Eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand, ülkesinde düzenlenen uluslararası banka yöneticileri toplantısını açış konuşmasını Fransız Merkez Bankası Başkanı’nın, Fransızca yerine İngilizce yapmasını “kınama” amacıyla anında salonu terk etmişti.
\nBuna karşılık resmi dili Türkçe olan Cumhurbaşkanı, ekonomiden söz ederken “kalkış” yerine “take off”, “rahatsız olmak” yerine “irite” sözcüklerini kullanıyorsa, Başbakanı da “kışkırtma” yerine “provoke” ve “önemsizleştirmek” yerine “minimize” diyorsa varın gerisini siz düşünün!
\n***
\nBeni en çok bir devlet kurumu olan TRT’nin Türkçesi üzüyor. Jülide Gülizar’ı saygıyla anıyorum. Hiç onun ağzından çıkan “detay, start, trend, full time, jenerasyon, fonksiyonel” gibi sözcükler duydunuz mu? Oysa “ayrıntı, başlama, eğilim, tam gün, kuşak, işlevsel” gibi Türkçeleri ne güne duruyor?
\nSpor yayınlarından “ofensif, defansif, korner, performans” sözcükleri eksik olmuyor. “Saldırgan, savunucu, köşe, başarım” anadilimiz değil mi? Bir spor haberi sunucusu bir Amerikan takımının kentinin adı olan Boston’u, bilgiçlik taslayıp Amerikanca “Bastın” diye söyleyebiliyor. Acaba anasının ayağına bastılar da mı böyle bir baba dili kullanıyor?
\n***
\nHer türlü eğitim “ana” ile ailede başlar, okulda sürer, kitle iletişim araçları ile olgunlaşır. Türkiye’de ilk özel televizyona “Star” denilince ardından bir başkasına “Show” adı takıldı. “Ne Te Ve”, “eN Ti Vi” ve “Ce Ne Ne” ise “Si eN eN” olmadı mı?
\nTaze beyinli küçük çocuklar da bu sözleri papağanlar gibi kapıp sonraki yaşlarda “sezon finali (mevsim sonu), buton (düğme), partner (ortak, eş)” demeye başlamadılar mı?
\nGeçenlerde üniversite mezunu bir delikanlı ile konuşuyordum. “Detay” deyince neden “ayrıntı” yerine bu Fransızca sözcüğü kullandığını sorduğumda “A… ‘detay’ Türkçe değil mi?” demez mi!
\n***
\nİlk çıktığında “kompüter” denilirken bu alanda çalışan uzmanlar “bilgisayar” gibi dört dörtlük bir Türkçe sözlük buldular. Bu alandaki pek çok teknik deyimi Türkçeleştirdiler.
\nGel gör ki günümüzde veri “data”, bağlantı “link”, çevrimiçi “online”, indirme “davnload”, yönlendirme “forvard”, fare “maus”, yazıcı “printer”, çıktı “print out”, “taksim” işareti “slash” yazılıp “sleş” okunur oldu. Küreselleşelim derken “globalleştik”!
\n***
\nŞimdi de “mobil-ce (cep-çe)!” güncelleşti. Her dilin bir argosu vardır. Güzeldir de. Ferit Devellioğlu’nun “Argo Sözlüğü” bu alanda önemli bir yapıttır.
\nAncak günümüz gençliğinin, argo diyemeyeceğim, şu yoz Türkçesine ne demeli?
\n“İntaharlardayım (çok üzüldüm), çılgın atmak (delirmek), yivrençsiaan (iğrençsin), aklımdasyn yapmak (cep telefonunu çaldırıp kapatmak), pozitif elektrik alamadım senden yane tamam mı (senden hoşlanmadım), hadi papaaay (haydi bay bay)”
\nBir başka sözlük ise “televolece”! TV dizilerinin bozduğu dilimize ek olarak sanatçıların basın karşısındaki Türkçelerinden bazı örnekler:
\n“Çıtır manken (ikiden fazla sevgili değiştirmemiş, genç güzel kız), şu anda bir ilişki yaşamıyorum (yeni ilişkilere açığım), aşka susamak (aylardır ‘biz sevgiliyiz’ diyerek basının önüne çıkamamak), ilişkiyi askıya almak (eskisine de yeni sevgili ilişkisine açık olmak)” vs, vs, vs…
\n***
\nBir çuvaldız da Cumhuriyet’e! “NATO Komutanı gündemi twit’lemiş!”
\nDeğerli okurlarım şimdilik “hadi papaaay”!
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Mahruki yine yandı
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!
- Özel görüşmenin ayrıntılarını açıkladı!