Özgen Acar
Özgen Acar ozgenacar@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

T-Ayıp Demokratik Cumhuriyeti (28.09.2012)

28 Eylül 2012 Cuma

Yakın tarihe kadar Avrupada da demokratik cumhuriyetler vardı... Ama günümüzde yaşayan en ilgincini Kuzey Korenin adında görebiliriz. Bu devletin adı Kore Demokratik Halk Cumhuriyetidir.

Bu addaki Kore sözcüğü ülkeyi tanımlıyor. Öteki üç sözcüğü şöylesine irdeleyelim...

Demokratik sözcüğü Yunanca dimos (halk) ve kratos (yönetim-iktidar) kökeninden gelir, halkın yönetimi-iktidarı demektir.

Üçüncü sözcükte de yine halk var.

Dördüncüsü ise Arapça kökenli cumhur (halk) sözcüğünden kaynaklanır. Aynı kavramlar İngilizcesinde de geçerlidir.

Halk kavramının bu denli vurgulandığı Kuzey Korede gerçekten halkın yönetiminden söz edilebilir mi?

Balyoz davası kararları açıklandığı gün Sabah gazetesinde yarım sayfa Yaşasın Demokrasi başlığını görünce aklıma Kuzey Kore geldi!

Demokrasinin temelinde hukukyatar. Kuzey Korede halkın hukukundan söz edilebilir mi?

Şimdi balyozu indirme sırası Ergenekon davasında Sonrasında Kenan Evren ve arkadaşlarında... Bereket 27 Mayısın başındaki Cemal Gürsel ile 29 Ekim 1923te Osmanlıya karşı darbeyle Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal Atatürk yaşamıyorlar. Yoksa onlara da sıra gelirdi... Ama gidiş, Atatürke balyoz indirmekten çok, defterden silineceğini gösteriyor.

Demokrasilerde yani halkın yönetime egemen olduğu Batı ülkelerinde temel olan hukuktur. Hukukun üstünlüğü geçerliyse o ülkede demokrasiden söz edilebilir.

Aynı gün Cumhuriyet gazetesinin Adalete balyoz başlığı ile hukukun üstünlüğünün yok edildiği, çok güzel vurgulanmıştı. Üst başlıkta ise Kilit tanıklar dinlenmeden, çeşitli deliller aydınlanmadan, bilirkişi raporları dikkate alınmadan ve avukatlar olmadan karara bağlanan davada 325 askere ceza yağdı denilmişti.

Şimdi bu mu hukukun üstünlüğünden söz edildiği demokrasi? Kurt ile kuzunun öyküsünü bilirsiniz... Hani, bir su kıyısında kurt ile kuzu yan yana su içiyorlarmış. Kurt, alt yanında su içen kuzuyu gözüne kestirip, Suyumu kirlettiği için seni yiyeceğim demiş. Kuzu da, akıntı ile ters orantılı bu söze itiraz etmiş. Ama kurdun verdiği yanıt Kirletsen de yiyeceğim, kirletmesen de... olmuş!

Avrupa Birliği, Türkiye Cumhuriyetinin üyeliğini artık ağzına almaz oldu. Çünkü ülkemizin resmi adındaki Türkiyenin yalnızca Tsi kaldı ve Sabah gazetesinin başlığı ile de ülkemizde T-Ayıp Demokratik Cumhuriyetinin varlığı tescil edilmiş oldu.

Etme, bulma dünyası...” diye bir deyiş vardır. Günün birinde T-Ayıp demokrasisinin uygulayıcılarının karşısına halkı Batı ülkelerindeki gibi temsil eden bir kurt avcısı çıktığında onlara da hukuk gerekebilir.

Cinnet Ülkesi!

Cennet Türkiye, son yıllarda bir cinnet ülkesine dönüştü! Gün geçmesin ki bir şehit haberi gelmesin. Biraz da terör kurbanlarının dışındaki cinnetten söz edelim!

Bu cinnetin başında trafik terörü geliyor. Her gün trafik kazalarında ölenler, yaralananlar haber oluyor. Çarşamba günü Boluda TIRın sıkıştırdığı minibüsün savrularak çarptığı otobüsteki zincirleme kazada 10 ölü, 64 yaralı...

Bireysel cinnetlere gelince... Adamlar, hastanede doktorları bıçaklıyorlar. 14 yaşındaki öğrencisi öğretmenini bıçakla öldürüyor. Bir genç üç ay önce boşandığı eşini kentin göbeğinde komaya sokuyor. Bir gazete patronu, Basın İlan Kurumu görevlilerini kurşunluyor, bir kişi ölüyor, biri de ağır yaralanıyor.

Cinnet olayları o kadar yoğunlaştı ki artık 3. sayfa haberi olmaktan çıkıp birinci sayfaya taşındılar.

Umut Vakfının araştırmasına göre Türkiyede, 17 milyon ruhsatsız olmak üzere yaklaşık 20 milyon ateşli silah var. Neredeyse her dört kişide bir ateşli silah bulunuyor. Cinnet olaylarındaki bıçaklar bu rakama dahil değil! Vakfa göre 4-7 Eylül tarihleri arasında beşi bıçakla, dokuzu tüfekle, yedisi tabanca ile 21 cinayet işlenmiş. Türkiyede yılda yaklaşık 4 bin 500 kişi bireysel silahlanma sonucunda yaşamını yitiriyormuş!

Ovacık Başsavcısı Murat Uzun, ruhsatlı silah edinemeden öldürülünce Adalet Bakanı Sadullah Ergin, sorunu Bakanlar Kuruluna getirmiş, Başbakan da olur demiş, artık yargıç ve savcılara silah dağıtılacakmış! Hukukun silahla korunduğu bu ülke T-Ayıp Demokratik Cumhuriyeti adını hak etmiyor mu?

Bugün Bireysel Silahsızlanma Günü... İstanbullular! Bugün saat 12de Taksim Alanındaki Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşüne lütfen siz de katılın...

Toprağı Bol Olsun!

Televizyonlarda Güney Amerika dizilerini aratmayan yayınlar çeşitlendikçe, magazin sayfalarında boy gösteren genç oyuncuların haberleri de artar oldu. TV dizileri, sinema ve tiyatronun önüne geçtiği için üçüncü kuşak oyuncularını ve şarkıcıları tanımaktan vazgeçtim.

Bir keresinde Bodrumdaki evinde Ahmet Ertegüne ünlü bir Türk kadın şarkıcısına ABDde neden plak yaptırmadığını sormuştum. Yanıtı ABDnin her eyaletinde onun gibi en az 50 şarkıcı var... Değişik bir ses olmalı...” demişti.

Ertegünün ünlü Türk yapımcısı Arif Mardin, Bodrumda bir barda şarkı söyleyen Hint kökenli, 20 yaşındaki Geethali Norah Jones Shankarı keşfetmekle kalmamış, 2002’de ona yaptırdığı, Benimle Gel şarkısının da bulunduğu, 20 milyon satan plakla yedi Grammy Ödülü de kazandırmıştı.

Genç şarkıcılarımızın önlerinin neden kapalı olduğunu Ertegünün açıklaması ve Norah Jones olayı ile bir kez daha anlamıştım. Gençlerden, kendi alanlarına girmeyen, önceki kuşak sanatçıları, müzisyenleri bilmeleri elbette beklenemez.

Bir radyo programında Nil Karaibrahimgil, Tanımak zorunda değilim. O beni tanıyor mu? Sayemde Neşet Ertaş tanınmış oldusözleri ile tepki toplayınca, alçakgönüllü Bozkırın Tezenesi de Beni tanımak zorunda değil... Gözlerinden öperim... demişti.

Hanım sanatçımız Ertaşa gönderdiği bir mektupla özür dilemişti... Ölümünden sonra ise sitesinde Ertaşı geç tanıdım, iyi dinledim. Toprağın bol olsun! diye yazdı.

Sanatçımızın Toprağı bol olsun... sözlerini okuyunca gülmekten kendimi alamadım... Bir Müslümanın ölümünün ardından Allah rahmet eylesin... Nur içinde yatsın... Işıklar içinde yücesin... gibi çeşitli dileklerde bulunulur. Müslüman olmayanlara Toprağı bol olsun... denildiğini genç sanatçımız bilmiyordu. Onu kınamıyorum... Kısa bir süre önce, adını açıklamayacağım AKPli bir bakan bile, katıldığı bir Müslümanın cenaze töreninde Toprağı bol olsun... demişti...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları