T-Ayıp Demokratik Cumhuriyeti-2

30 Ekim 2012 Salı

Cuma günkü yazım Mustafa Kemal Atatürkün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin89. yıldönümünü coşkuyla kutlayabilecek miyiz? sözleriyle başlıyordu.

\n

Coşkuyla kutlamak isteyenlerin karşısına, TCnin başkentinde vali Alâaddin Yükselin biber gazı ile basınçlı su sıkan polisi çıktı. 1920’de TBMMnin toplandığı tarihsel binanın önünde buluşup Atalarının kabrine yürümek isteyen Ankaralılara katılmak için öteki kentlerden gelenler de engellendi.

\n

O bir vali! Cumhuriyetin valisiymiş... Anımsarsınız, 10 Aralık 2010daki şu genelgesi ile Atatürkün 21 Aralıkta Ankaraya gelişi kutlamalarını oluşturan Harp Okulu öğrencilerinin garnizon ve başkentin efeleri seğmenlerin yürüyüşlerini yasaklamıştı:

\n

Milli Bayramlar ile Mahalli Anma günlerinin yürütüm ve icrasında, alınan tertip ve düzen ile ilgili uygulamalarda Ankara halkının günlük yaşamında herhangi bir mağduriyet yaratılmaması ve genel hayatı olumsuz etkilenmemesi, hiç kuşku yoktur ki esas olmalıdır. Bu nedenle Ankara ili mülki hudutları dahilinde, Milli Bayramlar ile Mahalli ve Anma Günleri Törenlerinin icrasında önemli arterler ile ana caddelerde ve benzeri mahallelerde bundan sonra genel hayatı olumsuz etkileyebilecek yaya-motorize herhangi bir program uygulaması yapılmayacaktır.

\n

İşte o genelge, dünkü yasaklamanın da ilk işaretiydi Dün ne oldu? Cumhuriyetçiler engellere karşı koyup Anıtkabire yürüdüler. Daha büyük olaylar yaşanmadan Vali Bey hazretleri, engelleri kaldırmak zorunda kaldı

\n

***

\n

Yüksel, Ankaradan önce İzmir Valiliği ve Emniyet Genel Müdürlüğü görevlerini de yüklenmişti. İlginç rastlantı; Yüksel gibi, Ankara, İzmir valilikleri ile Emniyet Genel Müdürlüğünü de yüklenen bir başka vali ve üstelik bugün AKP milletvekili olan Vecdi Gönül, Antalyada Cumhuriyet hakkında bakın ne dedi:

\n

O Cumhuriyet sayesindedir ki bayrağımız dalgalanıyor, minarelerden ezan eksik olmuyor ve hepimiz bu hürriyet havasını teneffüs edebiliyoruz. Allah Cumhuriyeti kuranlardan razı olsun. Tamamı aramızdan ayrıldı, rahmetle anıyoruz…”

\n

1956’dan beri tanıdığım dini bütün bir Müslüman olan Gönül, ayrıca İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı, Sayıştay Başkanlığı gibi görevleri de yaparken değişik inançlara sahip çeşitli hükümetlerle birlikte çalıştığında hiç devlet kavramından uzaklaşmadı.

\n

1999’da Fazilet Partisinden milletvekili olarak girdiği TBMMye Başkan Yardımcısı oldu, 2002de AKPden seçildikten sonra Milli Savunma Bakanlığı görevini yüklendi.

\n

2008’de Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gülün karşısında aday adaylığı söz konusu olduysa da Ergenekon ve Balyoz davalarında TSKnin gücünü koruyan davranışından dolayı AKPde gözden düşünce milletvekilliği ile yetinmek durumunda bırakıldı.

\n

Gönülün Cumhuriyet konusundaki sözleri ile ilgili önemli bir olguyu da anımsatmadan geçemeyeceğim. Gönülün babası Mustafa Saffet, Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti kurucularından olup askeri okullarda Türkçe öğretmenliği de yapmıştı

\n

\n

Havari Gül!

\n

\n

Ah bu cehalet! 16 Ekimde bu köşede Gaziantepte ayağında C43917-İsrael-Tel Aviv yazılı ölü bulunan bir arıkuşu haberinden söz etmiştim. Göç yollarını izleyen kuşbilimciler, bu kuşun da ayağına bu künyeyi takmışlardı. Bu bilimsel olgudan habersiz vatandaşlarımız, künyede İsrael sözünü görünce İsrail casusu sanısıyla kuşu polise teslim etmişlerdi.

\n

Fransızca Larousse sözlüğünü koltuğunda taşıyana komünist damgasının basıldığı yıllardan sonra idi. Filtresiz olduğu günlerde en çok tüketilen sigara Bafra idi. Sigaranın üstündeki etikette çok güzel bir grafik yazı vardı. Bir aklı evvel bu grafiği Rusyanın ünlü diktatörü Josef Stalinin bıyıklarına benzetmişti. Günlerce grafiğin yasaklanması tartışılmıştı!

\n

Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında coşku ile burukluğun yoğrulduğu şu günlerde Cumhurbaşkanı Gül de Hıristiyan havariliğineaday gösterildi! Trabzondaki Sümela Manastırını ziyaret eden bazı vatandaşlarımız duvar resimlerinden birinde Hz. İsanın bir havarisini Güle benzetmişler.

\n

Çektikleri fotoğrafları Çankaya Köşküne göndermişler. Köşk de benzerliğin eğriliğini doğrulunu saptatmak için resmi Kültür ve Turizm Bakanlığına göndermiş. Bakanlığın uzmanları yetmez! Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sümela bir Ortodoks manastırı olduğu için Fener Patrikliği de devreye sokulmalıdır!

\n

Galatapalas!

\n

\n

Futbolla aram iyi değil. Salı akşamı Galatasarayın Romanyanın Cluj takımı ile karşılaşmasına bir göz attım. Olimpiyatlara aday Türkiyenin övündüğü Arena Stadyumunda, biraz daha çaba gösterilseydi, rahatlıkla yüzme yarışmaları da yapılabilirdi! Madonna konserinin ardından AKP kongresi de yeşil sahayı delik deşik ederek kalbura mı desem, kevgire mi desem, stadyum dışında her şeye çevirmişti.

\n

Ertesi günü gazeteler Galatasarayın 1-1 berabere kalmasını kötü oyunlarına değil de sahanın koşullarına bağladılar. Romen takım da, üstelik yabancı olan aynı sahada oynamamış mıydı? Bir gün sonra basınımızın aklı başına geldi de stadyumu bu duruma sokanlar aleyhinde yazılara yer verilir oldu.

\n

Dikkatimi bir başka nokta çekti! Bir Türk takımı olan Galatapalasın 11 kişilik takımındaki oyuncuların adlarına göz atalım: Muslera, Eboue, Nounkeu, Riera, Melo, Ambrat, Elmander Türk takımındaki Türk oyuncuları da anımsayalım: Kaya, Altıntop, İnan, Bulut

\n

Sonuç: Galatapalasta 7 yabancı ve 4 Türk oyuncu Helal olsun Galatapalasa

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları