Sıfırcı Hoca!

10 Ağustos 2012 Cuma
\n

\n\n\n

Ortadoğuda İsrail ile en güzel ilişkilere laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti sahipti. Ekonomik ve siyasal ilişkiler harikaydı. ABDde ister kongrede ister çeşitli toplantılarda Yahudi lobisi Türkiyeye büyük destek verirdi. Hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğana bile en büyük ödüllerini vermediler mi?

\n

Türkiyenin Suriye ile ilişkileri tavan yapıyordu. Bırakın 2 milyar dolarlık alışverişi, Türk işadamları Suriyede yatırım yapıyor, beş yıldızlı oteller açıyorlardı. Türkiye, düşman komşular İsrail ve Suriye arasında barış konusunda arabuluculuk yapan tek ülkeydi.

\n

Türkiyenin petrol olgusunun yanı sıra Irak ile ilişkileri TBMMnin Iraka müdahale kararını reddetmesinden sonra, daha da güç ve açıklık kazanmıştı. Alınan petrole karşı dış satımımız arttıkça artıyordu.

\n

İran ile petrol, doğalgaz dışında siyasal, ekonomik ilişkilerde güven vardı. İranda peçe ile dolaşan İranlı kadın turistler Türkiyede denize bikini mayoları ile özgürce giriyorlardı.

\n

***

\n

Selim R. Sarper, Feridun Cemal Erkin, Hasan Esat Işık, İhsan Sabri Çağlayangil, Osman Olcay, Ü. Haluk Bayülken, Prof. Turan Güneş, Melik Esenbel, Prof. Gündüz Ökçün, Hayrettin Erkmen, İlter Türkmen, Vahit Melih Halefoğlu, Mesut Yılmaz, Prof. Ali Bozer, Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, İ. Safa Giray, Hikmet Çetin, Mümtaz Soysal, Murat Karayalçın, Erdal İnönü, A. Coşkun Kırca, Deniz Baykal, Prof. Emre Gönensay, Prof. Tansu Çiller, İsmail Cem, Prof. Şükrü Sina Gürel, Yaşar Yakış, Abdullah Gül, Ali Babacan.

\n

Gazeteciliğe başladığım 1960tan bu yana bu Dışişleri Bakanları ile haber peşinde koştum, söyleşiler yaptım. Bazıları meslekten diplomattı, bazıları SBFden hocam, ikisi sınıf arkadaşım, bazıları da siyasacıydı.

\n

Bu alana yabancı olan siyasacılar ise bakanlığın deneyimli diplomatlarının önerileri doğrultusunda hareket ederlerdi. Hepsinin ortak noktasının temelinde devlet kavramı ve Atatürkün Yurtta sulh, cihanda sulh! ilkesi yatardı.

\n

***

\n

Biri, sıfır siyasadiyerek çıktı geldi Ne oldu?

\n

İsrail ile kanlı bıçaklı olduk. Ticaret çöktü, ABDde Yahudi lobisi Türkiyeyi dışladı

\n

Suriye ile neredeyse savaşacak duruma geldik

\n

Irak, Türk Dışişleri Bakanı ülkemize gelirse tutuklarız, açıklaması yaptı

\n

İran, Türkiye ABDnin taşeronu oldu dedi çıktı

\n

Sıfır siyasa yerine ne gerçekleşti? Türkiyenin dış siyasası sıfırlandı!

\n

52 yıllık meslek yaşamımda ben Ahmet Davutoğlu gibi bir Dışişleri Bakanı görmedim Üstelik profesörmüş! Sıfırcı hoca değil Türkiyeyi sıfırlayan hoca”...

\n\n\n

Cumhuriyetin Vefası!

\n

\n\n\n

İşte Cumhuriyet farkı buradaCumhuriyetin vefası başka Olimpiyatlar dört yılda bir dünyanın en önemli sporcularını bir araya getirir. Rekorlar kırılır. Dostluklar yaşanır. Beklenmedik sakatlıklar olur Doğaldır.

\n

***

\n

Dün Cumhuriyette Orhan Erinçin Olimpiyatlar Üzerine…” başlıklı yazısını okurken duygulandım. Bir paragrafı şöyle başlıyordu:

\n

Türk ve dünya sporunun kütüğünü tutan Cem Atabeyoğlu ile Cüneyt Koryürek aramızda değiller. Nejat Kök yaşıyor.

\n

Cumhuriyet spor sayfasının temel direği Cem Ağabey’i, Cüneyti çok iyi tanırdım. Olağanüstü insanlıkları ile atletizm sevgileri, bilgileri birbirleri ile yarışırdı. Işıklar içinde yatsınlar

\n

Nejata gelinceİzmir Atatürk Lisesinde bir ara aynı sırada oturduk. Dürüstlüğünden dolayı o istemese de İngilizce derslerinde ondan kopya çektiğim olurdu! Yeryüzünde çelebilik kaybolsa eminim Nejat yeniden yaratırdı. Lisenin bahçesinde en büyük zevkimiz atletizm yapmaktı. Çok atlet yetişti o bahçede Galiba şimdi o bahçe otopark olarak kullanılıyor!

\n

Nejatın en önemli özelliği Orhanın da dediği gibi atletizm kütüğünütutmaktan da öte dünya atletizminin muhtarıdır. Şimdi televizyon başında olimpiyatları izliyoruz. Bir yarışma başlarken ekrana o yarışın dünya ve olimpiyat rekorları anında geliyor. Çünkü artık bu kayıtların kütüğü bilgisayara işlenmiş durumda

\n

Bilgisayar olmadığı yıllarda, dünya ve Avrupa atletizm şampiyonalarında, olimpiyat yarışmalarında Nejat dosyasını alır o yarışmalar başlamadan önce bu bilgileri o ülke ilgililerinin kayıtlarına geçirirdi.

\n

1982’de Atinada görevliydim. Andreas Papandreunun Türkiye karşıtlığı nedeniyle Egede her an savaş çıkabilirdi. O yıl Akdeniz Oyunları Atinada düzenlendi. Yunanistan Atletizm Federasyonu o günlerin gerilimli ortamında; bir Türkten, Nejattan yardım istedi. Yarışmaların kütüğünü o yıl da Nejat düzenledi.

\n

Nejat sağlık içinde, kulakların çınlasın

\n

***

\n

Dünkü Cumhuriyette ikinci vefa örneğini Oktay Ekincinin yazısında Halet Çambelin 1930’lardaki önderliğiniçağdaşTürk kızları sürdürüyor başlıklı yazısında okudum.

\n

Çoğumuz Halet Çambeli bir arkeoloji profesörü olarak ya da dünya çapında diplomasız mimarımız Nail Çakırhanın eşi olarak bilir. Doğrudur. Prof. Çambel, Adana Karataş-Aslantepede Azativatas adlı, geç Hitit kentinin günışığına çıkmasını gerçekleştiren bir bilim insanıdır.

\n

Ancak Oktayın yazdığı gibi Çambel, bugün Londrada erkek sporcularımızdan da başarılı aşamalar yapan genç kadın sporcularımızın öncüsüdür. Adolf Hitlerin, görkemli bir törenle açılışını yaptığı 1936 Berlin Olimpiyatlarında Türkiyeyi eskrim dalında 20 yaşındayken temsil eden ilk kadın sporcumuzdur.

\n

Babası Hasan Cemil Bey, Almanyada askeri ataşe iken 1916da doğan Halet Hocanın annesi Sadrazam İbrahim Hakkı Paşanın kızı Remziye Hanımın dört çocuğundan biridir. TC kurulunca Avrupada sürgün yaşamına son verip Türkiye’ye dönmüşlerdi.

\n

Kanser profesörü Perihan, gazeteci meslektaşım Leylanın kardeşidir. Onlarla da tanışıklığım, dostluğum vardı. Ancak erkek kardeşleri Bülentle karşılaşamamıştım. Olimpiyatlara katılan ilk Türk kadını olmanın yanı sıra ülkemizin ilk kadın arkeoloji profesörü Halet Hocaya 2010da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Kültür-Sanat Büyük Ödülü vermişti.

\n

Halet Hocaya nice sağlıklı yıllar dilerim

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları