Tarzan Güç Durumda!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (KAAÖ) Libya’da ne işi var?” dedi, ardından Sam Amca’nın talimatı ile KAAÖ’ye savaş uçakları ve gemileri ile katıldı.

Katılmakla kalmadı, sivilleri silahlandırdığı da 30 Kasım’da Topkapı Sarayı’nda bir Libyalının ortalığa ateş saçmasından sonra anlaşıldı.

9 Aralık’ta bu köşede “Türkiye’nin Silah Sorumsuzluğu” başlıklı yazımda açıklamıştım. Bir toplantı için İstanbul’a gittiğim otelde, Libya’dan tedaviye gelen yaralılar da kalıyordu. Muammer Kaddafi karşıtı Libyalılar serbestçe silah alıp ülkelerine dönüyorlardı. Silahlar, Erdoğan’a ödül veren Kaddafi’nin güçlerine yöneltiliyordu!

Bu yazıma resmi makamlardan açıklama gelmedi. Ancak geçen hafta MHP Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın soru önergesini yanıtlayan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, 1195 Libyalının Türkiye’de tedavi gördüğünü, dönen 784’ünden 155’inin 1.452 silah götürdüğünü açıkladı.

***

Başbakan Erdoğan, Eylül 2009’da Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın Ankara ziyaretinde, AB’den esinlenerek “Şengen de var… Şamgen de var…” şakası ile konuk bakanla dostluğunu vurgulamıştı. Ama sonra Esad ne şengen, ne şamgen değil, yengen oldu! Çünkü Sam Amca, kulağımızı çekivermişti.

Aynı yazı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ekonomik alanda uygulanacak dokuz ekonomik yaptırımla birlikte “Suriye ordusuna her türlü silah ve askeri malzemenin satışı ve sağlanmasının durdurulduğuna” ilişkin açıklaması ile başlamıştı.

Suriye çıkışlı yabancı ajansların, “Şam yönetiminin Türkiye’den silah sevki yakınmalarına” ilişkin haberlerinin ardı arkası kesilmediğini belirten yazı şöyle noktalanmıştı: “Aynı silah satma olayı Suriye sınırında da geçerliymiş. Suriye yetkililerinden gelen silah yakınmalarının kökeninde Türkiye’nin bu sorumsuz silah satışı olayı yatıyormuş.”

***

Türkiye ile Suriye arasında yatırımlar, ticaret durdu. Lehimize olan ticarete karşı Şam yönetimi yaptırımları uyguladı. Büyükelçi geri çekildi. Türkler boşaltıldı. Meslektaşlarımız kayboldu.

Türkiye’ye sığınanların sayısı 20 bine yaklaşıyor. Van depreminde Türk halkının katkıları ile güç bela oluşturulan çadır kentler - kurma konutlar devlet bütçesinden karşılandı. Esad, parti gazetesinde bu durumu “(Erdoğan) Suriye halkını düşündüğünü söylüyor ama kendi topraklarında teröristlere ev sahipliği yapıyor” sözleriyle yorumladı.

***

“Arap Birliği” 22 yıllık bir aradan sonra Bağdat’ta toplandı. Suriye davetli değildi. Bundan önceki toplantıya Türkiye de katılmıştı.

Demokrasiden uzak “hanedan diktası” yaşayan ülkelerden Katar ve Suudi Arabistan, Esad karşıtlarının silahlandırılmasını önerdiler. Ev sahibi Başbakan Nuri el Maliki basın toplantısında bu öneriye şu sözlerle karşı çıktı:

“Suriye’de rejim bir yıldır ayakta, düşmedi, düşmeyecek, neden düşsün ki?

Karşıtların silahlandırılması bölgede daha tehlikeli gelişmelere yol açar. Ateşe körükle gitmek yerine söndürmeliyiz.”

AKP’nin eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Şam, Riyad, Kahire’de görev yapmış emekli bir büyükelçi. Yakış bir üniversitede kendi hükümetinin Suriye siyasasını şöyle eleştirdi:

“Esad yönetiminin kısa sürede devrileceğini öngörerek yanlış bir siyasa izlendi. Bugün Suriye’de günde 80 kişi ölüyorsa, Esad rejiminin çökmesi durumunda ülkede çıkacak daha büyük kargaşada yarın 160 kişi ölecektir. Ayrıca Türkiye sınırında Kürtler ve Alevilerin yaratacakları özerk bölünmeler tehlikeli gelişmelere yol açacaktır.”

“BM Uluslararası Bağımsız Suriye Komisyonu’nun” üç üyesinden birisi olan Prof. Dr. Yakın Ertürk, Ankara Temsilcimiz Utku Çakırözer’e şöyle diyor: “Suriye’de karşıtlara silah vermek tehlikelidir. Etnik yapılar ve halklar arasındaki barış ve toplumsal doku bu silahlanmayla yok edilir. Hepsi militarize olur, Suriye Guatemala’ya dönüşür.”

***

Suriye olayı BM gündemindeydi. Uluslararası diplomasi çözüm getiremedi. Eski Genel Yazman Koffi Annan komşularla da görüşüp Suriye’de arabuluculuk yapmaya çalıştı. Önerdiği planı kimileri kabul etti, kimileri etmedi.

“Suriye Halkının Dostları” birinci toplantıyı Tunus’ta yaptı. Sonuç, lafı güzaf… Pazar günü, bu dostlardan 70 ülke İstanbul’da ikinci toplantıda buluştu. Sonuç, sıfır elde var sıfır. Dostlar, bundan sonra Paris’te toplanacak. Sonuç, dostları alışverişte görün…

Komşuda her gün onlarca insan ölüyor… Her geçen gün Türkiye ekonomisine kambur üzerine kambur yükleniyor. Sonuç: Şengen… Şamgen… Yengen…

Başbakan Erdoğan uluslararası nükleer doruk için gittiği Kore’de ABD Başkanı Barack Husein Obama ile görüştü. Görüşmesinden sonra “İsrail’in İran’ı vurması felaket olur” dedi, “Obama’yı uyardım!” sözleri ile de mangalda kül koymadı.

Sonrasında bakanları ile Tahran’a uçtu. Daha havadayken uyardığı Obama adına Ankara’daki Büyükelçisi Francis Ricciardone “İran’a uygulanan yaptırımlara Türkiye’nin de katılmasını, petrol ve doğalgaz alımının azaltılmasını beklediklerini” açıkladı. Bu sözler Kore’de kimin kimi uyardığını ortaya koydu!

Ankara’ya dönüldüğünde Tahran görüşmelerine katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız İran’dan petrol alımının yüzde 20 oranında azaltılacağını, açığın Libya ve Suudi Arabistan’dan karşılanacağını açıkladı.

Libya’dan ek olarak 1 milyon ton petrol alınacaktı. Libya ve Suudi Arabistan’dan petrol taşıma işi için yabancı limanlarda atıl duran tankerlere gün doğdu.

Yıldız, bununla da yetinmedi \t1 Nisan şakası gibi “Doğalgaza yüzde 18.7, elektriğe yüzde 9.2 zam yapılacağını” açıkladı. Yıldız mert davranıp “Dünyanın yükü omzumuzda. Zammı baskı altında yaptık!” deyiverdi. Kimin baskısı?

Bakan ekledi: “Rusya’dan aldığımız doğalgaz fiyatında 18 Şubat’ta yüzde 10 indirim sağlandı. Bu indirim olmasaydı… Bu kadar zamma şükür…”

Vatan gazetesini akaryakıt ticareti yapan bir şirketimiz yayımlıyor. Dün Ali Ağaoğlu’nun “Gaz’ıklanıyor muyuz?” başlıklı yazısında şöyle deniliyordu: “Uluslararası piyasalarda ABD doğalgaz fiyatları 10 yılın en düşük seviyelerine gerilerken bizde doğalgaza zam geldi.”

Sam Amca’nın İran yaptırımları ile dünya piyasalarında petrolün fiyatı 122 dolara yükseldi. Bundan önceki resmi açıklamada, fiyat 130 dolara yükselmeden Türkiye’de zam yapılmayacağı söylenmişti. Ama Sam Amca’nın buyruğu ile zamlandık! Tabii akaryakıt, doğalgaz, elektrik zamları da enflasyonu tetikleyecek… Sonrası mı? Siz düşünün!