Çelebilik ve Barbarlık!

15 Mayıs 2012 Salı

Atletico Madrid ve Atletic Bilbao arasındaki UEFA Kupasının son karşılaşmasını izlemeye binlerce İspanyol futbolsever Bükreşe gitti. Kupayı Atletico Madrid kazandı. Kupayı kaldıranlar arasında, üstelik Türk bayrağını omuzlarına örtmüş Arda da vardı. Stadyumda ne elektrikler kesildi, ne de tatsız bir olay çıktı!

Berlin Olimpiyat Stadyumunda Dortmund futbol takımı Bayern Münichi yenerek şampiyonluğu kazandı. 75 bin kişi düzen, coşku, sevinç içinde kupayı kaldıran Dordmundluları alkışladı. İşin ilginç yanı Dordmundlu oyuncu İlkay Gündoğan Türk ve Alman bayraklarını göstere göstere Almanyanın yeni cumhurbaşkanı, Protestan din adamı Joachim Gauck ile birlikte dans ederek coşku ile kupayı kaldırdı. Stadyumda ne elektrikler karartıldı, ne de tatsız bir olay çıktı!

Manchester City takımı kendi sahasında son maçı kazanarak 44 yıllık şampiyonluk özlemini noktaladı. Stadyumu dolduran on binlerce izleyici Manchester Citynin şampiyonluk kupasını kaldırmasını coşku ile kutladı. Stadyumda ne elektrikler karartıldı, ne de bir olay çıktı!

İstanbulda iki ezeli rakip Fenerbahçe ile Galatasaray süper kupa için karşılaştılar. Berabere kaldılar. Puan farkıyla Galatasaray kupayı kaldıracaktı ki

Elektrikler kapatıldı Koltuklar sahaya atıldı Kavga kıyamet koptu Saha dışında polise ve arabalarına saldırıldıİki kişi öldü Pek çok kişi yaralandı AİHMnin insanlık dışı dediği polisin biber gazlarından bırakın büyükleri, çocuklar bile zarar gördü

Kupa Galatasaraya verilemedi Federasyon utanmadan dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir biçimde kupayı soyunma odasında vermeye kalktı Galatasaray direndi Üç saat karanlıkta beklendi Spor Bakanı olduğu söylenen kişi, acz içinde dururken sanki başka işi gücü yokmuşçasına ülkenin Başbakanı devreye sokulduktan sonra ancak kupa verilebildi

Olay, gazetelerin spor sayfalarından çıkarak birinci sayfanın başlıklarına taşındı. TV haberlerinde bir numaralı haber oldu Genelde olay terör, anarşi”, holiganların marifeti olarak tanımlandı. Spor çelebilik demektir. Bu olay; ne terör, ne anarşi ne de holiganların marifetidir. Daha önce basketbol salonunda da elektrikler kesilmişti. Daha önce başka futbol karşılaşmalarında da bunlar yaşanmıştı. Bu düpedüz barbarlıktır. Adamlar boşuna Türklerebarbar demiyorlar!

***

Bu arada takımını 5. kez şampiyon yaparak tarihe geçen Fatih Terimi, 18. kez şampiyon olan Galatasarayı kutlarız. Ancak Terim gibi Galatasaray Başkanı Ünal Aysalın Amerikanvari sağ ellerini kalplerinin üzerine götürüp saygı duruşunda bulunmalarını anlayamadığımızı da belirtelim!

Anadolu Greenieyi Yitirdi!

Anadolu arkeolojisi bir devini yitirdi! Manisa Salihlide Lidyanın başkenti Sardeste tarihi aydınlatmak için yarım yüzyılını harcayan Amerikalı arkeoloji profesörü Cravord Hallock Greenevalt, Jr. idam cezası denilen beyin tümörü hastalığından, 4 Mayısta 74 yaşında öldü.

25 Nisanda Nev Yorkta, Amerikan Arkeoloji Enstitüsünce, bu alanın en büyük Bandelier Ödülünü kendisine vermek için düzenlenen özel törene bile gidemedi. Ölümü yaklaşırken bile cenazesine çelenk gönderilmemesini, yerine Sardes Kazı Heyetine bağış yapılmasını istedi.

ABDnin en önemli üniversitelerinden Harvarddan mezun olduktan sonra Kaliforniyadaki ünlü Berkeley Üniversitesinde arkeoloji profesörlüğüne yükseldi. Önceleri Eski İzmir, Çandarlı-Pitane, Ankara Gordion kazılarına katıldıysa da 1959da Sardes kazısında fotoğrafçı olarak çalışmaya başladı.

1976’da Sardes Kazı Heyeti Başkanlığına yükseldi. Dünyanın tüm dillerine Karun gibi zengin…” sözünün geçmesine neden olan Lidya Kralı Kroisosun başkenti Sardesde, üzerinde Bizans yapıları bulunan, akropol tepesine giden tüneli, piramit mezarı buldu. Filistinden sonra dünyanın en büyük Yahudi sinagogunu ortaya çıkardı, yanındaki jimnasyum yapısını ayağa kaldırdı.

Upuzun adına karşılık, öğrencileri bile, ona kısaca Greenie derlerdi. Yeryüzünde bilimsellik, çelebilik yok olsa Greenie, ne yapar eder bir yerden bulup gün ışığına yeniden çıkarabilirdi.

Lidya Krallığının özellikle İÖ 7-6. yüzyılla bağlantılı tarih dizinini aydınlatırken, Ege, Doğu Akdeniz uyganlıkları ile ve Pers imparatorluklarının bilinmezliklerine de ışık tuttu. Pek çok öğrenci yetiştirdi. Kendisine başarılarından dolayı çeşitli ödüller verildi.

Nev York Metropolitan Sanat Müzesinde Karun Hazinesi davası devam ederken Türk hükümetinin Amerikalı avukatlarının isteği üzerine önerdiğim beş bilirkişi arasında Greenie de vardı. Müzeyle çeşitli bilimsel ve teknik işbirliğinin bulunmasına karşın Greenie raporunu Türkiye lehinde yazdı.

14 bin nesneyi bulup Manisa Müzesine kazandıran Greenie, 2007de kazı başkanlığından ayrıldı, 2010’da emekli oldu.

Hücredeki Gazeteciler

 

Arap baharı olaylarının yaşandığı ülkelerde çokça yerli ve yabancı gazeteci öldü ya da yaralandı. Suriyedeki olayları izlemeye giden Gerçek Hayat dergisi ile Milat gazetesinin yazarı Adem Özköse ile kameraman Hamit Coşkunun da başına gelmedik olay kalmadı.

Önce iki meslektaşımızın Suriyede kaybolduğu haberi geldi. Ardından Şam yönetimince tutuklandıkları söylendi. Türkiye Cumhuriyeti, komşu dost ülkede büyükelçiliğini kapattığı için Ankara iki meslektaşımızın peşine, ancak İranlı diplomatların yardımıyla düşebildi.

Sağ oldukları haberi gelince, en başta aileleri sevindi Sonrasında Tahrana götürülen Özköse ve Coşkunu almak için Ankara özel uçak göndererek meslektaşlarımızı vatana getirdi.

Böylece 70 günlük tutsaklık sona erdiİstanbulda basına açıklama yapan iki meslektaşımız, Suriyede çektikleri hücre cezasından haklı olarak yakındı. Ya 442 gündür hücre cezası çeken tutuklu meslektaşımız-milletvekili Mustafa Balbay için ne demeli?

Hiç olmazsa Balbayın nerede olduğu belliİki meslektaşımızın başına öteki yabancı meslektaşlarımız gibi daha acı olaylar gelebilirdi. Her ikisine de büyük geçmiş olsun diyoruz



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları