'Casus Belli' Değil!

05 Ekim 2012 Cuma
\n\n\n

Birkaç yıl önce, Recep Tayyip Erdoğan, kankası Beşşar Esad ve eşleri ile mavi yolculuk yaptıkları günlerde; Suriye topçusu bir askeri tatbikatta, bir yanlış hesaplama ile iki bombayı Akçakaleye düşürseydi! Üçü çocuk olmak üzere 5 kişiyi öldürseydi, dokuz kişiyi yaralasaydı, bazı binalara zarar verseydi ne olurdu?

\n

Suriye devleti, Türkiyeden ve halkından özür diler, ölenlerin ve yaralananların aileleri ile zarar gören binaların sahiplerine tazminat ödemez miydi?

\n

Oysa Çarşamba günü yaşanan olay Türkiye yönetiminde casus belli (savaş nedeni) olarak görülüyor. Bu 180 derece değişikliğin baş sorumlusu kuşkusuz Esad yönetimi değil Esadın yönetimsizliğidir.

\n

Ancak bu olayda, ABDnin sen aslansın, sen kaplansın diye dolduruşa getirdiği ve kankasını artık kan düşmanı olarak gören bizimkinin hiç mi sorumsuzluğu yok!

\n

***

\n

Akçakalede can kayıplarına neden olan Suriye bombaları olayı hakkında üç olasılıktan söz ediliyor.

\n

1. Suriyeli topçu hesabını iyi yapmadı, kaza oldu

\n

2. Suriye top birliğindeki Esad karşıtları, Türkiyeyi kışkırtmak için bu olayı yarattılar

\n

3. Esad yanlıları, Türkiyede konuşlanan yönetim karşıtı Suriyeli askerlerin önlenmesi için bilerek yaptılar.

\n

***

\n

Elbette ölümlere neden olan bu tür yanlışlıklar ya da bilerek yaratılan olaylar asla kabul edilemez.

\n

Türk hükümeti yetkilileri ve Silahlı Kuvvetler 24 saatlik maratonda yapılması gerekenlerin arayışına girdiler. Bu arada Türk topçusu da, Suriyede bu olaya neden olan hedefleri top ateşine tuttu. TBMMnin gizli oturumunda AKP-MHP oyları ile Suriyeye asker gönderilmesi tasarısı kabul edildi Henüz sis perdesi ortadan kalkmadığı için bu kararın uygulanabilirliğine göz atalım.

\n

***

\n

Türkiye dış siyasa arenasını da harekete geçirdi. Önce Brükselde Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nü (KAAÖ) 4. maddeye dayanarak olağanüstü toplantıya çağırdı. Toplantı sonrasındaki açıklama özetle şöyle:

\n

Suriye rejiminin açıkça uluslararası hukukun ihlali ve müttefiklerinden birinin güvenliğine tehlike oluşturacak biçimde KAAÖnün güneydoğu sınırına yaptığı saldırı, Türkiyenin iki ülke sınır bölgesine yakın yerlerinin sık sık top ateşine tutulması tartışılmıştır. 5 Türkün ölümüne neden olan topçu ateşi, müttefikler için büyük kaygı kaynağı olmuş, şiddetle kınanmıştır. Güvenlik ve dayanışmanın bölünmezliği çerçevesinde Türkiyenin yanında yer alan örgüt, müttefikine karşı bu tür saldırgan eylemlerin derhal sona erdirilmesini istemekte ve Suriye rejimini uluslararası hukuku bir kez daha ihlal etmemesi konusunda uyarmaktadır.

\n

***

\n

Aynı gün, KAAÖ Genel Yazmanı Anders Fogh Rasmussenin görev süresi bir yıllığına uzatıldı. Anımsanacağı üzere Danimarkanın eski başbakanı olan Rasmussenin adaylığını Türkiye veto etmiş ama Sam Amca bizimkini ikna edince seçilmişti.

\n

Bu olaydan bir gün önce KAAÖ Başkomutanı Oramiral James G. Stavridis Ankarada Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile görüşmüştü. Bir gün önce İzmirdeki KAAÖ karargâhını da ziyaret etmişti.

\n

Oramiral Stavridis (istavrit demek) hakkında 24 Mart 2009da bu köşede özetle şöyle yazmıştık:

\n

“‘Muhrip Kaptanıadlı kitabı ABD donanmasındaki anılarını öne çıkarırken, genç denizcilere de rehberlik yapıyor. Amiral Stavridis, kökenini kitabının 102. sayfasında özetle şöyle anlatıyor:

\n

Kısa boylu, tıknaz bir okul öğretmeni olan dedem Dimitri Stavridis 1920’li yılların başında Osmanlı İmparatorluğunun son günlerindeetnik temizliksonucunda Türkiyeden kovuldu. Güç bela küçük bir tekneyle Ege Denizinden önce Atinaya, sonra (Nev Yorktaki) Ellis Adasına ulaştı. Ancak kardeşi o kadar şanslı değildi, Türkler,Yunan (Rum) azınlığa karşı yönelik zorbalık sonucu öldürdüler.

\n

Amiral bir kaderin cilvesinden de şöyle söz ediyor:

\n

“1994’te 7 ülkenin Ege Denizinde yaptığı bir çıkartma tatbikatında dedemin kovulduğu İzmir limanına bir milyar dolar değerindeki muhribimin komutanı olarak, az buçuk Yunancamla, giriyordum. Kendime 192294 arasındaki 70 yılda ne olduğunu sorduğumda, yanıtım ABDnin varlığı oldu biçimindeydi!

\n

Tarih tekerrür etti, Orgeneral Özel ile koruşmasından bir gün önce, İzmire bu kez, bir milyar dolar değerindeki muhribi ile değil, KAAÖ Başkomutanı olarak gitti.

\n

KAAÖnün “1” ve “2” numaralarının geçmişlerini bir kere daha anımsadık. Bu kişilerin yönetiminde Libyayı bombalayan; aralarında Türk savaş gemilerinin de bulunduğu, KAAÖ uçakları ile donanmasına, bu kez Suriye karşısında 5. maddesinin gereği bir görevin neden verilmediğini, bilmem anlatabildim mi?

\n

***

\n

Türkiye, dünyada barışı sağlamakla yükümlü Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulunu (BMGK) da harekete geçirmek istedi.

\n

O saatlerde BMGKnin beş daimi üyesinden biri olan ABDnin Başkanı Barack Hussein Obama, Cumhuriyetçi Mitt Romney ile 90 dakikalık ilk TV seçim tartışmasında kapışıyordu. Ama sözcüsü, olayın sert biçimde kınandığını söyledi. Bu sertliğin derecesini saptayacak bir barometre gibi bir araç biliyor musunuz? Libyada şahin olan Vaşington, ABDdeki seçimler arifesinde olayı kınamakla yetiniyor, bizimkine kına yaktırıyordu!

\n

Öteki BMGK üyesi İngiltere Dışişleri Bakanlığı Suriyeden olayın tekrarlanmamasını istedi. Fransa ile Suriyeyi destekleyen Çinden henüz çıt çıkmadı. Bundan önce Suriyeyi vetosu ile destekleyen Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Olayın trajik bir kaza olduğunu, tekrarlanmayacağını Suriye bize bildirdi. Bunu kamuoyuna da açıkça söylesin dedi.

\n

Sonrasında Suriye hükümetinin sözcüsü olan bakanı Olayı soruşturuyoruz. Olayda ölenler şehittir. Karşılıklı olarak egemenliklere saygı duyulmalı, akıllıca davranılmalıdır. Türk halkı bizim dostumuzdur gibi bir açıklama yaptı.

\n

***

\n

Bu koşullarda TBMMnin kararının sağduyulu, soğukkanlı bir bekleyiş aşamasında Suriye üzerinde bir Demoklesin kılıcı oluşturduğu düşünülebilir

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları