Ayasofya Müzesi... (4)

23 Haziran 2020 Salı

Osmanlı; acaba Bizans’ın ilk kilisesini cami yapmadı da neden müze yaptı?

Bizans’ın ilk kilisesi... Osmanlı’nın ilk müzesi...

Aya İrini, Bizans’ın ilk kilisesidir... Konstantin, kenti yeniden düzenlerken, kendi adına saray ve hipodromun yanı sıra, 330’larda “Roma tapınaklarının üzerine” Aya İrini Kilisesi’ni yaptırır. 

Aya İrini ya da “Hagia Eirene’nin” sözlükteki anlamı “Kutsal Barış’tır”... Ancak aynı yüzyılda yaşamış bir “azizenin” de adıdır... Hıristiyanlığı yaymaya çalışan azizenin gerçekte adı Penelope’dir. 

Hıristiyanlığı yaymaya çalışırken, putperestler, yılanlarla dolu bir kuyuya atarlar, ölmez... Taşlanır... Atlara bağlanarak sürüklenir, yine de ölmez! Mucizelerin sonunda izleyici Hıristiyanlarca, İrini de azize olur. 

İmparator Konstantin, bu olağanüstü olay üzerine yaptırdığı “tektanrılı dinin ilk tapınağına” “Aya İrini” adını verir. 

***

Ancak bugünkü Aya İrini Kilisesi, aynı Aya İrini değildir! Çünkü “ahşap ilk Aya İrini”, 532’de yanmıştı... İmparator Justinianus, “çoktanrılı inancı” kesinlikle yasaklayınca, ayaklanan halk, Zeus’a sığınarak hem Ayasofya’yı hem de Aya İrini Kilisesi’ni yakmıştı...

***

Aya İrini 564’te bir kez daha yanmıştı... İki yangından sonra, ayrıca depremlerle zarar görmüştü... Justinianus, Aya İrini’yi 3 kez onartmış ya da yeniden yaptırmıştı...

Aya İrini’yi sallayan eski depremler sırasında Bizans’ta ikonalar, dinen yasaklandığı için onarımlarda duvarlar süslemesiz bırakılır...

***

1317’de imparator II. Andronikos, ölen eşi İrini’nin mirasından karşılayarak binanın kuzey ve doğu bölümlerine 4 adet istinat duvarı ekletmişti... 

***

1453’te İstanbul’un fethinden sonra, kilise camiye çevrilmediği için yapıda önemli bir değişiklik yapılmamıştır. Uzun süre ganimet ve silah deposu olarak kullanılmıştır. Tophane müşirlerinden Damat Ahmet Fethi Paşa, 1846 yılında “ilk Türk müzesini oluşturan” eserleri burada sergilemiştir...

Osmanlı sultanı Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’a girip yeni bir dönemi başlatır. Yapımına başlanan Topkapı Sarayı’nın dış duvarları, Ayasofya ile Aya İrini’nin arasından geçer. 

Aya İrini, “Esliha (silahlar) Müzesi” adıyla açılan, ilk Osmanlı müzesidir! Depodaki silahlar “antika!” olunca, 19. yüzyılda ilk müze Aya İrini’de açılır. Aya İrini’nin galerilerine çıkışı sağlayan çift kanatlı merdivenler o günlerde yapılır. 

***

1869’da Aya İrini, “Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi)” adını alır... Zamanla sergi mekânlarının yetersiz kalması nedeniyle buradaki bazı eserler, 1875’te Çinili Köşk’e taşınır... 

1908’den sonra Aya İrini “Askeri Müze” adıyla kullanılır... 

Ayasofya’nın anıtsal çanı Aya İrini’de sergilenir...

***

Aya İrini, Bizans’tan günümüze kalan “atriumlu (iç avlulu)” tek kilisedir... 

“Atrium”, eski Roma tapınaklarının ortasında, çevresi revaklı bir avludur... Aya İrini, üzerine yapıldığı Roma tapınağının özelliklerini, günümüze kadar taşımıştır... 

Osmanlı, Aya İrini’ye, ana kapıdaki “1726 tarihli kitabeyi” ve “merdiveni” ekler. 

Daha sonra bir süre boş kalan bina onarılıp Ayasofya Müzesi Müdürlüğü’ne bağlanır... Ziyarete kapalıdır! Ancak Ayasofya Müzesi Müdürlüğü’nün izni ile gezilebilir.

***

Demek ki Osmanlılar “kiliseyi”, “müze” yapıyorlarmış!

Not: Sürecek...

CAK, ÇUK’luk sürüyor!

Cumartesi günü, bir gazetemizdeki bir haberde şöyle bir başlık vardı:

“Türkiye’yi büyük hedeflerine taşıyaCAK adımları hayata geçireCEĞİZ!

Bir bakanımız konuşmuş? Acaba kim? Tahmin etmişsinizdir...

Peki, yıllardır büyük hedeflere neden taşıyamadınız?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları