Ayasofya 8...

07 Temmuz 2020 Salı

Nadir Nadi’nin ölümünden sonra, Cumhuriyet gazetesi yönetiminde temel ilkelerden sapma olunca, başta İlhan Selçuk olmak üzere 79 çalışan 5 Kasım 1991’de, istifa etti. Cumhuriyet’in en kıdemli çalışanı olarak ben, taraflar arasında “arabuluculuk” yapmak amacıyla istifa etmeyip Ankara’dan İstanbul’a gitmeye kalkınca, yaşamımda yönetimce ilk kez kovuldum!

115 bin okurdan çoğu da tepki olarak “okurluktan istifa edince!”, satış 35 bine düştü. Ayrılan meslektaşlarımla 5 ay sonra gazeteye dönülünce, bana “Genel Yayın Yönetmenliği” görevi verildi. Gazetenin kapısına her gün yığılan icracıların baskıları altında, okurların gazeteye dönmeleri üzerine, satış 90 bine yükseldi!

***

Ancak, bu göreve gelmeden önce, işsizlik döneminde Kültür Bakanı Fikri Sağlar’dan bir gece, saat 3’te bir telefon aldım; o sabah kendisine gitmemi istiyordu. Sağlar, o gün bakan olmuştu...

O sabah 11’de ziyaretine gittim. Bana “Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nü” önerdi... Güldüm... “Neden gülüyorsun” diye sorunca “Sayın Bakan! Ben yaşamımda hiç memurluk yapmadım! Bir gazeteci olarak devlet çarkının nasıl çalıştığını değil, nasıl çalışmadığını biliyorum... Lütfen beni bağışlayın!” dedim...

Birkaç gün sonra biri daha davet etti... Sabah gittim... Bu kez “Başdanışmanlık” önerdi!

Kendisine “İlke olarak kabul ettiğimi, ancak arkadaşlarımla görüşeceğimi, eğer gazeteye dönülecek olursa, ben de bu görevden ister istemez ayrılabilir ve sizi yolda bırakabilirim!” diyerek yanından ayrıldım...

Ertesi günü Bakanlık’ta görevime başladım... Bakanlıkta “Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü” olduğu halde, bana da bu alana bakmam istendi... 

O günlerde ABD’nin Memphis kentinde “Görkemli Osmanlı Sultanları” adlı bir sergi açılacaktı... Elvis Presley’in müzesinin bulunduğu bu kentte sergi olağanüstü ilgi topladı.

Bu serginin açışına gitmeden önce Bakan Sağlar’a şu öneride bulundum...

“Siz, ABD’ye bakan olarak her zaman gidemezsiniz! Ben, sizi Vaşington, Boston ve Nev York’a da götürüp oradaki müzelerde bizden kaçırılmış eserleri göstermek, ayrıca çok önemli resmi buluşmalar ayarlamak isterim... Bu nedenle Başbakan’dan izin alıp ABD sürenizi uzatmanızı öneririm!”

Memphis’teki serginin açılışından sonra, Washington’da Dumberton Oaks Müzesi’ni ziyaret edip Antalya’dan kaçırılan görkemli “Sion hazinesi (Noel Baba hazinesini)” gösterdim... Müze Harvard Üniversitesi’ne bağlıydı!

Sonra Boston Müzesi’nde, İÖ 14. yüzyıldan, gümüş, yumruk biçimli, tören amaçlı Hitit şarap kadehini gösterdim... Boston’u, programımıza başka amaçla almıştım... Ertesi günü Harvard Üniversitesi’nin Rektörü Neil L. Rudenstine ile “Ayasofya sorununu” görüşecektik!

Randevu alırken görüşme istemimizin “Ayasofya” olduğunu, daha Ankara’dayken, söylemiştim...

Rektörün yanındaki 40-50 kişilik toplantı salonuna alındığımızda şaşırmıştım... Salon, öğretim üyeleriyle doluydu... Kimileri deprem uzmanı, kimileri mühendis ya da mimar ve Bizans sanat tarihçisi bilim insanlarıydı...

Bakan Sağlar sözü bana verdi... Konuşmaya şöyle başladım:

“İstanbul’da, 1600 yaşındaki Bayan Sofya’yı bilirsiniz... Bugün bacaklarında romatizma mı var, siyatik mi var bilinmiyor! Bunu, ancak sizin bilim insanlarınız ortaya çıkarabilir!

Size önerimiz, konu ile ilgili mühendisleriniz, Bizansçılarınız İstanbul’a gelip Bayan Sofya’nın hastalığını teşhis ve tedavi etsinler!”

Salonda yüksek sesli gülüşmeler oldu! 

“İkinci önerimiz Vaşington’daki Dumberon Oaks Müzenizde Antalya’dan kaçırılmış Sion (Noel Baba) hazinesi var. Bir üniversiteye, müzesinde ‘kaçak eser,’ sergilemek yakışmıyor! Bunları lütfen ait oldukları topraklara geri gönderiniz! Bunun karşılığında size geçici sergiler gönderelim!”

Konuşmam bitmişti... Rektör salondaki sessiz duran bilim insanlarına dönerek “Ne dersiniz” diye sordu... Salondakilerin, bazıları hatta bazıları ayağa kalkarak “Harika!” yanıtına katılmışlardı...

Rektörle el sıkıştıktan sonra ayrıldık... Bakan Sağlar bana “Harika, gerçekten böyle bir sonuç beklemiyordum...” dedi. Sonra ne mi oldu?

Ben, daha ABD’de iken arkadaşlar gazeteye dönmüşler, İlhan Selçuk beni “Genel Yayın Yönetmeni” yapmıştı... Ankara’ya dönünce, ister istemez “o ay geri dönüşümlü istifamı” Bakanlık’a vermiştim... “Devlet memuru olarak peşin aldığım maaşı” geri vermekle kalmamış, bir de üstüne faiz ödemiştim! Benim “devlet memuriyetim” bu denli idi!

***

Bu gelişmeyi o günden sonra izleyecek olan, dönemin Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Prof. Dr. Engin Özgen, ABD’de eğitim görürken tanıştığı arkadaşlarıyla söyleşiye gittiği için görüşmeye gelmemişti... Ne yazık ki Boston Üniversitesi Rektörlüğü’ndeki söyleşinin içeriğini ve alınan ilke kararlarını bilmediği için Türkiye’ye dönünce bu olumlu gelişmeyi izlemedi ve bu görkemli oluşum da benden sonra yattı!

***

Bana, Boston Üniversitesi ilhamını, yıllarca önce üniversitede Bizanstolog olan Thomas Vhittemore vermişti... Vhittemore, 1930’larda, zenginlerden para toplayıp Boston Üniversitesi’nde, “Bizans Enstitüsü’nü” kurmuştu!

Vhittemore’a Ayasofya Camisi’nin sıvaları altında kalan mozaikleri ortaya çıkarması için 7 Haziran 1931 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla izin verildi. Kararın altında Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal ve Başvekil İsmet İnönü’nün imzaları vardı...

Not: Sürecek...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları