‘Altın’, Altındır! (11)

25 Mart 2022 Cuma

CHP’li iktisatçı İlhan Kesici, Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin’e “Cumhuriyetin kurulduğu 1923’ten 2002’ye kadar (79 yılda) oluşan borcun üç katı, son ‘18 yılda’ yapıldı. Borca karşılık 602 milyar dolar faiz ödendi. Kim faizci? Ekonomiyi boğan rakam da bu!” açıklamasını yaptıktan sonra şu bilgileri aktardı:

“Asıl, Merkez Bankası işlemlerini de sıkıntıya sokan rakamları ele alalım… AKP’nin 18 yıllık dış ticaretine bakalım. Rakamlar konuşsun: 3.4 trilyon dolar ithalat, 2.3 trilyon dolar ihracat yapılmış. 1.1 trilyon dolar dış ticaret açığı var! Bu, kazanmadığın parayı harcamak demektir. Türk ekonomisini boğan rakam bu! Dış ticaret açığı, ihracatının yarısına denk geliyor. Dünyada böyle bir ekonomi var mı?

Türkiye’nin 2002’de ‘Uluslararası Para Fonu’na (IMF)’ borcu 23 milyar dolar ve IMF dışında kamunun 64 milyar dolar da borcu var… Toplam 87 milyar dolar! 

Ya 2020’de? 187 milyar dolar… 18 yılda kamunun dış borcu 100 milyar dolar artmış! ‘IMF’nin borçlarını sıfırladık’ diyorsunuz, ancak IMF dışında 100 milyar dolar yeniden borçlanmışsınız!

Özel sektör borcumuz ne kadar? 2002’de rakam 44 milyar, 2020’de 248 milyar dolar! 204 milyar dolar artmış! Şimdi özel sektör ve dış borcu toplayalım, 18 yılda nereden nereye gelmişiz! 2002’de, dış borç toplamı (IMF dahil) 131 milyar dolar… 2020’de ise 435 milyar dolar… Rakamlar ortada: 304 milyar dolar fark var!

18 yılda borca karşılık 602 milyar dolar faiz ödendi. Türkiye’nin olduğu gibi dünyanın da iftihar projelerinden biri olan Atatürk Barajı’na bakın. Bugünün yapım fiyatlarıyla 100’e yakın Atatürk Barajı parasını faiz olarak ödedik. Şimdi soruyorum faizci kim? AKP mi, yoksa CHP mi?” 

Kesici, hane halklarının ödediği faizin 228 milyar dolar olduğunu söyledikten sonra açıklamasını şöyle sürdürdü: 

“228 milyar doların bugünkü kura karşılığı 1.7 trilyon lira! Bugün Merkez Bankası’nın yaşadıkları, ABD’ye karşı boynumuzun kıldan ince olması işte bu rakamlar! 

AKP’nin 2011 Seçim Beyannamesi’nde yazan ‘2023 hedeflerinin’ geldiği son durumu da şöyle: ‘Milli gelir için 2 trilyon dolar hedef koymuşlardı ancak 2020’ye bakıyoruz, bu rakam 720 milyar dolara düştü… Kişi başına gelir için 2023 hedefi 25 bin dolardı, şimdi 8 bin 599 dolar…’

İç borca gelelim… 2002’de 89 milyar dolar, 2020’de 153 milyar dolar… Farka bakın: 64 milyar dolar! Şimdi vatandaşa, hane halkına bakalım mı? Kişisel borç dediğimiz nedir? Konut kredisi, taşıt, tüketici kredisi vs. 2002’de 4 milyar dolarken 2020’de 109 milyar dolar oldu! 18 yılda 105 milyar dolar yani 26 kat arttı!

Devletin yardımları bittiğinde büyük işten çıkarmalar yaşanacak. Daha sonra… Patlamalar yaşanacak. Çünkü iyi kötü tezgâhı olan insanlar birikimlerinin sonuna geldi ve işyerleri kapanacak! Bitmedi… Şirket iflasları başlayacak… Eğitimli genç işsizlerin toplamı 2.5 milyona yakın ve bunlara istihdam sağlanamayacak…”

***

Gelelim enflasyona…

“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)” şubat ayı enflasyon oranlarını açıkladı. TÜİK’e göre geçen ay, enflasyon ayda 4.81, yılda yüzde 54.44’e yükseldi.

AKP, iktidara geldiğinde tüketici enflasyonu yüzde 29.75 idi… Tüketici enflasyonunda en çok artış yüzde 75.75 ile ulaşım, yüzde 64.83 ile ev eşyası, yüzde 64.47 ile gıda ve alkolsüz içeceklerde oldu.

Bu verilere karşı, ekonomist ve akademisyenlerden oluşan “Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG)” son 12 aylık enflasyonu yüzde 123.80 olarak açıkladı.

Ben, Türkiye’deki gazetelere “yandaş” ve “çıkardaş” gözüyle bakıyorum… Bir örnek verelim… Enflasyon oranı yüzde 54.44 olarak açıklandığında, bu önemli haberi “yandaş” gazetenin, tek sütun vermesi anlayışla karşılanabilir…

Ancak, büyük iki “çıkardaş” gazete ise haberi tek sütun vermez mi? Bu iki gazetenin rahmetli yöneticileri, gerçek gazeteciler Abdi İpekçi’yi ve Çetin Emeç’i rahmet ve saygıyla anıyorum!

***

Yüzde 54.44’lük enflasyon koşullarında, kim elinde TL tutar? Tabii tasarruf yapabiliyorlarsa, eğer TL üzerinden borçlanmıyorlarsa! Altına yatırıyor olabilirler!

Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) Başkanı Nilüfer Bulut, 17-28 Ocak tarihleri arasında, sekiz ilde, 659 kadınla yüz yüze gerçekleştirilen “Evdeki Altın Tasarruflarının Ekonomiye Kazandırılması” uygulamasına ilişkin araştırmanın sonuçlarını açıkladı… 

Katılımcıların yüzde 72.7’sinin “ev kadınlarının” oluşturduğu araştırmaya göre, tasarruf sahibi kadınların en güvenilir bulduğu yatırım aracı yüzde 99.7 ile “altın”… 

Kadınlar “altından” sonra birikimlerini en çok “döviz” (yüzde 23.2), “gayrimenkul” (yüzde 22.2) ve “Türk Lirası” (yüzde 19.9) üzerinden yapıyorlardı…

Araştırmaya katılan kadınların yüzde 48.9’u tasarrufları ile ne yapacaklarına “kendi başına” karar verebiliyor, yüzde 45.5’i ise “eşiyle” birlikte kararlaştırıyor…

“Kendi başına karar alanların” oranı, “çalışan kadınlarda” yüzde 56.7’ye yükselirken, “ev kadınlarından” ise yüzde 45.9… 

Her 10 kadından yedisi “kendini ekonomik açıdan özgür/bağımsız olarak” nitelerken, 10 kadından ikisi ise bu konuda “Hayır” demiş! “Çalışan kadınlarda” yüzde 86.7 ile “ekonomik özgürlük algısı” çok daha yüksek.

***

TL’deki değer kaybı, vatandaşları giderek daha fazla “altına” yönlendiriyor. Ancak “altın” alanların  çoğu bunu “finansal sistem” yerine, “yastık altında tutmayı” tercih ediyor.

Ayrıca gram altının değer artışı, yıl düzeyinde yüzde 56.4’ü buldu.

Bırakın deneyimli evli bir kadını, yeni evli bir kadın düğününde takılan altınları nasıl devlete borç verebilir ya da verir mi?

***

Maliye Bakanı Nureddin Nebati (bitkisel) “Ocak ayının ilk haftasında bu iş bitmiş olacak. 280 milyar doların yüzde 10’u gelse ülkede dövize ihtiyacımız kalmayacak” dedi.  

O yıl ihtiyaç kalmayacak, peki ya sonrası ne olacak?

Not: Sürecek…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları