Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
AB, Kıbrıs Özel Temsilcisi!Önce Evini Temizle!
Yalnızca bir gazetemize tek sütuna yansıyan bir haberi görünce gülmekten kendimi zor alıkoydum! Neymiş, Avrupa Birliği (AB) “Kıbrıs sorununun çözümü için” Avusturyalı eski “Özel Temsilcinin” yerine, Portekizli Jorge Cesardas Neves’i atamış!
\nBir gazeteci olarak yarım yüzyılı aşkın izlediğim, değişmez iki temel konudan biri Kıbrıs, ötekisi AB’dir. Genç meslektaşlarımın da her iki konuda nice haberler yazacaklarına eminim.
\nBugüne değin bu kaçıncı AB “Kıbrıs Özel Temsilcisi”… ABD’nin, İngiltere’nin, Çin’in, Japonya’nın nice “Kıbrıs Özel Temsilcileri” geldiler geçtiler. Bırakın adlarını, sayılarını unuttuk. Bilmem kaç Birleşmiş Milletler (BM) “Kıbrıs Özel Temsilcisini” haberleştirdik!
\nŞimdiye değin Birleşmiş Milletler’de 9 “Genel Yazman” görev yaptı. Bunlardan ilk ikisi dışında, yedisi Ada’da, Nev York’ta, Cenevre’de Kıbrıslı taraflarla görüşmeler yaptı. Sonuç, sıfır elde var sıfır…
\nTürkiye’de, Yunanistan’da, Kıbrıs’ın iki kanadında nice hükümetler de geldi geçti. Sonuç… Batı yalakası kalemşorlarımız “Çözümsüzlük çözüm değildir” diye tutturup “teslimiyetçi” önerilerde bulundular.
\nKıbrıs sorunu ile çekirdekten yetişmiş, Rumları, Yunanları ve Türk siyasacıları çok iyi bilen Rauf Denktaş da “1974’te Ada’ya yalnızca barış değil, çözüm de gelmiştir” demekte ısrar ediyordu.
\nDenktaş’ın haklı çıktığını, karşıtı olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan şu sözlerle doğruladı:
\n“Rumlar, çözüm olarak eşit konumda iki devletli bir yapı kabul ederlerse ne âlâ… Yoksa kendileri bilir. Annan Planı koşulları artık değişmiştir. Herhangi bir ödün söz konusu değildir. Hiçbir yer Rumlara verilemez. Türk askeri çekilmez. (2012 Temmuz) Rumların AB Dönem Başkanlığı’nda TC-AB ilişkileri de donar. Rumlarla görüşmeyiz.”
\nDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bir hafta önceki açıklamasından daha sert, daha yalın, daha kesin ifadeler kullanan Erdoğan, yalnızca hasta yatağında Denktaş’ı değil, Kıbrıslıları da sevindirdi.
\n\n\n\n\nTürkiye’nin, “komşularla sıfır sorun siyasası” izlemeye başlamasından bu yana köprülerin altından çok sular aktı. Tunus’ta başlayan “Arap Baharı” yayıldı.
\nOlay komşu Libya’ya sıçradığında, Tunuslu yöneticilerin yaptıklarının tersine Muammer Kaddafi direnişe geçti. Halkı ikiye bölündü. Libya’da iki yönetimin de ölüler verdiği sokak çatışmalarına dönüştü.
\n“Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (KAAÖ)”, Libya’da Kaddafi’ye karşı “askeri müdahaleye” karar verdi. Başbakan Erdoğan, “KAAÖ’nün Libya’da ne işi var!” dedi. Ama bu sözlerin ardından TSK’nin savaş uçakları ve gemileri KAAÖ güçleri arasında Kaddafi yandaşlarına yönelik saldırılara katıldı.
\nErdoğan, geçen yıl “Kaddafi İnsan Hakları Ödülü’nü” aldığı törendeki konuşmasında “Bölgesel ve küresel ölçekte işbirliğinin geliştirilmesi yönünde gösterdiği çabalarından ötürü Kaddafi’ye şükran ve takdirlerimi ifade etmek isterim” demişti. Hem de “Kaddafi’nin insan hakları ödülünü” alırken… Sonra ne oldu? “Libya’ya insan hakları götürmeyi amaçlayan KAAÖ’nün askeri müdahalesinde” boy göstererek Kaddafi’yi bir çırpıda satmadı mı?
\nAnımsarsınız Erdoğan, İslamiyet ile ilgili siyasasından dolayı Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in KAAÖ Genel Yazmanlığı’na getirilmesini “veto” etmişti. Sonra ne oldu? Ardından Ankara’da, geçen hafta da İstanbul’da kabul edip Libya askeri müdahalesini görüşerek destek verdi. Bu kez kimler satıldı?
\nMısır’da Hüsnü Mübarek’e toz kondurmayan Türkiye, oradaki ayaklanmadan sonra bu kadim devlet başkanını harcamakla kalmadı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gibi en yüksek düzeyde Kahire’ye yapılan ziyaret ile karşıtlar desteklendi. Temmuz başında Davutoğlu da bu ziyareti ünlü Tahrir Alanı’ndaki gövde gösterisi ile pekiştirdi.
\nErdoğan, geçen ekimde ve ikinci kez bu yıl ocakta Suriye’de Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı ziyaret ederek, iki ülke arasında ilişkilerin geliştirilmesine katkısından dolayı teşekkür etti.
\n“Arap baharı” salgını Suriye’ye de bulaşınca Erdoğan, Esad’ı da dışladı. Esad karşıtlarının geçen hafta İstanbul’da buluşmalarına ortam yaratıldı. Anlaşılan Erdoğan’a göre “vefa” İstanbul’da bozası ünlü bir semt adıydı!
\nBu toplantının yapıldığı günlerde yine KAAÖ bağlantılı “Libya Temas Grubu’nun 4. Toplantısına” ev sahipliği yapan Davutoğlu “Bu bunalımın kısa sürede bir siyasal çözüme kavuşturulmasına büyük önem veriyoruz” dedi.
\nABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un da katıldığı toplantının ortak açıklamasında “Askeri yöntemler Libya bunalımını tek başına çözemeyecektir” denildi. Bir zamanlar Varşova Paktı ülkelerinin olası saldırılarına karşı kurulan, gözümüzde büyüttüğümüz KAAÖ, Afganistan’dan sonra şimdi Libya’da da çuvallamıştı!
\nVaşington da aynı kanıda olmalı ki İstanbul “sahnesinde” Clinton başrolde oynarken; Yakındoğu’dan Sorumlu Yardımcısı Jeffrey Feltman’nın, Libya’daki Büyükelçi Gene Cretz ile birlikte Tunus’ta “kuliste” Kaddafi’nin temsilcileri ile resmen görüştükleri ortaya çıkmıştı.
\n“Sıfır siyasa” derken artık Türkiye’nin önünde iki Libya, iki Mısır, iki Suriye vardı ve sorunlar “Arap baharından”, “arapsaçına” dönüşmüştü.
\n***
\nTürkiye “burnunu” başkalarının işine sokarken, içeride 13 asker öldürülüyor, “Kürt Özerk Bölgesi” ilan ediliyordu. Aynı günlerde İmralı’da Abdullah Öcalan ile AKP ileri gelenlerinden başka avukatları da görüşüyordu.
\nAKP’den “Silvan saldırısına ve özerklik” konusunda Öcalan’dan ılımlı tepkiler alındığı dile getirilirken; avukatları görüşme notlarını Fırat Haber Ajansı’na açıklıyorlardı. Öcalan, özerklik, Silvan saldırısı, kurulmakta olan parti ve devlet heyetiyle yaptığı görüşmeler hakkında şöyle diyordu:
\n“Sorun sürüncemede bırakılırsa, demokratik çözüme gelinmez, silahların susturulması için bize gerekli olanaklar tanınmazsa ne yazık ki bu çatışmalar devam eder. Yarın bunun (Silvan saldırısı) on katı gelişebilir. Bir günde çok fazla kayıplar da yaşanabilir. Eskisi gibi sadece kırsalda olmayabilir, kentlerde de olabilir. Halk bir günde toplanıp Paris’te nasıl Bastil zindanına yürüdüyse Diyarbakır’da da işte o tutukluların olduğu yere yürürse ne yapacaksınız? Bütün bunlar olabilir. Öfke birikmesi var!”
\nKaddafi’nin, Mübarek’in, Esad’ın yerinde olsam Erdoğan’a “Sen önce evini temizle!” derdim. İnşallah Erdoğan, Libya, Mısır, Suriye’de yaptığı gibi Kıbrıs konusunda da “Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar” siyasası izlemiyordur!
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Havalimanında kaçakçılık operasyonu
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!