Özdemir İnce

Bir hükümlü erin mektubu

04 Nisan 2021 Pazar

Şu anda yurdumuzun bir “E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu”nda, 15 Temmuz 2016 silahlı kalkışması suçlamasıyla yatan bir genç (er) vatandaşımızdan aldığım mektubu aynen yayımlıyorum:

***

“Ben, 83 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti’nin bir evladı olarak anayasamızın 72. maddesinde her Türk gencine kutsal kılınan vatani görevimi yapmak üzere, taze kan olmaya ve can vermeye askere giden bir Türk genciyim. Vazifesi komutanının emrine mutlak itaat olan ve bu sebeple İBB işgal davasında 15 kez müebbet-2400 yıl ceza almış, 49 aydır cezaevinde yatan bir erim...

Ben ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, yetim kaldığım çocukluğumdan bu yana kutsal bildim. Bu ülkenin temel dinamikleri, kurucu değerleri ve varlığımın kaynağı olarak özümsedim ve bu davayı, bu yaşıma kadar her daim sahiplendim. Ben bir Cumhuriyet çocuğuyum ve Cumhuriyet değerlerimizin her zaman savunucusu oldum. İşte bundandır ki Cumhuriyetle hayat buldum ve Cumhuriyet uğruna öleceğim. Türkiye Cumhuriyeti’nin emaneti olan bu genç, bugün emanete ihanet edenlerden dolayı FETÖ mensuplarının eline teslim edilmiştir. Cumhuriyet çocuğu özünü ve kimliğini ayaklar altına alan bu drama hangi yürek dayanır? Bunu sizin vicdanlarınıza bırakıyorum. 

5 yaşındaki çocuğun inandığı, 7’den 70’e herkesin bildiği bir hakikate, Türk milletinin vicdanı neden kayıtsız kalıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde, ER’in emir almadan en temel ihtiyacı olan yemek alımını gideremeyeceği ve suyu dahi içemediği herkes tarafından bilinen bir gerçektir... Disiplinle yattık ve disiplinle kalktık. Komutanlarımızın iki dudağının arasından çıkacak emirlere tabi olduk ve maalesef birilerinin malzemesi olduk. Bugün de o birilerinin günahlarının bedelini ödüyoruz.

FETÖ’cüler itirafçılık adı altında 1 gün bile içeride yatmadan evlerine, işlerine dönüyor. Hiçbir dahli olmayan, emir-komuta zinciri içinde sokağa çıkarılan biz ER’ler 15 kez müebbet-2400 yıllık cezalara maruz kalıyoruz. Geriye bir asılmadığımız kalıyor. Biz FETÖ’cülükten hüküm giymedik, hiç kimse de giymedi. Yedi düvel bir araya gelse de giydiremez. Darbeci yapamadılar, sadece iddia ettiler. Yani o kılıfı da bu vücuda uyduramadılar.

Biz masumlara atfedilen suçlamaların ne kadar tutarsız ve yersiz olduğunu, mektubuma eklediğim Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vekili’nin mütalaası ve bozma talebi de göstermektedir. Ama bugün söylemler gerçeklere galip geliyor... Ben hiçbir zaman aldatan ve tüm değerlerini satan şerefsiz bir evlat olmadım, olmayacağım da. Benim gücüm, hayatın gerçekleridir, Cumhuriyete inancımdır ve Cumhuriyettir.

Bugün cezaevinde 5. yılımı geçiriyorum. Yaşayan bir ölüye benzediğim bu mücadelede, gazi bir ER olarak daha kimlere sesimi duyurmam gerekiyor. Binlerce kez, büyük haksızlığı yazdım, susmayı kendime ihanet saydım. Bu karanlığın içinde ihtiyacım olan iğne ucu kadar aydınlıktır, umuttur. Vatan evladının bu şekilde sahipsiz bırakılması, akıtılan kanımdan ve harcanan gençliğimden çok daha ağır gelmektedir. Artık vicdanlar sorgulanmalı ve bu vaziyetin adı konulmalıdır. Ben Cumhuriyet şerefini gururla taşımaktayım ve ölene kadar da taşıyacağım. Siz büyüklerimden tek isteğim, Cumhuriyetin emaneti olan biz gençleri daha fazla değersizleştirme çalışmalarına daha fazla müsaade etmemeniz ve gerçekleri haykıran sesimiz olmanızdır.

Saygılarımla.”

***

Albay Talat Aydemir’in 22 Şubat 1962 darbe girişiminde, Polatlı Yedeksubay Topçu Okulu’nda öğrenciydim ve o gece okul komutanlığı kapısında nöbet tutuyordum. Ertesi sabah biz öğrencileri tadat (sayım) alanında topladılar, hepimize mermi dağıttılar; bizi Ankara’ya götürmeye hazır Reno kamyonlarının yanında saatlerce beklettiler. Ne olupbittiğini bilmiyorduk. Saatler sonra olayı öğrendik. Okulda kaldık.

Albay Talat Aydemir’in 21 Mayıs 1963 günü yaptığı ikinci darbe girişiminde Bornova 57. Topçu Er Eğitim Tugayı’nda teğmen rütbeli bir yedek subaydım. O gün kışladan ayrılmamız yasaklandı, geceyi uyumadan geçirdik.

Albay Talat Aydemir’in iki darbe girişimine komutanların kararıyla onun yanında katılmak zorunda kalsaydık halimiz nice olurdu? Kim bilir kaç yıl hapis yatardık.

***

Benim bu konudaki maruzatım bu kadardır. 57. Dönem Topçu Teğmeni olarak bilginize arz ederim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları