Özdemir İnce

Başüstüne, emriniz olur!

25 Ekim 2024 Cuma

DEM Partili Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün kendilerince “Kürt sorunu” dedikleri bilmece hakkında yaptığı konuşmayı basından aktarıyorum:

“Bahçeli ve Erdoğan’ın ortak olarak yürüttüğü bir sürecin ne kadar ciddi ve samimi olduğunu görmemiz gerekiyor” diyen Türk, şöyle devam etti: “Eğer o samimiyeti görürsek elbette ki Kürtler kendi içinde bunu değerlendirir. Taleplere doğru yanıt verirse bizim söylediğimiz şeyleri gerçekten anayasada güvence altına alacak bir düzenlemeye giderse biz anayasaya da destek veririz. Ama bugün ülkenin beklentileri var. Bizim beklentilerimiz var. Biz bu sorunun çözümünü istiyoruz. Eğer sorun çözülecekse bizim için siyasetin çok fazla bir şeyi yok. Önemli olan halkımızın hak, hukuk ve özgürlük konusunda eşit yurttaş olacağı bir dönemin gelişmesidir. Böyle bir dönemin başarıya ulaşmasıdır bizim üzerinde durduğumuz. Yoksa şimdiden şahıslar üzerinden destekleriz, desteklemeyiz gibi bir sorunun bize göre hiçbir anlamı yok. Ve bunun da gereği yok. Bunu bize sormanın da bir anlamı yok. Biz her şeyi ölçüp biçeceğiz, ona göre kararımızı vereceğiz.”

Aralarında ve belki de en başta Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortaya atıp savundukları sorunun dayanağı olacak ne yerel ne de uluslararası bir yasal dayanak var. Bu konuda yazdıklarım ders niteliğinde ama nedense bir türlü anlayamıyorlar. Sayın muhteris iddia sahipleri şunu artık iyice anlasın ki Türkiye Cumhuriyeti kuruluş olarak bir üniter devlettir. Bu tür devletin nasıl bir devlet olduğunu kaynaklara dayanarak yazmaktan hiç yüksünmem. Sayın Ahmet Türk üniter devlet neymiş bir baksın: “Üniter devletlerde, devlet anlayışı ülke, millet ve egemenlik unsurlarından oluşur. Üniter devlette, tek ülke, tek millet ve tek egemenlik vardır. Başka bir ifadeyle üniter devlet, tek bir ülke üzerinde, tek bir milletin, tek bir egemenliğe tabi olması anlamına gelir.”

Sayın Türk “tek millet” kavramına hemen itiraz etmeyin, kafa kâğıdınızda ve pasaportunuzda vatandaş olarak “Türk” olduğunuz yazdığına göre zat-ı âlinizin Kürt olmasının resmi bir niteliği yoktur. Sizin gibi çok deneyimli bir siyasetçinin bunu bilmemesi ayıp olur.

Sayın Türk, TC Anayasası “barış ortamı”nda sizin Kürtlüğünüze asla yer veremez. Bütün bu yazdıklarımı kafadan atmıyorum benim “Türkiye’nin Sırat Köprüsü: Açılım Masalı” (Tekin Yayınları, 2015) adlı iki baskı yapmış bir kitabım var. İçinde İdris-i Bitlisi bile var. Okumuş olacağınızı hiç sanmam ama okuyun, konunun tarihsel ve hukuki boyutlarını öğrenmeniz için size yararlı olur.

Ben de değerli meslektaşım Aytunç Erkin’den (Sözcü, 18 Ekim 2024) öğrendim: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun anayasa ihlaliyle ilgili 309. maddesi varmış. Ama bu madde “şiddet kullanmak”la ilgili.

Sayın Türk, mevcut anayasanın değiştirilerek “Kürt” sözcüğünün metinde yer alması mümkün değil. 18 Ekim 2024 tarihli Cumhuriyet gazetemizde “Türkiye’nin Kürt sorunu yoktur” başlıklı bir yazım yayımlandı. Yazıyı okumadığınızı düşündüğümden okumanız için bir bölümünü aşağıya aktarıyorum:

“R.T. Erdoğan başbakanken de şimdiki unvanıyla da Kürt sorununa Kürt kökenli vatandaşlarımızı tavlamaktan başka bir amacı yok! Yakından tanıdığım Kürt kökenli vatandaşlarımız, Diyarbakır plakalı taşıtlara trafik polislerinin zalimce davrandıklarını iddia ediyorlar. Bu iddiaların doğru olduğuna inanıyorum. Örneğin valiliklere, kaymakamlıklara, bürokrasinin yüksek kademelerine atanıyorlar mı? Kürt kökenli diplomat var mı? Bu türden atamalar da ayrımcılı. Mülakatlarda adaylara ayrımcılık yapılıyor mu?”

Sizin etkin olabileceğiniz sorunlar ya da konular ne yazık ki bunlardan ve benzerlerinden ibarettir. Sizin hayalleriniz günümüz statükosu içinde gerçekleşemez. Cumhuriyetin “Kürt kökenli” vatandaşlarının kafasını barış içinde gerçekleşmeyecek hayallerle meşgul etmeyin. Ek olarak yazının aşağıdaki bölümünü lütfen hiç unutmayın:

Avrupa Birliği’nin “Türkiye İçin Katılım Ortaklığı” metnini devlet de hükümet de vatandaş hazretleri de çok iyi anlamak zorundadır. Ne diyor söz konusu belge?

“Kültürel çeşitliliğin sağlanması ve kökenlerine bakılmaksızın tüm vatandaşların kültürel haklarının güvence altına alınması. Bu hakların kullanılmasını engelleyen her türlü yasal hüküm -eğitim alanındakiler de dahil olmak üzere- kaldırılmalıdır.” (“Ensure cultural diversity and guarantee cultural rights for all citizens irrespective of their origin. Any legal provisions preventing the enjoyment of these rights should be abolished, including in field of education.”)

Tek dayanağınız bu hükümdür! Bundan sakın taviz vermeyin!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları