Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Aman da 1915 Çanakkale Köprüsü aman
1915 Çanakkale Köprüsü’nün son tabliye montaj töreninde konuşan AKP Genel Başkanı Erdoğan, CHP’ye İstanbul Kanalı konusunda çok sert bir tepki göstermiş... “AKP Genel Başkanı” diyorum çünkü yabancı büyükelçilere İstanbul Kanalı konusunda uyarı mektubu gönderen Kılıçdaroğlu’na tepki gösterirken tarafsız bir cumhurbaşkanı “Devletlerde süreklilik esastır. Zaten bunların iktidar yüzü görme imkânları olmayacak. Milletim onlara böyle bir fırsatı vermez” diyemez, dememeli. Çünkü böyle bir tepki ancak iktidar partisinin öfkeli liderinin ağzından çıkabilir.
Bu cümlede, sık sık tekrarladığı “Bu ülkede bunların (yani CHP’nin) bir tek dikili ağacı yoktur” iddiasına gönderme vardır:
“Sevgili milletim. Devletlerde süreklilik esastır. Zaten bunların iktidar yüzü görme imkânları olmayacak. Milletim onlara böyle bir fırsatı vermez. Bu ülkede dikili ağacı olmayan muhalefetin 2023’te iktidarı almak gibi bir imkânları da olmayacak. Dolayısıyla dünyayı bu şekilde tehdit etmek, sürekliliği bir kenara koyarak, buna girmeyin, girerseniz paranızı alamazsanız yaklaşımına girmeleri, devlet yönetiminde ne kadar cahil olduklarını, bu ülkeye ne kadar ihanet içinde olduklarının ifadesidir.”
***
Bu sözler Cumhuriyetin geçmişini bilen Cumhuriyetin eserlerinin varoluş sürecine tanıklık etmiş olanlara karşı çok ağır bir hakarettir. “Devlette süreklik esastır” diyen birinin, iktidara geldiğinden bu yana sata sata bitiremediği mirası bırakanlara saygı göstermesi gerekmez mi?
Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nca düzenlenen 10 Kasım anma etkinliğinde partili kimliğiyle konuşuyor:
“Atatürk’ü anmak elbette önemlidir ama asıl olan Atatürk’ü verdiği mücadelenin izini sürerek gerisindeki sebepleri doğru tespit ederek anlamaktır. Dilinden Atatürk’ün ismini düşürmeyen ama onu anlamakta gayret göstermeyen bir kesim hep olmuştur.
Milli iradenin üstünlüğü temeli üzerine bina edilen yeni devletimizin 2 bin yıllık devlet silsilemizin devamı olduğu unutulmamıştır. Milletimiz her tökezlemenin ardından devletine daha güçlü sahip çıkarak dost, düşman herkese göstermiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün görev yaptığı yerler ve ulaşmak istediği yerler size tanıdık gelmiştir. Mustafa Kemal Suriye’de, Libya’da, Kafkas sınırında...
Bize Suriye’de, Libya’da ne işiniz var diyorlar. Hani siz Atatürk’ün izinden gidiyordunuz? Mustafa Kemal, milletimizin istiklal ve istikbal mücadelesi verdiği her yerde bulunmuş ve savaşmıştır.”
***
Bir Osmanlı zabiti olarak Mustafa Kemal, oralarda vatan topraklarını savunmak için savaşmıştı. Ama sonunda Osmanlı’nın Diyar-ı Rum dediği fakat Hıristiyan Batı’nın Türkiye olarak tanımladığı toprak üzerinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştu. Şimdi Kafkasya, Suriye ve Libya vatan toprakları mı? Değil! O halde Mustafa Kemal Atatürk, sizin eylemleriniz için referans olamaz.
Demek ki, güya “devletin sürekliliği”ni savunan ama ekonomistler dünyası tersini söylerken enflasyonun faizi tetiklediğini iddia eden mantık için her şey mümkün. Türkiye Cumhuriyeti’nin “devamlılık anlayışı” Osmanlı kafasının alışkanlıklarını içermez. “2 bin yıllık devlet silsilesi” diye bir şey yoktur. Cumhuriyet gerçeğiyle çelişen bir fantezidir.
***
Mutlaka ve kuşkusuz bir devlet geleneği vardır. Ancak günümüz siyasetçisi, devletin sürekliliği söz konusu olduğunda Attila’nın, Timur’un, Cengiz’in, Osmanlı’nın değil 1923 Cumhuriyeti’nin devlet geleneğine bağlı olmak zorundadır. Dolayısıyla bir partinin genel başkanı, bir başbakan, bir devlet başkanı Cumhuriyetin yurtta barış, dünyada barış ilkesine aykırı davranamaz; mevcut anayasasının değişmez ilk dört maddesini yok sayamaz; kuvvetler ayrılığını çiğneyemez; mevcut anayasanın 174. maddesinin koruması altında olan “Devrim Yasaları”nı ayaklar altına alamaz; Öğrenim Birliği Yasası’nın 4. maddesinin imam hatip okullarını işaret eden bölümünün (İmamlık ve hatiplik gibi dini hizmetlerin görülmesi için de ayrı okullar açılacaktır) amaçlarını yok sayarak bu okulları laik okulların yerine geçirerek öğretim birliğini sağlayan yasayı çiğnemez. Çiğnerse yasal ve anayasal suç işlemiş olur.
***
Son olarak: Cumhuriyetin harcında akılcılık (rasyonalizm) ve çağdaş bilim vardır; enflasyon konusunda sadece evrensel ekonomi bilimi konuşabilir. Tersini söylemek, İdris Küçükömer ağzıyla “Türkiye’de sağ soldadır, sol da sağda” demeye benzer.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Mahruki yine yandı
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!
- Özel görüşmenin ayrıntılarını açıkladı!