Örsan K. Öymen

Oruç Aruoba ve felsefe

08 Haziran 2020 Pazartesi

Geçen hafta, Türkiye’nin önde gelen felsefecilerinden ve yazarlarından birisi olan Oruç Aruoba’yı kaybettik. Sorgulayıcı, analitik ve yaratıcı düşüncenin özünü oluşturan felsefe gibi çok önemli bir alanda çalışan çok değerli bir insanı yitirmiş olduk.

Türkiye ne yazık ki, felsefe açısından dünyanın en çorak ülkelerinden birisidir. Bu büyük bir talihsizliktir. Çünkü Anadolu, bir zamanlar, felsefe ve bilim açısından dünyanın en gelişmiş bölgelerinden birisiydi.

Antikçağda, “mitos”tan “logos”a, yani söylenceden akıl yürütmeye, yani hurafe ve safsatadan felsefeye ve bilime yönelme sürecindeki ilk büyük kırılma, Anadolu’da Miletos’ta gerçekleşmiştir. Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes gibi doğa filozofları, evreni ve doğayı, doğa üstü güçlerle değil, doğanın kendi içinde açıklamışlardır.

Atomcu kuramın öncülerinden Leukippos da Miletos’ludur. Atina’da felsefi ve bilimsel çalışmaları ilk defa başlatan Anaksagoras Klazomenai’lidir. Değişimci kuramın öncüsü Herakleitos Efesos’ludur. Matematikçi Pitagoras, deneyimci akımın öncüsü Epikuros ve güneş merkezci kuramı ilk defa ortaya atan astronom Aristarkhos Anadolu’nun kıyısında bir ada olan Samos’ludur. Epikuros bir dönem Lampsakos’ta da yaşamıştır. Modern tıp biliminin kurucusu Hippokrates yine Anadolu’nun kıyısında bir ada olan Kos’ludur. Modern tarih biliminin kurucusu Herodotos Halikarnassos’ludur. Kinik akımın öncülerinden Diogenes Sinope’lidir. Stoacı akımın öncülerinden Kleanthes Assos’ludur, Krisippos Soli’lidir. Dönemin en önemli astronomlarından birisi olan Eudoksos Knidos’ludur. Felsefe tarihinin en önemli filozoflarından birisi olan Aristoteles bir dönem Assos’ta yaşamıştır.

***

Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde, felsefe ve bilim, Anadolu’da, teokrasinin vurduğu darbeyle çökmüştür. Aydınlanmanın yerini dinsel hurafeler, safsatalar ve dogmalar almıştır. Bizans’ta ve Osmanlı’da, yaklaşık 1600 yıl boyunca, felsefe ve bilim tarihinde devrimci ve özgün bir kuram geliştirmiş tek bir filozof ve bilim insanı çıkmamıştır.

Osmanlı’daki monarşik, teokratik ve feodal yapının, Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğündeki devrimlerle yıkılmasından sonra, Anadolu’nun önüne yeni bir fırsat çıkmıştır. 1600 yıllık kaybı 100 yılda telafi etmek kolay olmasa da, bu dönemde oldukça önemli bir altyapı geliştirilmiştir.

Takiyettin Mengüşoğlu, Nusret Hızır, Hilmi Ziya Ülken, Nermi Uygur, Macit Gökberk, Bedia Akarsu, Teo Grünberg, Afşar Timuçin, İoanna Kuçuradi, Arda Denkel, Uluğ Nutku, Doğan Özlem, Ahmet İnam, Pınar Canevi, Oruç Aruoba gibi kişiler, bu yeni düzende yetişen önemli felsefeciler arasında yer alırlar. Onların yetiştirdiği yeni kuşaklar da bu meşaleyi taşımaya devam edeceklerdir.

***

Oruç Aruoba, üniversiteden genç denebilecek bir yaşta koptuğu halde, felsefeden kopmamış, bu alanda önemli eserler vermeye devam etmiştir. David Hume’un “İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma”, Friedrich Nietzsche’nin “Deccal” ve Ludwig Wittgenstein’ın “Tractatus Logico-Philosophicus” eserlerini Türkçeye çeviren Oruç Aruoba, “Benlik”, “Sayıklamalar”, “Kesik Esintiler”, “Geç Gelen Ağıtlar”, “Ol / An”, “Doğançay’ın Çınarları”, “Zilif”, “Çengelköy Defteri”, “İle”, “Yakın”, “Ne Ki Hiç”, “Tümceler”, “De Ki İşte”, “Yürüme”, “Uzak”, “Hani”, “Olmayalı”, “Meşe Fısıltıları” gibi özgün eserlerinde de, şiir ve aforizma yoluyla, felsefi düşüncelerini işlemeye, evreni, doğayı, insanı ve toplumu anlamaya ve anlamlandırmaya devam etmiştir.

Bu eserlerde Oruç Aruoba’nın analitik zekâsıyla yaratıcı ruhu bir araya gelmiş, ayrıca akıl ile duygu, üst bir seviyede bütünleşmiştir. Bu eserler, ne salt aklın, ne de salt duygunun ürünüdür. “Logos” ve “pathos”, akıl ve duygu, bu eserlerde ayrılmaz bir bütünlük içerisindedir.

Aynen Oruç Aruoba’nın kişiliği gibi.

Evreni, doğayı, insanı ve toplumu “logopathos” ruhuyla anlayabilecek ve anlamlandırabilecek bir kişinin daha eksilmesi, evren, doğa, insan ve toplum için büyük bir kayıptır.

Bu kaybı telafi edecek olan varlık ise yine insandır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İsrail-İran savaşı 15 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları