Örsan K. Öymen

Müzik

28 Haziran 2021 Pazartesi

19. yüzyıl Alman filozofu Friedrich Nietzsche, “Müziksiz bir yaşam hatadır” demişti. 21. yüzyıl Türk siyasetçisi Recep Tayyip Erdoğan ise müziği, insanları rahatsız eden bir gürültü olarak nitelendirdi. 

Yaklaşık bir yıldır kapalı olan bar ve gece kulübü gibi müzikli ve içkili işletmeler, aşılanma oranındaki artışla birlikte, saat 04.00’e kadar olan eski çalışma saatlerine dönebileceklerini umut ederlerken, Erdoğan bu mekânların saat 24.00’e kadar açık kalabileceklerini açıkladı. Erdoğan bunu açıklarken pandemiyle bağlantılı bilimsel bir gerekçe ortaya koymadan, “Kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yoktur” dedi. 

Bu nedenle işletme sahipleri ve çalışanlarıyla birlikte, bu mekânlarda sahneye çıkan müzisyenler haklı olarak tepki verdiler. Çünkü pandemiyle bir bağlantısı olmayan bu açıklama, insanların yaşam tarzlarına açık bir müdahale anlamına gelmektedir. 

Erdoğan, müziğin yaydığı sesle ve desibel sınırlarıyla ilgili bir mevzuatın zaten var olduğunu dikkate alarak, söz konusu mekânların pandemiden dolayı yarı kapasiteyle saat 04.00’e kadar açık kalabileceklerini veya saat 24.00 sınırlamasının pandemiyle ilgili geçici bir önlem olduğunu açıklasaydı, bu tepkiyle karşılaşmayacaktı.

***

İşletmelerin iflas etmesine ve birçok müzisyenin işsiz kalmasına yol açacak bu uygulama, daha büyük bir resimin küçük bir parçasıdır. 

AKP hükümeti, sağlık kavramının arkasına saklanmış dini bir gerekçeyle, alkollü içeceğe karşı savaş açmıştır. Alkollü içeceklere getirilen orantısız ve abartılı vergiler; saat 22.00’den sonra alkollü içecek satışının yasaklanması; konserlerde, festivallerde alkollü içecek satışının ve üniversite kampuslarında alkollü içecek ikram edilmesinin yasaklanması; alkollü içecek üreten firmaların reklam vermesinin ve etkinliklere sponsor olmasının yasaklanması; üç haftalık tam kapanma döneminde alkollü içecek satışının tamamıyla yasaklanması, bunun en önemli göstergeleridir. Erdoğan’ın, müzik yayını yapan barların ve gece kulüplerinin kapanış saatlerini 24.00 olarak açıklaması, alkollü içeceğe karşı açtığı savaşın da bir parçasıdır.

***

Bu, aynı zamanda eğlenceye ve eğlence sektörüne karşı açılmış bir savaştır. AKP hükümeti, müziğin ve içkinin yan yana geldiği ortamları hedef alarak, kendi kasvetli yaşam tarzını herkese dayatma yoluna gitmiştir. Buna, Nietzsche’nin deyişiyle, Hıristiyanlığın çileci yaşam anlayışının topluma dayatılması da denebilir. Ortaçağda Avrupa’da egemen olan bu anlayış, 21. yüzyılda Türkiye’de dayatılmaya çalışılmaktadır. 

Televizyonlardaki yılbaşı programlarına dansözlerin çıkmasının engellenmesi, uluslararası buz pateni yarışmalarının yayından kaldırılması, mayo ve iç çamaşırı reklamlarının engellenmesi, “Huysuz Virjin” gibi tabuları yıkan televizyon programlarının yayımlanmasına son verilmesi, üniversitelerdeki bahar festivallerinin yasaklanması, Blues ve Rock festivallerine son verilmesi, Eurovision şarkı yarışmasından çekilme kararının alınması, Rumeli Hisarı konserlerinin iptal edilmesi gibi uygulamalar da bu büyük resimin parçalarıdır.

***

Bu kasvetli ve çileci yaşam biçimi aynı zamanda, kadının bedenine ve cinselliğine indirgenmiş sahte bir ahlak anlayışıyla birlikte, bastırılmış bir cinselliğin de dışavurumudur. Bu teokratik dayatma, insan ruhunun ve bedeninin özgürleşmesine karşı verilen bir savaştır. 

İnsanı dünyevi bir varlık yerine, öte dünyadaki yerini bekleyip geçici bir alanda çile dolduran bir varlık olarak gören ve bunun mutlak bir gerçek olduğunu sanan bu zihniyet, siyasallaştığı anda, İslamofaşizme dönüşmektedir. “Biz yaşam tarzımıza ve dini inancımıza müdahale edilmesine karşı mücadale ediyoruz” diye halkı kandıranların, bu mücadeleyi, kendi yaşam tarzlarını herkese dayatmak için verdikleri ortaya çıkmıştır. 

Bu durumda, camide beş vakit namaz kılmayan bir Sünni Müslümanın, cemevinde ibadet eden bir Alevi Müslümanın, Müslüman olmayan bir dindarın, bir ateistin, bir agnostiğin, bir deistin de gece saat 04.25 civarında yüksek sesle hoparlörden yayımlanan ezan sesinden rahatsız olma hakkı doğmuştur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anormal hükümet 18 Kasım 2024
Emperyalizmin tuzağı 11 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları