Örsan K. Öymen

Müslümanlar nerede?

25 Ekim 2018 Perşembe

Teokratik bir monarşi olan Suudi Arabistan, insan haklarının ve özgürlüklerin en fazla ihlal edildiği ülkelerden birisidir. Müslümanlara göre İslam dininin peygamberi olan Muhammed’in yaşadığı topraklarda kurulan bu devlet, sadece uluslararası hukuk açısından değil, İslam dininin temel kitabı olan Kuran açısından da, utanç verici bir yönetim tarzı sergilemektedir.
Ateizm, agnostisizm ve deizm gibi felsefi kuramlar açısından bakıldığında veya siyasi bağlamda laiklik ilkesi esas alındığında, İslam üzerinden yapılacak bir çözümleme anlamlı olmayabilir. Ancak Müslüman olduğunu iddia edenlerin, kendi içlerinde tutarlı olup olmadıklarını ve gerçekten Müslüman olup olmadıklarını anlamak için, İslam paradigması üzerinden bir çözümlemenin yapılması da kaçınılmazdır. Kuran, sadece kozmolojik açıklamalardan, tarihsel olayların aktarımından ve ritüellerin önerilmesinden ibaret bir kitap değildir.
Kuran aynı zamanda, bir ahlak anlayışını da ortaya koyar. Bu ahlak anlayışı da şöyle özetlenebilir: Müslüman isen, insan öldürmeyeceksin, zulüm yapmayacaksın, merhametli olacaksın, adil olacaksın, kibirlenmeyeceksin, böbürlenmeyeceksin, yalan söylemeyeceksin, iftira atmayacaksın, hırsızlık yapmayacaksın, mala, paraya, gösterişe düşkün olmayacaksın, muhtaç olanlara yardım edeceksin. Bu değerler ve ilkeler elbette dinin tekelinde değildir, dinlerden bağımsız olarak insanlık tarihinde ortaya çıkmıştır. Ancak bu değerler ve ilkeler, aynı zamanda, Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi dinlerin de temelinde yer almaktadır.
Kuran’da bunlarla ilgili yüzlerce ayet vardır. Ancak bazı insanlar hâlâ, Kuran’daki ahlak boyutunu yok saymakta, Allah’ın varlığını ve Muhammed’in peygamber olduğunu kabul etmekle, namaz kılmakla, oruç tutmakla, içki içmemekle, domuz eti yememekle, örtünmekle Müslüman olunacağını sanmaktadırlar.
Vatandaşların beyanına göre Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkelerde, sadece evrensel insan hakları ve uluslararası hukuk açısından değil, İslam dininin kendisi açısından da büyük bir sorun yaşanmaktadır. Hatta, ateistlerin, agnostiklerin ve deistlerin, yani dinsizlerin çoğunlukta olduğu İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Fransa, Britanya, Hollanda, Belçika, İsviçre gibi ülkeler, insan haklarının ve hukukun en az ihlal edildiği, yolsuzlukların seviyesinin de en düşük olduğu ülkeler arasında yer almaktadır. “Eurobarometer” adlı araştırma kurumunun dindarlık konusunda ve “Transparency International” adlı araştırma kurumunun yolsuzluklar konusunda yayımladığı raporlarda ortaya konan veriler, bunu açık bir biçimde göstermektedir.
Gazeteci-yazar Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda katledilmesi, Suudi Arabistan’daki insan hakları ihlallerinin ve genel yozlaşmanın gündeme gelmesini gerektiren bir olay olduğu halde, petrolsilah- dolar temelindeki kirli ve ahlaksız ilişkiler, bir yandan insan haklarını ve uluslararası hukuku, bir yandan da İslam dinini bekleme odasına alacak gibi görünmektedir.
İşin garibi, Türkiye’de her fırsatta Müslüman olduğunu iddia eden vatandaşlar ve onların kurduğu sivil toplum örgütleri de üç maymunu oynamaktadırlar. İsrail askerlerinin bir Filistinliyi katletmesi durumunda camilere koşarak tekbir getirenler, İstanbul’un ortasında bir Suudi Arabistan vatandaşı Suudi Arabistan yönetimi tarafından katledildiği zaman, herhangi bir büyük çaplı protesto eylemi yapmamaktadırlar.
Zulümün, merhametsizliğin, adaletsizliğin, kibirin, böbürlenmenin, yalanın, iftiranın, hırsızlığın, mala, paraya, gösterişe düşkünlüğün, bencilliğin son on yılda tavan yaptığı Türkiye’de, belki buna da şaşırmamak gerekir.
İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk, Türkiye’nin bir “Allah ile aldatma cenneti” olduğunu, halkının yüzde 99.5’inin değil, yüzde 0.5’inin bile Müslüman olmadığını söylemişti.
Türkiye dahil, Müslümanların çoğunlukta olduğu sanılan ülkelerdeki insanlar, bir an önce, Müslüman olup olmadıklarına karar verseler, Mevlana’nın deyişiyle, oldukları gibi görünüp, göründükleri gibi olsalar, insanlık açısından önemli bir adım atmış olurlar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anormal hükümet 18 Kasım 2024
Emperyalizmin tuzağı 11 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları