Örsan K. Öymen

CHP’nin bölünmesi

17 Ağustos 2020 Pazartesi


CHP kurultayı sonrasındaki tartışmalar halen devam ediyor. CHP’nin bir önceki genel seçimde cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce’nin yeni parti kuracağı iddiaları ve “1000 Günde Memleket Hareketi” adı altında bir çalışma başlatacağını ilan etmesi, CHP’nin bir bölünme sürecine gireceğine yönelik endişelerin artmasına neden oldu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve kendisine yakın genel başkan yardımcılarının ve il başkanlarının, kurultayda, parti içi birlik ve beraberliği sağlamak, partinin eski ve yeni kadrolarını bir araya getirmek, parti yönetimine zaman zaman eleştiriler getiren kesimleri de kadrolarına katmak ve onlardan yararlanmak, partinin programında ifade edilen temel ilkeleri özümsemiş kişilere yönetim kadrolarında daha fazla yer vermek, dar bakışlı nepotist yaklaşımları kırmak konularında yetersiz kalmaları sonucunda, parti içinde sancılı bir sürece girilmiştir. “Küçük olsun, benim olsun, herkes benden olsun” biçimindeki hastalıklı zihniyet, CHP’nin çalkantılı bir döneme girmesine neden olmuştur.

Öte yanda, Muharrem İnce’nin, parti yönetiminin bu hatalarına verdiği orantısız tepki, partideki bölünme sürecine hız kazandırmıştır. Mahalle, ilçe, il kongresi ve kurultay süreçlerinde parti yönetimine eleştirilerin getirilmesi son derece doğaldır. Bu eleştirilerin ortaya konması, partinin sağlıklı bir biçimde gelişmesi açısından zorunludur. Ancak CHP’den istifa edip başka parti kurmak veya parti içinde çift başlılık yaratacak paralel yapılanmalara girişmek, üç yıl boyunca CHP yönetimini tartışmalı hale getirmek ve seçim döneminde CHP’yi zaafa uğratmak, partiye de ülkeye de çok büyük bir zarar verir. Böyle bir yol izlemek siyaseten de intihar etmekten başka bir anlama gelmez.

***

Bununla birlikte, kongre ve kurultay süreçlerinde parti yönetimine getirilen eleştirilere, “listeye giremedi ondan eleştiriyor” veya “seçilemedi ondan eleştiriyor” gibi bayatlamış kasaba kurnazlıklarıyla yanıt vermek de partiye hiçbir katkı sağlamaz, sorunların halının altına süpürülmesi dışında hiçbir işe yaramaz. Hele, yönetime yönelik bu eleştirileri yapan kişiler, seçilsin veya seçilmesin, listeye girsin veya girmesin, eleştirileri konusunda her zaman tutarlı davranmışlarsa, geçmişte seçildikleri dönemde de parti yönetimine eleştiriler getirmişlerse ve eleştirilerini ideolojik gerekçelerle ilkeler üzerinden ortaya koymuşlarsa, ayrıca bu kişiler, adil bir yarışın sonucunda değil, “anahtarın anahtarı” entrika listeleriyle, delegenin özgür iradesi baskı altına alınarak seçtirilmemişse, “listeye giremedi ondan eleştiriyor” veya “seçilemedi ondan eleştiriyor” yaygarası kopartanların haddini bilip susması gerekir.

***

CHP’de, yönetim kademesinde olanlardan en sade üyesine kadar herkesin bilmesi gereken bir şey vardır: CHP bir siyasi partidir. CHP bir akademik düşünce ve tartışma platformu veya bir öğrenci kulübü değildir. CHP’nin, partinin en üst karar organı olan kurultay tarafından onaylanan bir parti programı ve parti tüzüğü vardır. Her üye bu program ve tüzükteki temel ilkelere uymakla yükümlüdür. Bu ilkelerin ne olduğu açıktır: Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Ulusçuluk, Devrimcilik, Sosyal Demokrasi, Demokratik Solculuk.

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu ve ilk genel başkanıdır. Atatürk aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıdır. Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Ulusçuluk, Devrimcilik 1920’li ve 1930’lu yıllarda partinin temel ilkeleri olarak ortaya çıkmıştır. “Atatürk de tartışılabilir” veya “1930’ların koşulları artık geçerli değildir” gibi söylemlerle partinin temel ilkelerine aykırı hareket etmek, tüzüğe göre parti suçudur.

Cumhuriyetin yerine monarşinin, halkçılığın yerine oligarşinin, devletçiliğin yerine serbest piyasacı neo-liberalizmin, laikliğin yerine teokrasinin, ulusçuluğun ve vatandaşlık bilincinin yerine ümmetçiliğin, devrimciliğin yerine neo-Osmanlıcı muhafazâkarlığın getirildiği 21. yüzyılda, bu ilkelerin artık geçerli olmadığını savunmak, ancak bir akıl tutulmasıyla açıklanabilir!




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anormal hükümet 18 Kasım 2024
Emperyalizmin tuzağı 11 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları