Örsan K. Öymen

CHP, aydınlar ve medya

20 Aralık 2021 Pazartesi

Aydın insan, bir yandan belli bir bilgi birikimine ve akıl yürütme becerisine sahip olan, bir yandan da dünyanın, insanlığın, ülkenin ve halkın gelişmesi ve ilerlemesi için mücadele veren insandır. 

Aydın insan, doğruyu ve gerçeği araştıran, sadece ve sadece doğruya ve gerçeğe sadık olan insandır. 

Bu nedenle aydın insan, gerektiğinde iktidarı, gerektiğinde muhalefeti eleştirir. Siyasi parti liderlerinin ve yöneticilerinin amigoluğunu, taraftarlığını, avukatlığını yapan insanlar aydın olamaz. 

Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı ve CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’a göre, aydın olup olmamak, yazar olup olmamak, köşe yazarı olup olmamak, anlaşılan, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmasını destekleyip desteklememeye bağlı bir durumdur! 

Erdoğan Toprak, geçen günlerde yaptığı bir açıklamada, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını seçilemeyeceği gerekçesiyle savunmayanlar veya bu konuda kuşkularını dile getirenler için, “aydın geçinen, yazar geçinen, köşe yazarı denen arkadaşlar” ifadelerini kullandı! Böylece Erdoğan Toprak, aydın, yazar ve köşe yazarı olmak için yeni bir ölçüt icat etmiş oldu! 

Erdoğan Toprak bununla da yetinmedi, hızını alamayıp Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olamaması durumunda, bunun sorumlusunun bu aydınların ve yazarların olacağını iddia etti!

***

Anlaşılan, AKP diktatörlüğünün medyayı kontrol altına alma hastalığı, CHP yönetimine de bulaşmıştır. Nitekim medyanın uzun bir süredir, büyük ölçüde, “AKP medyası” ve “CHP medyası” olarak ikiye bölündüğü bir sır değildir. 

AKP iktidarının, televizyonlarda hangi yorumcuların konuk edileceğine, gazetelerde hangi köşe yazarlarının yazı yazacağına karar vermesi gibi, CHP yönetimi de benzer bir yolu izlemektedir, baskı yoluyla kendi medyasını yaratmaya çalışmaktadır. Böylece halk genellikle, siyasi parti yönetimleri kimi onaylarsa, onların bakış açılarını öğrenebilmektedir. 

AKP’ye muhalefet eden kanallarda ve gazetelerde, Kılıçdaroğlu’nun eleştirilmesi nadiren rastlanan bir durumdur. Böyle bir eleştirinin ortaya çıkması durumunda da CHP yönetimi devreye girerek çeşitli baskı mekanizmalarını çalıştırmaktadır. 

Oysa medyanın birinci görevi ve ahlaki sorumluluğu, kamuyu, halkı bilgilendirmek ve bilinçlendirmektir. Medya etiğinin birinci kuralı budur. Medyanın görevi, ister iktidarda olsun, ister muhalefette olsun, siyasi partilerin yönetimlerine hoş görünmek, onlarla her zaman aynı görüşte olmak değildir. Medya, siyasi güç odaklarının değil, halkın ve kamunun hizmetinde olmalıdır. 

Aksi halde o ülkede demokratik bir düzenin kurulması olanaksızdır. Çünkü medya, yasama, yürütme ve yargı ile birlikte, demokratik düzenin temel unsurlarından birisidir. Bu nedenle, demokratik bir düzende, yasama, yürütme, yargı arasında var olması gereken güçler ayrılığı, medya için de geçerlidir. Güçler ayrılığı, siyasi partiler ve medya arasında da geçerli olması gereken bir durumdur. Bunu kabul etmeyen siyasetçilerin demokrasiyi özümsedikleri söylenemez.

***

CHP yönetiminin medya üzerinde uyguladığı baskının ve Erdoğan Toprak örneğinde görüldüğü gibi hakarete ve aşağılamaya kadar varan saldırgan tutumunun bir nedeni de kendi örgütünü ve tabanını baskı altına alma çabasıdır. 

Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına, partinin üyelerinin, tabanının, örgütünün karar vermesi istenmemektedir. Bu karar genel merkezde dar bir çevre tarafından alınmaya ve daha önce de olduğu gibi üyelere, tabana, örgüte dayatılmaya çalışılmaktadır. 

Bu yapılırken de derinlemesine, ayrıntılı ve güvenilir bilimsel bir çalışma gerçekleştirilmeden Kılıçdaroğlu’nun seçileceği varsayılmaktadır veya sınırlı sayıda ilde sınırlı sayıda kişiyle gerçekleştirilen bazı araştırmalar gerekçe gösterilerek ve bunun aksini gösteren daha kapsamlı araştırmalar yok sayılarak sonuca ulaşılmaktadır. Bu yolun etik de olmadığı, bilimsel de olmadığı açıktır. 

CHP yönetimi, bu ülkenin sevilen ve sayılan aydın köşe yazarlarını aşağılayarak ve kamuoyu önünde hedef haline getirerek saygınlık elde edemeyeceği gibi, seçim de kazanamaz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anormal hükümet 18 Kasım 2024
Emperyalizmin tuzağı 11 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları