Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sıra ‘Aaa bakın Avrupa’da da yüksek yargıyı hükümet atıyor’ yalanında...

03 Nisan 2017 Pazartesi

İktidarın ülkeyi donatan afişlerine bakıyorum, neredeyse hepsi tepeden tırnağa yalan üzerine kurulu. Bir tanesi mesela “Cumhuriyeti, demokrasiyi güçlendiriyoruz..” Tam tersine kuyusunu kazıyorlar. Zaten olmayan bir gıdım demokrasi bile, ülkenin üzerine ceberrut gibi çöken iktidara fazla geldi, şimdi onu da kaldırma peşindeler...
Yalan üzerine kurulu propaganda TV’lerdeki adamlarınca tam gaz pompalanıyor. İnsanoğlunun bir yanıyla tamamen kötülük peşinde koşan bir karaktere sahip olduğu kanıtlanmış bir gerçek. Yoksa dünyadaki tüm bu kötülükleri açıklayamazsınız...
TV’lerde tartışıyoruz, yüzünüze baka baka “Avrupa ülkelerinde de hükümetler yüksek yargıçları atıyor..” diyor.

Tutacak tarafı yok...
Bu, iki tarafı da keskin bir yalan, yani tutulacak bir tarafı yok, sapı bile.
1) İlki, Referandum’la birlikte yüksek yargı kurulu, yani Hâkimler ve Yargıçlar Yüksek Kurulu (HSYK), tamamen lağvediliyor. Ve hemen hepsini RTE ve AKP Meclisi atıyor. Yani HSYK silme Cumhurbaşkanlaşıyor!
Evet çıkarsa, HSYK 13 üyeden oluşacak. RTE 4 üyeyi doğrudan atayacak. Ama seçtiği Adalet Bakanı ve Müsteşarı HSYK’nin doğal üyeleri, yani doğrudan 6 üyesini belirlemiş oluyor. Diğer 7’sini Meclis seçecek. Meclis adayları nasıl seçecek? Komisyonlar falan, Meclis’e gelince, 360 milletvekilinin onayı bulunmazsa, en çok oy alanlar arasında ad çekme yapılacak. Meclis’te AKP baskın. Dolayısıyla HSYK’ye Cumhurbaşkanı’nın onay vereceği adayların seçilme olasılığı çok yüksek. Dolayısıyla tüm HSYK Cumhurbaşkanı’nca belirlenmiş olacak. Burada toptan kişiye bağlanmış bir kurul oluşturuluyor.

AYM değil HSYK yenileniyor, neden?
Mesela Anayasa Mahkemesi yenilenmiyor. Neden HSYK yenileniyor? Çünkü HSYK tüm ülkede yargıyı belirliyor. Hemen kontrol altına alınması şart olan yargı! Düşünün, önceki gün bir mahkeme bazı gazetecileri salıverdi. Hemen anında siyasi güçler ve iktidarın yargıdaki adamları devreye girdi ve yeniden tutuklama kararı verildi! Gazeteci kılıklı tetikçiler de derhal devreye girdiler ve yargıyı tehdit ettiler... İşte yargı bağımsızlığı büyük ve kof bir yalan!
2) TV’lerde diyorlar ki, kardeşim Avrupa ülkelerinde de yargıçları hükümetler-meclisler atıyor.
Birincisi, Avrupa ülkelerinde dört yılda bir iktidara gelmiş bir hükümetin yüksek yargıya adam ataması ender bir olaydır. Yargıçlar uzun süreli, bazen emekliliğe kadar görevde durur. İki dönemde bile hükümetler yargıç atama olanağına sahip olmayabilir!
İkincisi, hangi Avrupa ülkesinde bir iktidar, tüm Yüksek Yargı Heyeti’ni lağvedip hepsini kendisi seçiyor. Bir örnek var mı, yalancılar!
Üçüncüsü: Fransa’da Başkan 2 üye, Meclis 2 üye atıyor. 22 üyeli heyetin 15’ini yargı belirliyor! Bulgaristan: Üyelerin çoğunluğunu yargı belirliyor. İtalya: 27 üyeli heyetin 13’ünü yargı, 6’sını Meclis seçiyor. Cumhurbaşkanı, Yargıtay başkanı ve başsavcı doğal üye...
Almanya, Avusturya, İngiltere gibi pek çok ülkede HSYK benzeri kurul yok... Zaten gelişmiş ülkelerde yargıyı ele geçirme diye bir mesele de yok. Yargı özgür ve bağımsız, kendi işini yapıyor. Siyaset güdecek, emir verecek ve yönlendirecek yargıyı öyle mi, yeltenenin canına okurlar bu ülkelerde...

Düzeltme:
Dünya yazımda, Cumhurbaşkanı, 2. dönemin sonuna doğru Meclis’i feshederse, üçüncü dönemde de adaylığını koyabiliyor, demiştim. Doğrusu şöyle olacak: Bu fesih- seçimleri yenileme kararını Cumhurbaşkanı’nın değil, Meclis’in vermesi gerekiyor. Ama yine de: Meclis’te diyelim ki güçlü, üçüncü kez seçilme şansını denemek istiyor. Tek tek atadığı milletvekili adamları, Cumhurbaşkanı ile anlaşmalı olarak fesih yoluna gidebilir ve üçüncü kez aday olma yolunu açabilir (4. kez de!).

‘Şeyh Sait’i seviyoruz, ama PKK’ye karşıyız’
AKP içindeki Kürtler Şeyh Sait’i çok seviyor ve böyle diyorlar. Hem seveceksin ama PKK’ya karşı olacaksın. O dönemin Şeyh Sait’inin amaç ve hedefler açısından bugünün PKK’sı olduğunu görmeyeceksin... Şeyh Sait ne yaptı? Aktarıyorum:
“Cumhuriyet ve Mustafa Kemal’in dinsizliğinden, çıkarılan yasalar ile, İslamiyetin, nikâh, ırz ve namusun, Kuran’ın ortadan kalkacağından.. bahseden propagandalar yaptı... Adamları, Cemiyet-i Akvam’a haber vereceklerini, bölgede devletin askeri güçlerinin bulunmadığını ve kolayca bölgeyi ele geçirebileceklerini söyledi. Cumhuriyete ve devrimlere karşı bir ayaklanma fetvası hazırlayarak devrimlere destek verenlerin canları ve mallarının helal olduğunu yazdı. Fetvayı aşiretlerin ileri gelenlerine gönderdi... Şeyh Sait İsyanı’nın bastırılmasından sonra ‘Şark İstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp idama mahkûm edildi.” (Wikipedia)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları