Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu aşkın kökenini söylemiyorlar, ama hissettiriyorlar

15 Kasım 2018 Perşembe

Diyanet Başkanı, Atatürk düşmanı, Yunan galip gelseydi diyebilecek kadar Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna düşman birisini ziyaret ettiği için yoğun eleştirildi. Başkan Bey, 9 Kasım’da gitmiş “hasta ziyareti”ne, 10 Kasım’da haberi resimli olarak medyada sökün etmiş. Cüppesiyle sarığı ile...
Resmi kıyafetle gitmesi önemli mi?Önemi şuradan ileri gelir: Sana sadece Ali Erbaş olarak değil, üstüne üstlük Diyanet İşleri Başkanı olarak, devletin en yüksek memurlarından biri olarak geliyorum. Hürmet, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”
Şimdi düşünün, siz Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti sevdalısı olarak, tanıdığınız, eskiden arkadaşınız, (birileri der ki kardeşim) bile olsa merak eder gider misiniz? Şüphesiz gidenlerin olmasını da yadırgamamak gerek.
Fakat burada kişi yok, Cumhuriyeti yönetenler var, ülke var, “bu ülkenin bu milletin en önemli değerleri” var: Kurtuluş, zafer, Cumhuriyet ve Atatürk... Eğer bu ülkenin yöneticileri, temsilcileri ise bu ülkeye küfredenleri ziyaret edemezler. Ha, şu olur: Hiçbir göreviniz yoktur, gidersiniz.

Bu milletin ‘değerleri’nin anlamsızlığı
“Bu milletin değerleri” sözü dillerine yapışmış bir kadro var işbaşında. Sözde, ülkemillet değerlerine çok önem verir gözükürler. Ama bu hasta adamı her fırsatta el üzerinde tutmaktan çekinmezler.
Fakat mesele sadece Diyanet İşleri Başkanı değil.
Bu hasta adamı ziyaret, AKP ve tüm yönetiminin bir siyasal tutumunun göstergesidir. Dün AKP yetkilileri açıkladı: “Hasta ziyaretinin siyaseti olmaz!”
Burada, siyasetin hasta ziyaretinden ve anlamından bahsediyoruz.
Bir ünlü yazar, neden bu konuda yazmıyorsun diyen bazı okurlarına yanıt vermiş: Bu hasta adama en iyi yanıtı, Cumhurbaşkanı 10 Kasım’da Anıtkabir’e giderek verdi!
Gülmemek için kendimi tuttum. Bu konuyu hiç köşesine taşımasa kendisi için daha iyi olabilirdi. Zerre zekice olmamış.
10 Kasım’da Cumhurbaşkanı, devlet ile birlikte gitmesi gereken yerdeydi. Henüz şimdilik başka bir seçeneği yok. Şimdi Anıtkabir’e giderek, Erbaş’ın hasta ziyaretini eleştirenlere yanıt mı vermiş oluyor?!

Tepeden ziyaret
16 Şubat 2018’de ise Cumhurbaşka-nı da aynı hastanın ziyaretindeydi! Daha önce de “Saray Yemek Masası”nın baş konuklarındandı.
Cumhurbaşkanı da eleştirilmişti. Erbaş da eleştiriliyor.
Erbaş, ziyaretini ve açıklamalarını 10 Kasım’a denk düşürdüğü için eleştirildi. Aslında denk düşürmeseydi de eleştirilmesi gerekirdi.
Soru: Erbaş bu etkinliği için eleştirileceğini bilmiyor muydu.. Biliyordu ve bunu göze almıştı.
Ama umursamadı, göze aldı.

‘Hasta’ ile dayanışma
Onun için önemli olan eleştirilmek değil, bu ülkenin değerlerine saygı değil, bu ülkenin kuruluşuna ve kurucusuna, Türkiye’ye küfür eden bir hastayı, 10 Kasım’a denk düşen günde ziyaretiydi.
Nereden bakarsanız bakın, bu ziyaret hasta adamla bir dayanışma anlamına gelir. Mesela Ali Erbaş, hasta adamın sarf ettiği sözlerine, düşüncelerine bir eleştiri getirdi mi?
Bu düşünceler hasta adamın ağzından istemeden mi dökülmüştü, bu konuda bir özür mü dilemişti, “bir ara öyle düşünüyordum ama şimdi yanlışlığını görüyorum, düşüncelerim çok değişti” mi demişti?
Veya Ali Erbaş Bey, bu hasta adamın düşüncelerini hiç paylaşmıyorum, yanlış çok şeyler söyledi, ama eski bir hukukum nedeniyle ziyaret ettimmi dedi?..
Böyle olsaydı o zaman 10 Kasım’a denk düşen bir zamanı seçmez, sıradan anlamsız bir günü tercih ederdi.
Ama bunu yapmadı. Tersine, 10 Kasım’larda kenefe gidin diyen bir hasta adamı, ziyarete gitti, tam 10 Kasım günü de ziyareti açıklandı!
Bu, büyük ve göz yaşartıcı bir dayanışmaydı. Bu dayanışma, iktidarın dayanışmasıdır.
Cumhurbaşkanı bu hastayı ziyaret etmeseydi, sofrasına çağırmasaydı, Ali Erbaş Bey de buna cesaret edemezdi, hatta fikirlerini bile değiştirebilirdi. AKP yönetimi de böyle bir açıklama yapmazdı.
Bir “bütünlüklü eylem” ile karşı karşıyayız. Gerçi AKP’nin esas düşüncelerini hep biliyoruz.. İktidar cephesinde değişen bir şey yok.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları