Öner Yağcı

Server Tanilli (30.11.2019)

30 Kasım 2019 Cumartesi

12 Eylül’e doğru giderken bilimin de sınav verdiği günlerdeydik.

Beyinlerin pasını silen onurlu bir sesle, Server Tanilli ile buluştuk.

Yalnızca bir anayasa hukuku doçentinin değil, gelecek genç kuşakların öğretmeni olacak olan sarsılmaz bir aydınlığın çığlığıydı bu.

Server Tanilli’nin (1931-29 Kasım 2011) Uygarlık Tarihi’yle ilgili yargılanması bilimle bilim düşmanlığının, akılla akıldışılığın, aydınlıkla karanlığın çarpıştığı bir alana dönüştü.

İnsan için çağdaş uygarlık, toplumsal adalet, düşünce özgürlüğü, eşitlik, kardeşlik, barış, demokrasi istediğini söyledi. Anadolu’da yaşamış, bunları isteyen birçok insanla aynı damardan beslendiğini söyledi. Bilimin onurunu korudu.

 

Öyle bir savunma ki..


Şunları söyledi savunmasında (30 Eylül 1976):

Bir bilim adamı olarak kabul ettiğim metot, görüş ve düşüncelerimden dolayı kime karşı sorumluyum? Yaşadığım çağa ve topluma karşı... Bilim adamının mahkemelere karşı sorumluluğu var mıdır? Hayır! Bilim adamı, bilimsel görevini yerine getirirken mahkemelere karşı hesap vermez. Böyle bir yol tutulursa, o toplumda hem bilim ilerleyemez, hem de tarihte çok acı örneklerini gördüğümüz büyük yanlışlıklar yapılmış olur mahkemelerce; giderek, adalet ağır yaralar alır... Yazdıklarım, yazılması gereken şeylerdi. Bugün yazmaya kalksam, -en azından- gene aynı şeyleri yazardım. Attilâ İlhan’ın, o yeni ve unutulmaz şiirlerinden birinin son mısraları geliyor aklıma:

O sözler ki, kalbimizin üstünde

dolu bir tabanca gibi ölüp ölesiye taşırız

O sözler ki, bir kere çıkmıştır ağzımızdan

uğrunda asılırız...

 

Anka Kuşu oldu


Onun özlediği yaşama biçiminin düşmanı yalnızca yasalar ve yöneticiler değildi. Ümit Kaftancıoğlu’nu, Doğanay’ı, Tütengil’i, Doğan Öz’ü, Cömert’i, Orhan Yavuz’u, Necdet Bulut’u, daha birçok insanımızı aramızdan alan kiralık katiller, tetikçiler vardı.  

7 Nisan 1978’de vurdular ama 12 Eylül karanlığı yok edemedi onu. Tekerlekli sandalyede sürdürdüğü yaşamıyla Anka Kuşu oldu. Aklın ve bilimin ışıldağı kitaplarıyla gülümsedi:

Uygarlık Tarihi, Yüzyılların Gerçeği ve Mirası (6 cilt), Nasıl Bir Demokrasi İstiyoruz?, Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?, Dünyayı Değiştiren On Yıl, Fransız Devriminden Portreler, İslam Çağımıza Yanıt Verebilir mi?, Voltaire ve Aydınlanma, Yaratıcı Aklın Sentezi, İnsanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?, Strasbourg Yazıları, Değişimin Diyalektiği ve Devrim, Çağdaşımız Victor Hugo, Kadın Sorununun Neresindeyiz?, Din ve Politika: “Laik Barışın Dostları ve Düşmanları. Voltaire’den Kandid ya da İyimserlik, Robert Mantran’dan Osmanlı İmparatorluğu Tarihi çevirileri.

Hakkında Türkiye’de Aydınlanma Hareketi adlı Server Tanilli’ye Saygı kitabı ve Alpay Kabacalı’nın Çağına ve Halkına Sorumlu Server Tanilli var.

 

Aydınlığa gülümseyen devrimci bilge


İlhan Selçuk, Eğer umutsuzluk benliğinizi sararsa, Tanilli’ye bakın, (bir) kitabını alın, okuyun. Umut çiçeği açar yüreğinizde” dedi. Bülent Tanör, Her şeyi insanda arayan bir yazar... Düşünce üretiminin durak bilmeyen dinamosu...” diyerek tanımladı onu. Adnan Binyazar, Bir konuyu en başından alıp çağdaş yerine oturtma, böylece ansiklopedik denecek temel bilgileri saptama, Tanilli’nin en belirgin yöntemidir... dedi.

Nihat Behram şiirinde şu dizeleri yazdı: 

Sen insanlık katında yücelirken/ Seni düşleyenler cüce kaldılar/ Sende bilgi sende direnç bilendi/ Bilmem ki sana saldıranlar nice kaldılar/ Gövdende çağlar uğulduyor/ Yenilmez dağlar uğulduyor/ Milyarların katliam silahlarına harcandığı dünyada/ Senin varlığında insancıl şarkılar uğulduyor...

Aydınlığıyla yaşayacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Yeni despotizm’ 21 Aralık 2024
Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları