Öner Yağcı

Şeftali çekirdeği...

25 Kasım 2023 Cumartesi

Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” sözünün ışığında aydınlarımız uyardı:

“İnsanlar benzerler çünkü kültürleri benzer, insanlar benzemezler çünkü kültürleri farklıdır, insanlar değişirler çünkü kültürleri değişmektedir” diyen Bozkurt Güvenç, Türkiye’nin “çağdışı Tanzimat deneyimi” yaşadığını yazdı.

Bütün kötülüklerin bilgisizlik sömürüsünden kaynaklandığını, “Cehaletin temel bir hastalık” olduğunu söyleyen Doğan Kuban, “Cehaletin iç ve dış kölelik tuzağı olduğunu anlamayan, o cehaletin parçasıdır” dedi.

İlhan Arsel, “... Cehaletin iktidar olması ne kerte korkunç bir tehlikeyse ‘iktidarın cehaleti’ de o kerte bir felakettir” dedi.

Onun Cehaletin İktidarı adlı kitabına yazdığı sunuşta Muazzez İlmiye Çığ, “Tanrı’nın verdiği aklı kullanmayıp şeriat peşinde koşan toplumların sonu yok olmaktır” diye uyardı.

EMANETE SAHİP ÇIKMAK

Cumhuriyet yazarları emanete sahip çıkıp uyarılara devam ediyor:

Kültürü, “İnsanın doğaya eklediği tüm maddi ve manevi varlıkların toplamıdır” diye tanımlayan Emre Kongar, çalışkanlığıyla parmak ısırtıyor.

Erdal Atabek, “Biat kültürüne yatkın, itaat temelli ön kabullere sahip, risk almaktan korkan, değişimden kaçınan, alıştığını sürdürme eğilimli, bireylerin çoğunluğundan oluşan bir toplumda yaşıyoruz. Çektiğimiz sıkıntıların temeli budur. Değişimin zorlandığı yer burasıdır. Değiştirmemiz gereken de budur” diyor.

Özdemir İnce, Amin Maalouf’un Ortadoğu insanını şöyle tanımladığını yazıyor: “Her şeye üzülen ama hiçbir şeyle ilgilenmeyen insanlar. Şikâyet eden bir insanın çözüm aradığını sanırsınız. Hayır! Bizde insanlar çözüm için değil söylenmek için şikâyet eder. 50 sene aynı şey anlatılır, aynı gelir, aynı gider...”

Ergin Yıldızoğlu, “Laik Cumhuriyetin ‘dünyası’ kültür savaşlarını kaybediyor. Dini yargıların, kadroların ve kurumların eğitim sistemine nüfuz etme süreci seçimlerden sonra hızlandı. Hukuk sistemi bütünlüğünü kaybediyor, anayasa ‘egemenin’ yargılarına tabi olmaya başlayarak anlamsızlaşıyor” diyor. 

Örsan K. Öymen noktayı koyuyor: “İleri uygarlık ve ileri kültür, dogmatizmden değil, özgür ruhlardan çıkar.”

‘ŞEFTALİ ÇEKİRDEĞİNE İNAN, KENDİ GÜCÜNE GÜVEN!’

Yılmaz Güney’in Oğluma Hikâyeler adlı kitabında yer alan öyküsünü anımsadım:

Şeftali çekirdeğini dişiyle kırmak için zorlanan çocuğa babası, dişleriyle kıramayacağını söyler. Çocuk inat eder, çekirdeği ayakkabısının topuğuyla, taşla kırmayı dener ama kıramaz. Tekmeleyince tulumbanın yanındaki toprağa düşen çekirdeği toprağa gömer.

Aradan günler geçer. Bir gün babası çağırıp topraktaki iki yeşil yaprağı göstererek bunun, dişleriyle ve taşla kıramadığı şeftali çekirdeğinden çıkan fidan olduğunu söyler ve devam eder:

“Ne zaman, hangi koşullarda olursan ol, dara düştüğünde şeftali çekirdeğini anımsa. Dişinle kıramadın o çekirdeği, taşla kıramadın. Ama uygun toprağa düşen çekirdek, günü gelince o sert kabuğu parçalar, toprağı deler ve yeşerir. Nedir o çekirdeğe bu gücü veren, güzel oğlum? Çekirdek, kabuğunu parçalayan gücünü kendi içindeki çekişmelerden alır oğlum. Her şey kendi içinde zıtlarını taşır. Her şey kendi içinde, kendini değiştirecek, başkaldıracak özü taşır...

Şeftali çekirdeğine inan, kendi gücüne güven!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Yeni despotizm’ 21 Aralık 2024
Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları