Öner Yağcı

Planlı, örgütlü bir saldırı

25 Aralık 2021 Cumartesi

Anna Seghers, “Çok az kişi, geçmiş yılların olaylarından bir yara almaksızın çıkabilmiştir” der.

Orhan Tüleylioğlu’nun Kahramanmaraş Katliamı, Aziz Tunç’un Maraş Kıyımı, Ali Yıldırım’ın Hatırla Maraş, Orhan Gazi Ertekin’in Maraş Katliamı adlı kitaplarında ayrıntılarıyla aktarılıp incelenen katliam, ülkemizin 12 Eylül’e ve oradan bugünlere getirilmesinde dönüm noktası ve insanlığa karşı işlenen bir suç olmasına karşın toplumsal belleğimize yeterince yerleştirilemedi. 

KAHRAMANMARAŞ KATLİAMI

1970’lerde, sağ partilerin (AP, MSP, MHP) 12 Mart sonrasında yeniden yükselen solu ve CHP’nin iktidarını engellemek için oluşturduğu II. MC’nin (Milliyetçi Cephe: 21 Temmuz 1977-5 Ocak 1978) saldırgan politikası sürüyordu.

19-26 Aralık 1978’de yaşanan Kahramanmaraş katliamına, günde yirmi kişinin öldürüldüğü, aydınlara yönelik suikastlardan (Doğan Öz, Server Tanilli, Bedrettin Cömert, Bedri Karafakıoğlu, Necdet Bulut...) ve katliamlardan (1 Mayıs 1977, Malatya, Sivas, Bahçelievler...) sonra gelmiştik. 

Sağ-sol çatışması, mezhep çatışması olarak sunulmaya çalışılan bu katliam, devrimcileri susturmak, toplumsal muhalefeti sindirmek amacını taşıyordu.

EMPERYALİST POLİTİKALAR

Uğur Mumcu katliamın hemen ertesinde şunları yazdı (Cumhuriyet, 25 Aralık 1978):

23 Aralık günü, Menemen’de kanlı gericiler tarafından boğazlanarak şehit edilen Teğmen Kubilay’ın kırk sekizinci ölüm yıldönümünü yaşıyorduk. Kubilay’ın başını kesen Derviş Mehmet, inanın Kahramanmaraş katillerinin yanında zemzemle yıkanmış kadar temiz kalır. Olay öylesine korkunç, öylesine alçakça ve öylesine namussuzca planlanmış ve sahneye konmuştur... Bunun adına ‘anarşi’ de denmez, ‘sağ sol çatışması’ da... Bu ‘Alevi-Sünni’ düşmanlığı ile de açıklanamaz. Bu planlı ve örgütlü bir saldırıdır...”

Senaryosunun aynı olması bu katliamın da tek bir el tarafından yönetildiğinin kanıtıydı.

Dönemin başbakanı Bülent Ecevit, olayların kendisini sıkıyönetim ilanına zorlamak için kontrgerilla tarafından çıkarıldığını bildirdi.

Oltadaki Balık Türkiye (M. Emin Değer), Yeni Dünya Düzenine Zorlanması Odağında Türkiye (M. İlhan Erdost), Bitmeyen Oyun (Metin Aydoğan) gibi kitaplarda geniş boyutlarıyla incelenen bu katliamların perde arkasında ülkemiz için planlanan emperyalist politikalar vardı.

Katliam, 12 Eylül’e giden kilometre taşlarından biri olurken yeni öldürümleri de (Abdi İpekçi, Cevat Yurdakul, Talip Öztürk, Ümit Yaşar Doğanay, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu, Mustafa Kulkuloğlu, M. Zeki Tekiner, Abdurrahman Köksaloğlu, Kemal Türkler...) getirdi.

TÜRK-İSLAM SENTEZİ

Katliam, daha sonraki yıllarda ülkemizin başına çöreklenerek Yeni Dünya Düzeni’nin altyapısının, bugün yaşadığımız karanlığın temeli olan Türk-İslam Sentezi’nin ete kemiğe büründüğünün işaretiydi.

Bu ete kemiğe bürünme, sıkıyönetimin, 24 Ocak 1980 kararlarının ve hemen ardından gelen 12 Eylül’ün politikalarının uygulanması için gereken baskı ortamının hayata geçirilip toplumsal muhalefetin ezilmesi anlamına geliyordu.

Katliam, inceleme ve tanıklıklara (Kanlı Maraş’ın Öyküsü-Hulusi Konuk, Maraş’tan Bir Haber Geldi ve Maraş’ta Kan Sesleri-Bilsen Başaran, Güneşin Ağladığı Gün-Fikret Güneş, Maraş Katliamı-Salman Nurhak), öykülere (Kıran Resimleri-İnci Aral, “Beni Sen Öldür”-Aziz Tunç), şiirlere (Kanrevanmaraş-Nuh Ömer Çetinay, Maraş’ta Ahım Kaldı-Ahmet Aktuna) ve bir romana (Maraş Maraş-Faruk Demirel) konu oldu.

***

Bir Fransız özdeyişi şöyledir: “Acılar geçer ancak acı çekmek asla! O halde, bilincin geçmişi affetmesi olanaksız!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Yeni despotizm’ 21 Aralık 2024
Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları