Öner Yağcı

Edebiyatçının ‘muhalif’liği

27 Temmuz 2019 Cumartesi

İlkel toplumdan günümüze kadarki insanlık serüveninde edebiyat, güzelliği arayışın, yaşamı güzelleştirmenin önemli araçlarından biri olmuştur. Zamanı aşmayı başaran ve dünden bugüne gelen edebiyat yapıtlarına baktığımızda bu özelliklere sahip olan yapıtların büyük bir çoğunluğu oluşturduğunu görürüz.
Gılgameş destanından başlayarak tüm destanlarda Tanrılar düzenine ya da egemenliklere karşı özgürlük ve ölümsüzlük arayışının yer alması, daha sonraki edebiyat yapıtlarının çoğunda bu arayışın güzellenmesi yaşamla bütünleşen edebiyatın başarısıdır. Bu tabloda, var olan düzenlere ve egemenliklere karşı olmayan edebiyat yapıtları vardır.

Edebiyat kendini yadsıyamaz
Edebiyatın var olan düzeni savunarak kendini yadsıması düşünülemez. Çünkü var olanı savunmak yeni, güzel arayışının son bulmasıdır ki bu, insanın doğaya, yaşama egemen olma savaşımının, gelişmenin, ilerlemenin durması anlamına gelir. Bu ise insanın, yaşamın doğasına aykırıdır.
Edebiyat insani olandır, insani olmayan, insanın gelişmesinin önünde duran bir edebiyat olamaz.

Dünden bugüne edebiyatçılarımız
Süren düzeni savunan bir edebiyatın olamayacağını somutlayarak kendi tarihimizdeki yaşam- edebiyat ilişkisinde görülenler de insanlık tarihinde görülenlerden farklı değildir.
Çok kısa bir anımsatmayla Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Dadaloğlu gibi ozanların şiirlerindeki yaşam gerçeğinin, Osmanlı toplum düzenini anlamamızdaki katkıları yadsınamaz. Bu noktada edebiyat yoluyla ileri yaşam biçimlerinin savunulduğunu görmek, edebiyatın nelerin yanında ve nelere karşı olduğu konusunda kesin bir düşünce verir. Bu düşünce bizi, edebiyatın sömürüye, baskıya karşı olan insanlığın yanında; içinde baskı, sömürü olan düzenlere karşı olduğu sonucuna götürür.
Daha sonraki dönemlerde de, Tanzimat’ta Namık Kemal’in, Meşrutiyet’te Tevfik Fikret’in, Cumhuriyet döneminde Nâzım Hikmet’in, Sabahattin Ali’nin, Aziz Nesin’in, 40 Kuşağı edebiyatçılarının, Orhan Kemal’in, Yaşar Kemal’in, Fakir Baykurt, Talip Apaydın gibi Köy Enstitülü edebiyatçıların, adlarını saymaya sayfaların yetemeyeceği onlarca görkemli edebiyatçımızın, daha sonraki kuşak edebiyatçıların yarattıklarına baktığımızda da aynı gerçeği ve edebiyatımızın bu konuda anlamlı bir sınav vermiş olduğunu görürüz.

Edebiyatçının tanıklığı, sınavı
Bu tanıklık, edebiyatın insanlığın güzel yaşamlar arayışına engel olan düzenlere muhalif olma kimliğini de açıkça ortaya çıkarır. Bunun içindir ki gerçek edebiyatçılar düzenin egemenlerince sürekli olarak baskı altına alınmaya, sindirilmeye, yıldırılmaya çalışılmıştır. Tarih boyunca bu baskının idamla, öldürümle, hapisle, sürgünle, işkenceyle, zorbalıkla, yasaklamayla, yakmayla, sansürle ve başka biçimlerle sürdüğü görülür.
Edebiyatçılar da tarih boyunca birçok örneğini gördüğümüz gibi bu baskılara karşın doğaları gereği varlıklarını sürdürmüşler, baskıları aşmanın yolunu yordamını bulmaya çalışmışlardır.
Edebiyatımızın ve edebiyatçılarımızın insanlaşma, özgürleşme, aydınlanma yolunda verdikleri sınav, insanın ve insanlaşmanın savunulması açısından çok anlamlıdır. Unutmayalım, tarih edebiyattan hesap sorar.

Burhaniye’de kitap fuarı
Burhaniye’de kitap fuarının başlamasının sevincini yaşıyorum. Bin yıllık tarihten bin yıllık kitaba konulu ve onur konuğunun Ataol Behramoğlu olduğu 1. Burhaniye Kitap Fuarı, 31 Temmuz 4 Ağustos arasında Burhaniye-Ören’de gerçekleştirilecek.
Körfez’de 5 gün boyunca, 18.30-00.00 arasında sanatçılarla, yazarlarla, gazetecilerle, siyasetçilerle, kitaplarla Burhaniye- Ören Meydanı’nda buluşalım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Yeni despotizm’ 21 Aralık 2024
Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları