Öner Yağcı

Edebiyat direniştir

27 Nisan 2024 Cumartesi

İnsanlık, kavgalarla, savaşlarla, kaygılarla dolu çağlar yaşıyor.

Büyük toplumsal değişimleri, dönüşümleri, devrimleri, karşıdevrimleri, kaba ve ince sömürüleri, bağnazlıkları, birleşmeleri, ayrılmaları yaşıyor insanlık.

Bilimsel ve teknolojik olanakların verdiği güçle doğayı tüketmeyi, tüketirken yoksulluğu çoğaltmayı, insanları yerlerinden yurtlarından eden iç ve dış göçleri, açlığı, katliamları, dünden gelen ve yeni keşfedilen özgürlüklerin yok edilmesini yaşıyor.

Bunlar yaşanırken kimi insanlar, “dayanışma” sözcüğü yerine sömürmeyi, egemen olmayı, ezmeyi yeğliyor; sömüren, egemen olan, ezen olabilmek için sömürene, egemen olana, ezene hizmet etme yarışına giriyor.

İnsanın kendi yaşamını, kendi dünyasını, kendi geleceğini kirleten bir yarış bu.

EDEBİYATIN PAYI 

Bu yarışta her şey gibi edebiyat da yerini alıyor.

Çağların karanlıklarını aydınlıklara çevirmeye çalışan insanın, bu kavgasındaki en önemli silahlarından, araçlarından biri olan edebiyat da kendini kirletiyor bu yarışta.

Çağın sözcüsü, vicdanı, yargıcı, avukatı, sanığı, tanığı, adaleti olabilmeyi başardığı ölçüde güçlü olan edebiyat, bu sorumluluğunu, bu işlevini, kendi değerlerini yitirerek giriyor yarışa.

Oysa edebiyatın dünü, destanlardan, üretim şenliklerinden gelen, gücünü yaşamdan, insandan alan görkemli zenginliklerle, güzelliklerle doludur ve sömürenin, egemen olanın, ezenin korktuğu bir barikattır.

İLKEL TOPLUMLARDAN BAŞLAYAN 

İlkel insandan 21. yüzyıl insanına uzanan serüvende edebiyat, güzelliği arayışın, özgürlükle dolu bir yaşamın kazanılmasının önemli araçlarından biri olmuştur.

İnsanlık tarihi, edebiyatın güzel yaşam arayışlarında bulunan toplumları nasıl etkilediğinin örnekleriyle doludur.

Tarihin taşıdığı, zamanı aşmayı başaran, dünden bugüne gelen edebiyat yapıtlarına bakıldığında, bu özelliklere sahip olan yapıtların büyük bir çoğunluğu oluşturduğu görülür.

Tüm destanlardaki tanrılar düzenine ya da egemenliklere karşı özgürlük ve ölümsüzlük arayışı, daha sonraki edebiyatın hemen tümünde bu arayışın güzellenmesi, yaşamla bütünleşen edebiyatın doğası gereğidir, direnişidir, başarısıdır.

Bu tablo içinde yer almayan, var olan düzenlere ve egemenliklere karşı olmayan, direnmeyen edebiyat yapıtının zamanı aşması olanaksızdır.

EDEBİYAT İNSANİ OLANDIR

Edebiyatın var olan düzeni savunması ve kendini yadsıması düşünülemez bile.

Var olanı savunmak yeni ve güzel arayışların son bulmasıdır ve bu, insanlığın gelişmesinin, yenileşmesinin, ilerlemesinin durması anlamındadır.

Bu ise insanın, yaşamın, edebiyatın doğasına aykırıdır.

Edebiyat insani olandır, insani olmayan, insanın gelişmesinin önünde duran edebiyat olamaz.

Var olan düzeni savunan bir edebiyatın olamayacağı gerçeği bizim tarihimizde de somut olarak görülmektedir.

İleri yaşam biçimlerinin savunulduğu halk ozanlarımızın yapıtlarının özünde, bu edebiyatın nelerin yanında olduğu, nelere karşı direndiği açıkça görülür.

Örnekse, halk ozanlarımızın (Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Karacaoğlan, Dadaloğlu) şiirlerindeki yaşam gerçeği, Osmanlı toplum düzenini anlamamızın ipuçlarını verir.

Bu düşünce bizi, edebiyatın sömürüye, baskıya, ezilmeye karşı olan insanlığın yanında durduğu, baskı yapan, sömüren, ezen düzenlere karşı direndiği sonucuna vardırır.

Cumhuriyetle, Cumhuriyet Devrimleriyle, Dil Devrimiyle temellerini atarak yükselen edebiyatımızın direnerek, insanlık sevdasının damarını yakalayarak kurduğu gelenek, kıvancımızdır.

Aklın ve vicdanın galip geleceğini adım gibi biliyorum, demiştim seçimlerden hemen önce.

Edebiyatın vicdanının da galip geleceği aklımızdan çıkmasın. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Yeni despotizm’ 21 Aralık 2024
Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları